academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (alm. dasselloch, n; fr. trou de varron, m;...

69
açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaşmış, ancak delikleri henüz kapanmamış nokra tipi. açık sırça (Alm. offener Narben, m; Fr. fleur ouverte, f; İng. open grain) deri. Kıl ve/veya yün folikülleri örtücü bir katman ile kapatılmamış, sırça deseni çıplak gözle görülen deri yüzeyi. açık uçlu makine (Alm. offene Maschine, f; Fr. machine à bâti ouvert, f; İng. open-ended machine) deri. Besleme silindiri ve diğer silindirler arasında hiçbir engel bulunmayan ve böylelikle derinin yan kısımlarına da girebilen ve rahatça hareket edebilen makine türü; örneğin tıraş makinesi. açık yüzülmüş (Alm. aufgeschlitzt; Fr. dépouillé à plat; İng. open) deri. Hayvanın bacaklarının arka ve karın orta ekseni boyunca kesilerek yüzülmüş ve konservelenmiş deri türü ya da karakteri. açkı makinesi (Alm. Stollmaschine, f; Fr. machine à palissonner, f; İng. staking machine) deri. Kuru derileri gerdirmek ve yumuşatmak için kullanılan döner kör bıçaklı makine; eşanlam: iskefe. açkı masası (Alm. Ausrecktafel, f; Ausrecktisch, m; Fr. table pour mettre au vent, f; İng. setting-out table) deri. 1. Üzerine deri serilerek el açkısı işleminin yapıldığı düzgün yüzeyli masa. 2. Deri açkı makinesindeki sehpa. açkı silindiri (Alm. Ausreckzylinder, m; Fr. cylindre de mise au vent, m; İng. setting-out cylinder) deri. Açkı makinesinde, üzerine belli bir açı ile iki takım halinde ters yönlü çakılan kör bıçakları merkezde buluşan silindir. açkı yapma (Alm. Ausrecken, n; Fr. mise au vent, f; İng. setting-out) deri. Islak derinin cilt yüzeyine el ya da makine ile yüzeyi düzgünleştirecek şekilde bir kuvvet uygulayarak fazla suyu uzaklaştırırken kırışıklıkları, kabarıklıkları giderme. açkı-sıkma makinesi (Alm. Ausreckmaschine, f; Fr. machine à mettre au vent, f; metteuse au vent, f; İng. setting- out machine) deri. Yaş işlemlerde deriyi yumuşatmak, kırışıklıkları gidermek ve sırçayı düzlemek için kullanılan kör bıçaklara sahip dönen silindirli makine. ağartıcı ekstrakt bkz. deri. ağartma özütü. ağartıcı tanen (Alm. Bleichgerbstoff, m; Fr. tannin de blanchiment, m; İng. bleaching tannin) deri. Derilerin renklerini açma yeteneğine sahip bitkisel ya da sentetik sepileme maddesi. ağartma (teks. kasar) 1. (Alm. Bleichung, f; Fr. blanchiment, m; İng. bleaching) deri. teks. Tekstil ya da deri malzemelerinin bir ön terbiye işlemi olarak indirgen ya da yükseltgen maddelerle doğal renklerinden arındırılıp beyazlatılması işlemi; eşanlam: aklaştırma, beyazlatma. 2. kim. Madde bünyesinde bulunan safsızlıkların fiziksel ya da kimyasal aracılarla giderilmesi sonunda rengin açılması, aklaşması. ağartma özütü (deri. ağartıcı ekstrakt) (Alm. Bleichextrakt, m; Fr. extrait tannant de blanchiment, m; İng. bleaching extract) deri. Bitkisel sepilenmiş derilerin renklerinin açılmasında kullanılan, genellikle asitler ve suda çözünebilir yağlar gibi bazı katkı maddeleri içeren, yoğun bir şekilde sülfite edilmiş bitkisel sepileme maddesi özütü. ağır ham deri (Alm. schwere Haut, f; Fr. peau lourde, f; İng. heavy hide) deri. ABD kökenli inek derisi örneğinde olduğu gibi yüzüldüğü andaki ağırlığı yaklaşık 30 kg ve üstü olan sığır ham derisi. ağırlık grubu bkz. deri. ağırlık sınıfı. ağırlık kazandırma maddesi (Alm. Beschwerungsmittel, n; Fr. alourdissant, m; produit de retannage, m; İng. loading agent) deri. Bitkisel olarak sepilenmiş derilere özellikle köselelerin ağırlığını artırmak amacıyla ilave edilen magnezyum sülfat, bentonit vb. mineral sepileme maddeleri. ağırlık sınıfı (deri. ağırlık grubu) (Alm. Gewichtsklasse, f; Fr. catégorie de poids, f; İng. weight class) deri. Ağırlık özelliği dikkate alınarak oluşturulan ham deri sınıflandırılma kümesi. akrilik bağlayıcı bkz. deri. akrilik reçine. akrilik reçine (deri. akrilik bağlayıcı) (Alm. Akrylatharz, n; Fr. résine acrylique, f; İng. acrylic resin) deri. Akrilik asidin ya da türevlerinin polimerleştirilmesiyle elde edilen termoplastik veya termoset plastik malzeme grubu.

Upload: others

Post on 28-Feb-2021

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan

larvaların deriden uzaklaşmış, ancak delikleri henüz kapanmamış nokra tipi.

açık sırça (Alm. offener Narben, m; Fr. fleur ouverte, f; İng. open grain) deri. Kıl ve/veya yün folikülleri örtücü bir

katman ile kapatılmamış, sırça deseni çıplak gözle görülen deri yüzeyi.

açık uçlu makine (Alm. offene Maschine, f; Fr. machine à bâti ouvert, f; İng. open-ended machine) deri. Besleme

silindiri ve diğer silindirler arasında hiçbir engel bulunmayan ve böylelikle derinin yan kısımlarına da girebilen ve

rahatça hareket edebilen makine türü; örneğin tıraş makinesi.

açık yüzülmüş (Alm. aufgeschlitzt; Fr. dépouillé à plat; İng. open) deri. Hayvanın bacaklarının arka ve karın orta

ekseni boyunca kesilerek yüzülmüş ve konservelenmiş deri türü ya da karakteri.

açkı makinesi (Alm. Stollmaschine, f; Fr. machine à palissonner, f; İng. staking machine) deri. Kuru derileri

gerdirmek ve yumuşatmak için kullanılan döner kör bıçaklı makine; eşanlam: iskefe.

açkı masası (Alm. Ausrecktafel, f; Ausrecktisch, m; Fr. table pour mettre au vent, f; İng. setting-out table) deri. 1.

Üzerine deri serilerek el açkısı işleminin yapıldığı düzgün yüzeyli masa. 2. Deri açkı makinesindeki sehpa.

açkı silindiri (Alm. Ausreckzylinder, m; Fr. cylindre de mise au vent, m; İng. setting-out cylinder) deri. Açkı

makinesinde, üzerine belli bir açı ile iki takım halinde ters yönlü çakılan kör bıçakları merkezde buluşan silindir.

açkı yapma (Alm. Ausrecken, n; Fr. mise au vent, f; İng. setting-out) deri. Islak derinin cilt yüzeyine el ya da

makine ile yüzeyi düzgünleştirecek şekilde bir kuvvet uygulayarak fazla suyu uzaklaştırırken kırışıklıkları,

kabarıklıkları giderme.

açkı-sıkma makinesi (Alm. Ausreckmaschine, f; Fr. machine à mettre au vent, f; metteuse au vent, f; İng. setting-

out machine) deri. Yaş işlemlerde deriyi yumuşatmak, kırışıklıkları gidermek ve sırçayı düzlemek için kullanılan

kör bıçaklara sahip dönen silindirli makine.

ağartıcı ekstrakt bkz. deri. ağartma özütü.

ağartıcı tanen (Alm. Bleichgerbstoff, m; Fr. tannin de blanchiment, m; İng. bleaching tannin) deri. Derilerin

renklerini açma yeteneğine sahip bitkisel ya da sentetik sepileme maddesi.

ağartma (teks. kasar) 1. (Alm. Bleichung, f; Fr. blanchiment, m; İng. bleaching) deri. teks. Tekstil ya da deri

malzemelerinin bir ön terbiye işlemi olarak indirgen ya da yükseltgen maddelerle doğal renklerinden arındırılıp

beyazlatılması işlemi; eşanlam: aklaştırma, beyazlatma. 2. kim. Madde bünyesinde bulunan safsızlıkların fiziksel

ya da kimyasal aracılarla giderilmesi sonunda rengin açılması, aklaşması.

ağartma özütü (deri. ağartıcı ekstrakt) (Alm. Bleichextrakt, m; Fr. extrait tannant de blanchiment, m; İng. bleaching

extract) deri. Bitkisel sepilenmiş derilerin renklerinin açılmasında kullanılan, genellikle asitler ve suda çözünebilir

yağlar gibi bazı katkı maddeleri içeren, yoğun bir şekilde sülfite edilmiş bitkisel sepileme maddesi özütü.

ağır ham deri (Alm. schwere Haut, f; Fr. peau lourde, f; İng. heavy hide) deri. ABD kökenli inek derisi örneğinde

olduğu gibi yüzüldüğü andaki ağırlığı yaklaşık 30 kg ve üstü olan sığır ham derisi.

ağırlık grubu bkz. deri. ağırlık sınıfı.

ağırlık kazandırma maddesi (Alm. Beschwerungsmittel, n; Fr. alourdissant, m; produit de retannage, m; İng.

loading agent) deri. Bitkisel olarak sepilenmiş derilere özellikle köselelerin ağırlığını artırmak amacıyla ilave edilen

magnezyum sülfat, bentonit vb. mineral sepileme maddeleri.

ağırlık sınıfı (deri. ağırlık grubu) (Alm. Gewichtsklasse, f; Fr. catégorie de poids, f; İng. weight class) deri. Ağırlık

özelliği dikkate alınarak oluşturulan ham deri sınıflandırılma kümesi.

akrilik bağlayıcı bkz. deri. akrilik reçine.

akrilik reçine (deri. akrilik bağlayıcı) (Alm. Akrylatharz, n; Fr. résine acrylique, f; İng. acrylic resin) deri. Akrilik asidin

ya da türevlerinin polimerleştirilmesiyle elde edilen termoplastik veya termoset plastik malzeme grubu.

Page 2: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

aktarma folyosu (Alm. Transferfolie, f; Fr. film de transfert, m; İng. transfer foil) deri. Deri yüzeyine aktarılacak

desen ya da rengi taşıyan, sentetik reçine film gibi uygun bir taşıyıcı gereç üzerinde bulunan özel film; eşanlam:

transfer folyosu.

aktarmalı bitim (Alm. Transferzurichtung, f; Fr. finissage par transfert, m; İng. transfer finish) deri. Önceden

yüzeyine yapıştırıcı sürülmüş deriye, kâğıt gibi uygun bir taşıyıcı üzerinde bulunan, şeffaf ya da pigmentli ince

poliüretan film deseninin ya da renginin sıcaklık ve basınç kullanılarak aktarılma işlemi.

albümin (Alm. Albumin, n; Fr. albumine, f; İng. albumin) deri. Canlıların doku ve sıvılarında bulunan, yağ asitleri

ve çeşitli başka maddeleri kanda taşımasının yanı sıra kan ile doku sıvıları arasında suyun dengelenmesini

sağlayan, bileşiminde karbon, oksijen, azot, hidrojen ve kükürt olan, suda ve seyreltik tuz çözeltilerinde

çözünebilen, ısı ile topaklaşabilen basit şekilsiz, beyaza yakın renkte yapışkan, protein içerikli madde.

alçıtaşı lekesi (deri. jips lekesi) (Alm. Gipsfleck, m; Gipsschatten, m; Fr. piqùre de sel, f; tache de gypse, f; İng.

gypsum stain) deri. Konserveleme tuzundaki çözünebilir kalsiyum ve magnezyum tuzları, kan ve ham derinin

kendiliğinden bozunması sonucu ortaya çıkan ürünlerin karşılıklı etkileşimine bağlı olarak tuzla konservelenmiş

ham derilerin et ve cilt yüzünde meydana gelen sarıdan kahverengiye kadar değişen renk kusuru.

aldehit sepileme (Alm. Aldehydgerbung, f; Fr. tannage aldèhyde, m; İng. aldehyde tannage) deri. Aldehit çeşitleri

kullanılarak gerçekleştirilen sepileme işlemi.

alengir makinesi (Alm. Festoniermaschine, f; Fr. machine à festonner, f; İng. festooning machine) deri. Eldivenin

kenarlarını süslü şekilde kesmek için kullanılan makine.

algarobilla (Alm. Algarobilla, m; Fr. algarobille, f; İng. algarobilla) deri. Orta ve Güney Amerika'da, özellikle Şili'de

yetişen Caesalpiniaceae brevifolia'nın tohum ve meyve kabuklarından elde edilen bitkisel sepileme maddesi.

alım (deri. tüketim) (Alm. Aufschlagen, n; Fr. prise, f; İng. take-up) deri. Boyarmadde, sepileme maddeleri, yağlar

gibi deri üretiminde kullanılan kimyasal maddelerin banyodan deri ya da tola bünyesine alınması.

aligatör derisi (Alm. Alligatorhaut, m; Fr. peau d’alligator, f; İng. alligator skin) deri. Genellikle akarsularda

yaşayan timsah ailesinin bir türü olan su sürüngeninden elde edilen geniş, kalın ham deri; eşanlam: Amerikan

timsahı hamderisi.

alkali haslığı (Alm. Alkaliechtheit, f; Fr. résistance aux alcalis, f; İng. alkali fastness) deri. teks. Boyanmış ya da

basılmış tekstil ya da deri malzemesinin belirli koşullar altında bazlara, genellikle soda çözeltisine karşı

gösterdikleri dayanıklılık.

alkali ile öldürme (Alm. alkalische Tötung, f; İng. alkali killing) deri. Bir alkali çözeltisi (kostik soda), yükseltgen

(hidrojen peroksit) ya da indirgen (bisülfit) ile yün liflerini muamele ederek liflerin mordan ve boyalar ile tepkimeye

girmesini artırma işlemi.

alpaka derisi (Alm. Alpakahaut, f; Fr. peau d’alpaca, f; İng. alpaca skin) deri. Deve familyasından, Güney

Amerika'da yaşayan ince, uzun parlak, ipeksi yünleri için yetiştirilen hayvanın derisi.

alt işlenti (Alm. Wasserwerkstatt, f; Fr. atelier de rivière, m; İng. beamhouse; beamhouse

processing) deri. Sepileme işlemi öncesinde yapılan tüm deri işlentileri.

alt yarma bkz. deri. yarma altı.

alt yün örtüsü (Alm. Flaumhaar, n; Unterhaar, n; Fr. bourre, f; duvet, m; İng. underfur; underwool) deri. Bazı

memeli hayvanların yün örtüsünde dış katmanı oluşturan uzun, sert kıllardan farklı olarak daha alt ya da iç

kısımda yer alan kısa yumuşak ve ince yün liflerinin oluşturduğu katman.

alüminyum sepileme (Alm. Aluminiumgerbung, f; Fr. tannage à l'aluminium, f; İng. aluminium tannage) deri. Bir

alüminyum tuzu ile deri sepileme işlemi.

Amerikan vizonu (Alm. Amerikanischer Nerz, m; Fr. vison d'Amérique, m; İng. American mink) deri. Kanada ve

Kuzey Amerika'daki yabani vizonlardan elde edilen kürklük deri.

Page 3: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

amfoter boyarmadde (Alm. amphoterer Farbstoff, m; Fr. colorant amphotère, m; İng. amphoteric dye;

amphoteric dyestuff) deri. pH'ya bağlı olarak renkli katyon veya anyona iyonize olabilen boyarmadde.

amfoter sepi maddesi (Alm. amphoterer Gerbstoff, m; Fr. tanin amphotère, m; İng. amphoteric

tannin) deri. Molekül yapısında hem anyonik hem de katyonik gruplar bulunan ve pH'ya bağlı olarak ilgili grubu

iyonize olabilen sepi maddesi.

ana renkler 1. (Alm. Grundfarben, pl; Fr. couleurs primaires, pl; couleurs principales, pl; İng. primary colors) deri.

teks. Pigment ve boyarmaddelerde belirli bir rengi elde etmek için belirli oranlarda karıştırılan sarı, kırmızı ve mavi

renkleri; eşanlam: birinci derece renkler, primer renkler. 2. elk. Toplanır renk sisteminde belirli bir rengi

oluşturmak için belirli oranlarda karıştırılan mavi, kırmızı ve yeşil renkler; eşanlam: birincil renkler.

anilin (Alm. Anilin, n; Fr. aniline, f; İng. aniline) deri. kim. C6H5NH2 formülünde, benzen halkasındaki bir

hidrojenin yerine -NH2 grubu geçmesiyle oluşan, renksiz sıvı aromatik birincil amin; eşanlam: aminobenzen.

anilin bitim işlemi (deri. anilin finisaj) (Alm. Anilin-Zurichtung, f; Fr. finissage aniline, m; İng. aniline finish; aniline

finishing) deri. Herhangi bir pigment kullanılmadan bir boyarmadde çözeltisinin uygulanması ile derinin

renklendirildiği bitim işlemi.

anilin boyarmadde (Alm. Anilinfarbstoff, m; Fr. colorant aniline, m; İng. anilin dye) deri. Anilin esaslı yapay

boyarmaddeler için kullanılan genel bir tanım.

anilin deri (Alm. Anilinleder, n; Fr. cuir aniline, m; İng. aniline leather) deri. Boya banyosunda çözünebilir bir

boyarmadde ile boyanmış ve herhangi bir pigmentli bitim işlemi görmemiş deri.

anilin finisaj bkz. deri. anilin bitim işlemi.

anilin glase (Alm. Anilinglace, n; Fr. glacé au plonger, m; İng. drum-dyed glace) deri. Herhangi bir pigmentli bitim

işlemi uygulanmamış, dolapta boyanmış ciltli eldivenlik, ayakkabı yüzlük deri; eşanlam: dolap boyalı glase.

anilin siyahı (Alm. Anilinschwarz, n; Fr. noir aniline, m; İng. aniline black) deri. Anilinin oksitlenmesi ile bir

malzeme üzerinde veya içinde oluşan siyah boya.

antik bitim işlemi (deri. antik finisaj) (Alm. Antikfinish, m; Fr. finissage antique, m; İng. antique dressing; antique

finish) deri. Deriye ve dolayısıyla üretilen mamule eski görünüm kazandırmak için uygulanan eskitilmiş renk ve

desen oluşturan, genellikle kahverengi ya da siyah renkli bitim işlemi.

antik deri (Alm. Antikleder, n; Fr. cuir antique, m; İng. antique leather) deri. Deri yüzeyinde oluşturulan düzensiz

kırışıklıkları ve desenleri boyayarak ya da çeşitli araçlarla parlatarak ve çukurları boyayarak ya da iki tonlu renk

etkisi vererek işlenmiş eski ve kullanılmış görünümü verilmiş deri.

antik finisaj bkz. deri. antik bitim işlemi.

antilop derisi (Alm. Antilope Haut Leder, n; Fr. peau d'antilope; antilope, f; İng. antelope hide; antelope

skin) deri. Alp dağ keçisi, Afrika antilobu gibi içi oyuk boynuzlu, gevişgetiren hayvanlardan elde edilen deri.

anyonik yağlama (Alm. anionische Fettung, f; Fr. nourriture anionique, f; İng. anionic fatliquoring) deri. Anyonik

yüklü yağlayıcı özelliğe sahip maddeler kullanılarak yapılan deri yağlama işlemi.

apre çözeltisi (Alm. Appretur-Lösung, f; Fr. solution d’apprét, f; İng. season liquor) deri. Deriye son aşamada

uygulanarak koruyucu bir tabaka oluşturan, parlak ya da mat olabilen ya da perdahlama ile parlaklaştırılabilen,

bazen boya ya da pigment içerebilen, albümin, kazein gibi film oluşturabilme özelliğine sahip malzeme esaslı bir

çözelti; eşanlam: lak çözeltisi, cila çözeltisi.

apse kusuru bkz. deri. çıban kusuru.

ara fiksasyon bkz. deri. ara sabitleme.

ara sabitleme (deri. ara fiksasyon) (Alm. Zwischenfixierung, f; Fr. fixation intermédiaire, f; İng. intermediate

fixation) deri. Deri yaş ya da bitim işlemleri dizisi içinde son sabitleme yapılmadan önce, uygulanan malzemelerin

arada bağlanması işlemi.

Page 4: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

ara taban astarı (Alm. Zwischensohlleder, n; Fr. cuir à semelle intercalaire, m; İng. mid sole

leather) deri. Ayakkabı tabanında iç ve dış taban köselesi arasına yerleştirilen sığır derisinin etek, kropon ve

boyun bölgelerinden yapılan taban derisi.

arka bacak (Alm. Hinterbein, n; Fr. jambe postérieure, f; patte postérieure, f; İng. hind leg) deri. Yüzülmüş deri

haritasında, dört ayaklı bir hayvanın arka iki bacağından her biri.

arka kısım (Alm. Hinterteil, n; Fr. partie postérieure, f; İng. hind part) deri. Yüzülmüş deri haritasında, hayvan

derisinin her iki arka bacağı ve kuyruğunu da içeren kısmı.

aside dayanıklılık (Alm. Säurebeständigkeit, f; Fr. résistance aux acides, f; stabilité en milieu acide, f; İng. acid

stability) deri. Suda çözünebilir bir maddenin asit ilavesi durumunda, çözelti içerisinde çökmeye karşı gösterdiği

direnç.

asidik şerbet (Alm. Sauerbrühe, f; Fr. jus acide, m; İng. acid liquor) deri. Hidrolize olabilir bitkisel doğal asidik

karakterli sepileme maddeleri ya da asitlendirme, fermantasyon sonucu asit oluşumuna bağlı düşük pH değerine

sahip sepileme çözeltileri.

asit bağlama kapasitesi (Alm. Säure Bindunsvermögen, n; Fr. capacité de fixation des acides, f; İng. acid

combining capacity) deri. Bir proteinin, dericilikte kolajenin, her bir gramı başına bağlayabileceği

miligram eşdeğer cinsinden en fazla asit miktarı.

asit boyarmaddesi (Alm. Säurefarbstoff, m; Fr. colorant acide, m; İng. acid dyestuff) deri. teks. Protein ve

poliamid liflerinin boyanmasında ve basılmasında kullanılan, boyama işlemi kuvvetli asidik ortamdan nötr ortama

kadar değişen pH 3-7 aralığında yapılan, suda çözünen bir anyonik boyarmadde grubu.

asit damgası (Alm. Säurebrandmarke, f; Säurebrand, m; Fr. marque d'acide, f; İng. acid brand) deri. Bazen

Hindistan'da ve Güney Asya'da kullanılan, bir hayvana ya da derisine, sahibini, sınıfını vb. belirlemek için asit

kullanılarak ıslatılmış sembol taşıyan bir aletin uygulanmasıyla elde edilen işaret, belirteç.

askılı kurutucu (Alm. Stangentrockner, m; Fr. séchoir à perches, m; İng. hang dryer; pole dryer) deri. Derinin bir

odacık ya da tünel içerisinde asılarak kurutulduğu kurutucu türü.

asortlama bkz. deri. sınıflandırma.

astar kat (Alm. Grundierung, f; Fr. couche de fond, f; İng. base coat; bottoming; grounding) deri. Genellikle

derilerin farklı bölgelerindeki değişen soğurma özelliklerinin eşitlenmesi, rengin birörnek hale getirilmesi gibi bitim

işlemleri için zemin oluşturan ilk işlenti katı; eşanlam: zemin oluşturma.

astarlık deri (Alm. Futterleder, n; Fr. cuir de doublure, m; İng. lining leather) deri. Saya, çanta ve diğer deri

ürünlerinin astarı için yararlanılan ve kullanıldığı yere göre genelde daha ince ve düşük kaliteli olan deri.

astragan (Alm. Astrakhan, m; Bretschwanz, m; Fr. astrakan, m; breitschwanz, m; İng. astrachan; astrakhan;

broadtail) deri. Genellikle koyu renkli, parlak, çok zarif bukle desenli yünleri olan, sezaryenle alınmış ya

da doğumdan hemen sonra kesilmiş, geniş kuyruklu karagül koyununun çok genç kuzularının kürklü derisi.

aşınma dayanımı (Alm. Abrasionsfestigkeit, f; Fr. résistance à l'abrasion, f; İng. abrasion resistance) deri.

teks. Tekstil ve mamul deri yüzey yapısının belirli koşullar altında oluşan sürtünmeden dolayı yıpranmaya

dayanıklılığı; eşanlam: aşınma mukavemeti.

aşınmış cilt (Alm. Geabtragennarben, m; Fr. cuir scarifié, m; İng. abraded grain) deri. Mikrobiyal, mekanik ya da

kimyasal etkiler sonucu deri cildinin hasar görmesi.

aşırı kurutma (Alm. Übertrocknen, n; Fr. sécher à outrance; İng. over-dry) deri. Yüzey alanında azalma, büzülme

gibi derinin fiziksel ve kimyasal özelliklerinde arzu edilmeyen değişimleri ortaya çıkaracak şekilde deriden

rutubetin uzaklaştırılması.

aşırı sepilenme (Alm. übergerbt; Fr. surtanné; İng. overtanned) deri. Bir derinin gereksiz ve istenmeyen bir

şekilde yüksek oranda sepileme maddesi içermesi.

Page 5: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

at gözlüğü (Alm. Scheuklappe, f; Fr. oeillére, f; İng. blinker) deri. Atın yan tarafları görmesini engellemek için

yularına bağlanan dikdörtgen ya da daire şeklindeki genellikle bitkisel olarak sepilenmiş saraciyelik deriden imal

edilen eklenti.

ateş damgası (Alm. Brandesien, n; Fr. fer à marquer, m; İng. iron branding) deri. Bir hayvana ya da derisine,

sahibini, sınıfını vb. belirlemek için üzerinde özel bir işaret ya da isim taşıyan ısıtılmış demirin uygulanması ile

elde edilen işaret, belirteç.

atık şerbet (Alm. Endfarbe, f; Fr. liqueur de queue, f; İng. tail-liquor) deri. Taneni hemen hemen tükenmiş

sepileme çözeltisi.

avaram kabuğu (Alm. Avaramrinde, f; Fr. écorce de Cassia, f; écorce d'avaram, f; İng. avaram

bark) deri. Hindistan ve Burma'da yetişen Cassia auriculata türü çalıların eczacılık ve sepicilikte kullanılan

kabuğu.

ayakkabı dili (Alm. Lasche, f; Zunge, f; Fr. languette, f; İng. tongue) deri. Bağcıkların altında ayağı korumak ve

kaplamak için ayakkabı aynasının üst kısmına bağlanmış ya da ayakkabı aynasının dil şeklindeki uzantısı.

azo boyarmaddesi (Alm. Azofarbstoff, f; Fr. colorant azoique, m; İng. azo dyestuff) deri. teks. Aromatik amin

esaslı olarak üretilen, kromofor olarak -N=N- (azo) grubu içeren boyarmadde.

baba 1. (Alm. Stange, f; Zapfen, m; Fr. cheville, f; İng. peg) deri. Derileri yukarı taşıyıp mekanik etkiyi artırmak

için dolap içerisine sabitlenmiş kısa, kalın ahşap çubuk. 2. (Alm. Verkehrssäule, f; Fr. borne de protection, f; İng.

bollard) inş. Bir bisiklet yoluna, bir yaya geçidine ya da motorlu taşıtlardan arındırılmış bir bölgeye motorlu

taşıtların girişini engellemek amacıyla yararlanılan daire, kare ya da dikdörtgen kesitli metal, beton ya da plastik

ögeler.

bablah (Alm. Bablah, m; Fr. bablah, m; İng. bablah) deri. Acacia arabica gibi meyve kabuklarından tanen elde

edilen, Mısır ve Sudan'da yetişen bazı Acacia türü bitkiler.

babul (Alm. Babul, m; Fr. babul, m; İng. babul) deri. Meyve kabuklarından tanen elde edilen, Hindistan ve

Sudan'da yetişen, Acacia asiatica ağacı.

badan (Alm. Badan, m; Fr. badan, m; İng. badan) deri. Özellikle Rusya'da yetişen, kökü tanen içeren Saxifrage

crassifolia bitkisi.

badana çözeltisi (Alm. Schwödebrei, m; Fr. enchaux, m; İng. depilatory paint) deri. Koyun ve keçi derileri başta

olmak üzere çeşitli büyük ve küçükbaş ham derilerin kıl ya da yün lif kökünü gevşetmek amacıyla genellikle et

yüzüne uygulanan kireç, sodyum sülfür ve diğer yardımcı maddelerden oluşan kıvamlı çözelti.

badana işlemi (Alm. Schwöden, n; Fr. enchaucenage, m; İng. depilatory painting) deri. Badana çözeltisinin

derinin et ya da cilt yüzüne sürülmesi.

badana makinesi (Alm. Anschwödemaschine, f; Fr. machine à enchaucener, f; İng. painting

machine) deri. Küçükbaş ham derinin et yüzüne kıl giderici çözeltiyi uygulamak için kullanılan makine; eşanlam:

sülfürleme makinesi.

bağcık deliği (Alm. Öse, f; Fr. oeillet, m; İng. eyelet) deri. Ayakkabı, çanta gibi ürünlerde bulunabilen ve içinden

bağcık vb. malzemenin geçtiği genellikle metal halka ile çevrili delik.

bağcık kısmı (Alm. Ösenteil, m; Schnürteil, m; Fr. garant, m; İng. facing) deri. Bağcık delikli ya da kancalı bir

ayakkabı ya da botun ön kısmının çeyreğine verilen ad.

bağcıklı ayakkabı (Alm. Schnürhalbschuh, m; Fr. chaussure lacée, f; İng. lace shoe; laced shoe) deri. Sayası

ayak bileği üzerinde birbirine kavuşmayan ve ayağın üst kısmında bağcıklarla birbirine bağlanan bir ayakkabı tipi.

bağlanma değeri (Alm. Bindungswert, m; Fr. valeur de combinasion, f; İng. fixation value) deri. Bitkisel ya da

sentetik sepileme maddesinin deriye ya da deri tozuna bağlanma gücünü gösteren ve 100 kısım kuru deri

tozunun aşırı yoğun sepileme maddesi içeren çözeltide sepilendiğinde, bağladığı ve su ile yıkamaya karşı

dayanıklı sepileme maddesi miktarı olarak tanımlanan ölçü.

Page 6: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

bağlanma sağlamlığı (Alm. Bindungsfestigkeit, m; Fr. solidité de liasion, f; İng. combination

firmness) deri. Soğuk ve sıcak su gibi etkiler altında sepi maddesinin deride tutunma özelliği.

bağlantı kayışı (Alm. Binderiemen, m; Fr. laniére pour courroles, f; lacet pour courroies, m; İng. lace

belt) deri. Taşıtlarda ve makinelerde aktarım kayışlarını birbirine bağlamak için kullanılan yağ ya da krom ile

sepilenmiş dar, sağlam ve esnek deri şeridi.

bağlayıcı (deri. teks. binder) (Alm. Binder, m; Bindermittel, n; Fr. liant, m; İng. binder; binding

agent) 1. deri. Pigmentli bitim katlarında film oluşturarak pigmentin deri yüzeyinde tutulmasını sağlayan

madde. 2. inş. İki yapı elemanını ya da yol inşaatında iki katmanı birbirine bağlayan ve tek birim halinde

çalışmasını sağlayan asfalt ya da beton gibi ince tabaka halinde kullanılan bağlayıcı malzeme. 3. kim. Birbiri ile

karışmayan ya da yapışmayan malzemeleri bir arada tutmak ve onlara biçim verebilmek için ortama eklenen

madde. 4. teks. Tülbent esaslı yüzeylerin sabitleştirilmesi için tülbent esaslı yüzeyi oluşturan lifleri birbirine

yapıştırmak amacıyla kullanılan polimer.

bağlı tanen (Alm. gebundener Gerbstoff; Fr. tanin combiné, m; İng. fixed tannin) deri. Toplamı 100 olan derinin

bileşenlerinden nem, kül, yağ, deri maddesi ve suda çözünen organik maddelerin yüzdelerinin toplamı sonrası,

geriye kalan suya dirençli olan tanen yüzdesi.

bakkam ağacı (Alm. Blauholz, n; Campecheholz, n; Fr. bois de Campèche, m; İng. logwood) deri. Orta Amerika

ve Antillerde yetişen, hematin boyasına oksitlenebilen, hematoksilinin bir glikozitini içeren boyarmadde elde edilen

bir ağaç.

bakteri kolonisi (Alm. Bakterienkolonie, f; Fr. colonie bactérienne, f; İng. bacterial colony) deri. Bir maddenin

üzerinde ya da içinde, tek bir ata bakteriden ikiye bölünme süreciyle oluşmuş, özdeş bakterilerden meydana gelen

gözle görülür bakteri topluluğu.

bakteri yeniği (Alm. Fäulnisbakteriumpitting, n; Fr. piqùres de putréfaction, pl; İng. putrefactive

pittings) deri. Bakteriyel bozundurma etkisi sonucu ham derilerin cilt tarafında gözlenen kümelenmiş ya da

düzensiz küçük, iğne başını andıran çukurluklar ya da delikçikler.

bakteri zararı (Alm. Bakterienschaden, m; Fr. dommage bactérien, m; İng. bacterial damage) deri. Bakterilerin

çoğalımı ile ham deride gözlenen istenmeyen renk ve yapısal değişim.

balık yağı (Alm. Fischöl, n; Fr. huile de poisson, f; İng. fish oil) deri. Morina, barlam gibi dip balıklarından, balina

ve fok gibi deniz memelilerinden elde edilen yağlara verilen genel isim.

balina yağı (Alm. Waltran, m; Fr. huile de baleine, f; huile de cétacé, f; İng. whale oil) deri. Bazı balina türlerinden

özellikle mavi, yüzgeçli kambur balinalardan elde edilen yağ.

balya (Alm. Ballen, m; Fr. balle, f; İng. bale) 1. denz. Kendir bezi, branda ve benzeri maddelerle ambalajlanmış

çuval veya denk şeklindeki ticari eşya. 2. deri. Dağıtım için hazırlanmış, ip, sicim gibi malzemelerle bağlanmış

malzemelerin kümesi. 3. tar. Kuru ot, saman ve yünlerin makineyle sıkıştırılıp bağlanmış durumu. 4. teks. Tekstil

liflerinin, pres makinelerinde basınç altında hacmi küçültülerek dikdörtgenler prizması şeklinde

ambalajlanmış, plastik ya da alüminyum çemberle bağlanmış hali.

bant hasarı (İng. band damage) deri. Ham derilerin balyalanarak taşınmasında kullanılan metal şeritlerin derilere

verdiği zarar.

banyo (deri. flotte) 1. (Alm. Flotte, f; Fr. bain, m; İng. float) deri. Pikle, sepileme gibi deri işlentilerinin yapıldığı sulu

ortam. 2. (Alm. Bad, n; Fr. bain, m; İng. bath) kim. İçine daldırılan bir cismi sabit sıcaklıkta tutmak, yağlamak ya

da kimyasal bir işleme sokmak için kullanılan içi madde dolu kap; eşanlam: yunak. 3. (Alm. Tauch, m; Fr.

plongement, m; İng. dipping) tar. Koyun, keçi, domuz gibi hayvanların dış parazitler ve çeşitli hastalıklara karşı

korumak için özel yapılmış banyoluk içerisindeki ilaçlı suya batırılıp çıkarılma uygulaması.

barkometre (Alm. Barkometer, m; Fr. barkomètre, m; İng. barkometer) deri. Bitkisel sepileme maddesi

şerbetlerinin yoğunluğunu ölçmek için kullanılan, 1,0'in üzerindeki özgül ağırlık değerlerini 0,0001 duyarlılıkla

verebilen özel bir hidrometre.

Page 7: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

basınçlı perde makinesi (Alm. Überdruckgießmaschine, f; Fr. machine à rideau à écoulement sous pression, f;

İng. excess pressure curtain-coater) deri. Deri bitim işleminde kullanılacak çözeltiyi basınçlı bir tank üzerindeki bir

aralıktan bir perde şeklinde kesiksiz olarak altından geçen deri üzerine uygulamaya yarayan makine.

basil (Alm. Basil, m; Fr. basane, f; İng. basil) deri. Bitkisel sepilenmiş ve yarılmamış bütün yünlü koyun derisi.

baskı ciltli deri (Alm. Preßnarbenleder, n; Fr. cuir à grain imprimé, m; İng. printed grain leather) deri. Üzerinde

baskı ile oluşturulmuş cilt desenine sahip deri.

baskılı deri (Alm. Pressnarbenleder, n; Fr. cuir imprimé, m; İng. embossed leather; printed leather) deri. Desenli

plaka veya silindir yardımıyla yüksek basınç altında belirli bir hayvan derisi cilt deseninin taklidi veya bir başka

desenin cilt tabakasına aktarılması sonucu elde edilen deri.

bastard bkz. deri. melez.

bastard keçi derisi bkz. deri. melez keçi derisi.

bazal hücre (Alm. Basalzelle, f; Fr. cellule basale, f; İng. basal cell) deri. Epidermisin malpigi katmanını oluşturan

bir hücre.

bazal katman (Alm. Basalschicht, f; Basalzellschicht, f; Fr. couche basale, f; stratum germinativum, m; İng. basal

layer; stratum basale; stratum germinativum) deri. Canlı ve bölünen hücrelerden oluşan, malpigi katmanını da

içeren, epidermisin özderi ile temas halindeki en alt katmanı, germinatum katmanı.

bazifikasyon bkz. deri. bazikleştirme.

bazik boyarmadde (Alm. basischer Farbstoff, m; Fr. colorant basique, m; matière colorant basique, m; İng. basic

dyestuff; cationic dyestuff) 1. deri. Bazı bazların katyonik çözünür tuzlarından oluşan, bitkisel ya da sentetik

sepilenmiş ya da yeniden sepilenmiş deriler gibi yeterli anyonik gruba sahip derilerin renklendirilmesinde

kullanılan, yüksek örtücülük ve parlak tonlar veren boyarmadde grubu. 2. teks. Genellikle poliakrilnitril liflerinin

boyanmasında kullanılan, bazı bazların katyonik çözünür tuzlarından oluşan, liflere elektrostatik bağlarla

bağlanan, suda çözünür, renklendirme kuvveti fazla bir boyarmadde grubu.

bazik krom sülfat (Alm. basisches Chromsulfat; Fr. sulfate de chrome basique, m; İng. basic chromium

sulphate) deri. Sepileme ve ikincil sepileme işlemlerinde kullanılan, sülfat ile maskelenmiş, farklı derecelerde

bazikleştirilmiş üç değerlikli krom tuzu.

bazik üst boyama (Alm. basisches Aufsatzfärben, m; Fr. remontage basique, m; İng. basic dye

topping) deri. Daha önceden genelde asit boyalarla boyanmış deriye renk şiddetinin artırılması amacıyla bazik

boyanın yüzeysel uygulanması.

bazikleştirme (deri. bazifikasyon) (Alm. Basischmachen, n; Basischwerden, n; Fr. basification, f; İng.

basification) deri. Krom ya da diğer bir mineral sepileme maddesi çözeltisinin kullanımı öncesi ya da sepileme

işlemi sırasında alkali bir madde çözeltisi ilavesi ile pH’sının yükseltilmesi.

bazisite bkz. deri. bazlık.

bazlık (deri. bazisite; kim. alkalinite) (Alm. Alkalität, f; Basizität, f; Fr. alcalanité, f; basicité, f; İng. alkalinity;

basicity) 1. deri. Bir krom bileşiğinde krom atomları ile asit radikalleri ya da bazik hidroksil grupları arasındaki

ilişki. 2. kim. Bir maddenin baz özelliği göstermesinin, asitlerle tepkimeye girebilme özelliğinin bağıl ölçüsü;

eşanlam: alkalilik.

beden numarası (Alm. Grösse, f; Fr. pointure, f; taille, f; İng. size) deri. teks. Kadın, erkek ve aynı yaş

grubundaki çocukların ortalama beden çevresini ve boy ölçülerini ifade eden, giysi üzerinde etiketle gösterilen

sembol.

beslemeli tıraş makinesi (Alm. Durchlauffalzmascine, f; Fr. dérayeuse en continu, f; machine à dèrayer en

continu, f; İng. through-feed shaving machine) deri. Derilerin sürekli olarak bir yönden içine beslendiği ve içinden

sürekli deri geçişi olan tıraş makinesi.

betoniyer dolap bkz. deri. mikser dolap.

Page 8: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

beyaz sepilenmiş yaş deri (deri. wet-white) (Alm. wet-white; Fr. wet-white; İng. wet-white) deri. Alüminyum,

aldehitler ve yapay tanenler gibi beyaz renk veren sepileme maddeleri ile tabaklanmış yaş haldeki büyük ya da

küçükbaş deriler; eşanlam: beyaz tabaklanmış deri, wet white.

binder 1. bkz. deri. bağlayıcı. 2. bkz. teks. pigment baskı yapıştırıcısı. 2. bağlayıcı.

bitim filmi soyulma kusuru (Alm. Abschälen des Zurichtfilms, n; Fr. décollement du film de finissage, m; İng.

peeling of finish film) deri. Deri yüzeyinden bitim filminin soyularak ayrılması.

bitim filmi yapışma sağlamlığı (Alm. Haftfestigkeit des Zurichtfilms, f; Fr. capacité d'adhésion du film de

finissage, f; İng. adhesive strength of finish film) deri. Bitim filminin deri yüzeyinden soyarak ayrılmaya karşı

gösterdiği dayanıklılığın ölçüsü.

bitim katmanı şişme dayanımı (Alm. Quellfestigkeit von Finish, f; Fr. résistance de finissage au gonflement, f;

İng. swelling resistance of finishing) deri. Deri bitim işlemleri tamamlandıktan sonra su ile veya çözücü ile

temasında deri yüzeyinin şişmeye karşı gösterdiği direnç.

bitim ütüsü (Alm. Bügelzurichtung, f; Fr. finissage à satiner, m; İng. hot plated finishing; ironed

finishing) deri. Bitim işlemleri sırasında düzgün bir yüzey elde etmek ve termoplastik malzemelerin deriye

yapışmasını sağlamak için ısıtılmış, parlatılmış çelik plaka ya da silindir ile presleme işlemi.

bitkisel sepi şerbeti (Alm. Tannin-lösung, f; Fr. jusée, f; jus tannat, m; İng. vegetable tan liquor) deri. Bitkisel

sepi maddesi içeren bir çözelti.

bitkisel sepileme maddesi (deri. bitkisel tanen) (Alm. Pflanzengerbstoff, m; pflanzlicher Gerbstoff, m; Fr. tanin

végétal, m; İng. vegetable tannin) deri. 1. Bazı bitkilerin kök, kabuk, odun, yaprak ve meyve kısımlarından

özütlenen yüksek moleküler ağırlıklı polifenolik esaslı sepi maddeleri. 2. Tanence zengin bazı bitkilerin kabuk,

odun, meyve, yaprak vb. kısımlarından elde edilen sepileme özelliğine sahip maddeler.

bitkisel sepilenmiş deri (Alm. pflanzlich gegerbtes Leder, n; Fr. cuir de tannage végétal, m; İng. vegetable

tanned leather) deri. Sadece bitkisel sepileme maddeleri ya da bunlarla birlikte derinin bitkisel sepileme sonucu

oluşan karakterini değiştirmeyecek kadar az miktarda, sepileme işlemine yardımcı olacak ve geliştirecek bazı

diğer maddeler kullanılarak üretilmiş deri.

bitkisel sepilenmiş yarı mamul deri (Fr. peau prétannée végétal, f; İng. fringe-level tanned hide) deri. Genellikle

mimozayla sepilenmiş ya da tipik yarı mamul kurutulmuş deriden daha hafif bir bitkisel sepileme işlemi görmüş,

sadece ihracat ve daha ileri işlemler için kurutulmuş deri.

bitkisel tanen bkz. deri. bitkisel sepileme maddesi.

boşluklu cilt (Alm. loser Narben; Fr. fleur creuse; İng. loose grain) deri. İçe doğru katlandığında ince kırışıklıklar

oluşturmaya meyilli, altındaki özderi katmanına gevşek bağlı deri cildi; eşanlam: boşluklu sırça.

boşluklu deri (Alm. abfälliges Leder, m; Fr. cuir flancheux, m; İng. flanky leather; loose leather) deri. Özellikle

etek ya da karın bölgesi dikkat çekici düzeyde boşluklu, gevşek ve süngerimsi dokuya sahip büyük ve küçükbaş

deriler; eşanlam: sölpük deri.

boya banyosu (Alm. Färbebad, n; Fr. bain de teinture, m; İng. dye bath) deri. Boya, boya yardımcıları ve diğer

bazı kimyasal maddeleri içeren derilerin boyandığı sıvı ortam.

boya geliştirici (Alm. Farbstoffentwickler, m; Fr. développeur du colorant, m; İng. dyestuff

developer) deri. Deriye sabitlenmiş diazolanmış boyarmadde ile bağlanması için kullanılan bir aromatik amino- ya

da hidroksil- bileşiği.

boya göçü (deri. boya migrasyonu) (Alm. Farbmigration, f; Fr. migration de colorant, f; İng. dye

migration) deri. Bağlanmamış boyarmaddenin, renk düzgünsüzlüğüne yol açan, deri yüzeyine göçü.

boya katı (Alm. Pigmentstrich, m; Fr. revétement pigmentaire, m; İng. pigment coat) deri. Deri yüzeyine istenen

rengin kazandırılması amacıyla uygulanan, genellikle pigment içeren bitim katı.

Page 9: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

boya lakı oluşumu (Alm. Verlackung, f; Fr. formation d'une laque, f; İng. lacquer formation) deri. Bir boyanın,

örneğin asit boyarmadde çözeltisine bir metalik tuzun eklenmesi ya da katyonik veya anyonik boyaların etkileşimi

sonucu, suda çözünmez bir forma dönüşmesi ya da çökmesi.

boya migrasyonu bkz. deri. boya göçü.

boya sökme (Alm. Farbe Entfernung, f; Fr. décoloration, f; démontage de la couleur, m; İng. color removal; dye

stripping) 1. deri. Yükseltgenme, indirgenme ya da alkali bir çözelti ile muamele edilen deriden boyanın

uzaklaştırılma işlemi. 2. teks. Boyalı tekstil malzemelerinin renginin hidrosülfit, sodyum hidroksit, hipoklorit gibi

kimyasallar kullanılarak giderilmesi.

boyacı meşesi (Alm. Farbeneiche, f; Färber-Eiche, f; Quercitron-Eiche, f; Schwarz-Eiche, f; Fr. chêne des

teinturiers, f; chêne noire, f; İng. black oak; eastern black oak; quercitron oak; Lat. Quercus

tinctoria) deri. Kabuklarından kuersetin boyarmaddesi elde edilen, alüminyum sülfat ve kalay mordanlarla sarı

renk veren meşe ağacı.

boyama düzgünleştirici (teks. egaliz maddesi) (Alm. Egalisierungmittel, n; Fr. agent d'égalisation, m; égaliseur, m;

İng. levelling agent) deri. teks. Deri ve tekstil ürünlerinde, boyamadan önce ya da boyama sırasında ilave

edilerek boyarmadde alımını yavaşlatan ve böylelikle daha düzgün renk oluşumunu sağlayan boya yardımcı

maddesi.

boyanabilirlik (Alm. Anfärbbarkeit, f; Fr. aptitude à étre teint, f; İng. dyeability) deri. Deri, tekstil, kâğıt türü

malzemelerin boyarmaddeyi bağlaması sonucu renklenebilme yeteneği.

boyarmadde takımı (Alm. Farbstoffreihe, f; Fr. gamme de colorants, f; İng. dyestuff range) deri. Benzer boyama

ve diğer özelliklere sahip farklı renklerdeki boyarmadde serisi.

boynuzlaşmış (Alm. verhornt; Fr. corné; İng. hornified) deri. Büyükbaş ya da küçükbaş ham derilerin doğrudan

güneş ışığı altında kurutulması sonucu boynuza benzer şekilde sertleşmesi ve kırılganlaşması.

boynuzlu kurbağa (Alm. Hornfrosch, m; Fr. tapaya, m; İng. horned toad) deri. Güney Amerika'nın çok büyük bir

bölümünde yaşayan, ham derisinden gösterişli deriler yapılan, Ceratophrys türü çok renkli amfibi.

böcek yeniği kusuru (Alm. Insektenfrass, m; Fr. morsure d'insecte, f; İng. insect bite marking) deri. At sineği ve

benzeri böceklerin ısırması ile oluşmuş deri üzerinde yara ya da çukur olarak gözlemlenen kusur.

bronzlaşma (Alm. Bronzieren, n; Fr. bronzage, m; İng. bronzing) 1. deri. Boya ya da pigmentlerin derilere

kazandırdıkları rengin istenmeyen metalik renk tonunda farklılaşması. 2. teks. Kükürt boyarmaddeleriyle yapılan

boyamalarda istenmeyen metalik bir parlaklık oluşması.

budama 1. (Alm. Beschnitt, m; Beschneiden, n; Fr. débordage, m; İng. trimming) deri. Deri üretiminde ham deri

ve derilerin kullanılmayan kısımlarının kesilerek uzaklaştırılması işlemi. 2. (Alm. Aufasten, n; Fr. procédure de

coupe d'arbres, f; élagage, m; İng. cut-off; pruning; tree cut-off) orm. Bir ağaç ya da çalının tepesinin gelişmesine

yön ya da şekil verilmesi için dallarının bir kısmının kesilerek uzaklaştırılması. 3. (Alm. Beschneidung, f; Schnitt,

m; Fr. émondage, m; İng. pruning) tar. Bitkilere uygulanan dal kesme, dal çıkarma, dalların açılarını değiştirme

işlemlerinin tamamı.

buharla sabitleme (teks. termohidrofiksaj) 1. (Alm. Dampfformen, n; Fr. mise en forme à la vapeur, f; İng. steam

setting) deri. Deri giysilerin belirli kısımlarına buhar ve basınç etkisi ile az ya da çok kalıcı bir şekil verilmesi

işlemi. 2. teks. 1. (Alm. Garnveredelung, f; Fr. conditionnement du filé, m; İng. steaming; yarn

conditioning) İpliklerin iç gerilimlerinden kurtulmaları, verilen bükümün sabitlenmesi ve ipliklerin belli bir nem

değerine getirilmeleri amacıyla vakumlu buhar ortamında yapılan işlem. 2. (Alm. Thermohydrofixierung, f; Fr.

thermo-hydro fixage, m; İng. thermohydro-setting) Tekstil terbiyesinde doymuş buhar ya da kızgın buhar ile

yapılan sabitleme işlemi.

buharla ütüleme (Alm. thermische Bedampfung; Fr. finition à la vapeur, f; İng. steam-finishing) deri. Buhar ya da

havanın deri içerisinden geçebileceği bir metal biçimlendirici ya da kalıp üzerinde bir deri giysinin yüzeyinin

düzgünleştirilmesi ve son şeklinin verilmesi işlemi.

Page 10: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

bukle açma (Alm. Entlocken, n; Strecken der Wolle, n; Fr. défrisage, m; İng. uncurling) deri. Yünlü kuzu ya da

koyun derilerinin yün liflerinin tarama ya da formaldehit ve formik asit gibi kimyasal uygulamalar sonrası ütüleme

ile düzleştirilmesi işlemi.

bukleli kuzu (Alm. Slink, n; Fr. slink, m; İng. slink) deri. Moğolistan, Kuzey Çin, Mançurya ve Yeni Zelanda gibi

ülkelerde yetişen, yağlı kuyruklu, beyaz ya da açık sarı renkli, küçük, düzenli ve kıvrımlı lüleleri olan altı aylık kuzu

postu.

buzağı derisi (Alm. Schindling, m; Fr. peau de veau nouveau-né, f; İng. bobby calf hide) deri. Doğum sonrası

birkaç gün içerisinde ölen ya da kesilen yavru sığırlardan elde edilen ham deri.

bükülebilirlik (Alm. Biegefähigkeit, f; Biegsamkeit, f; Fr. aptitude au pliage, f; flexibilité, f; İng. flexibility;

pliability) deri. Bir malzemenin geniş bir açı boyunca zarar görmeksizin bükülebilme yeteneği. Malzemenin belirli

bir açıda önceden belirlenmiş bir hızda bükülebilmesi için gereken kuvvet şeklinde ölçülebilir.

bükülme dayanımı 1. (Alm. Biegefestigkeit, f; Fr. résistance à la flexion, f; İng. bending

resistance) deri. Malzemenin bükülme gerilmesine uğradığında kırılma öncesi dayanabileceği en yüksek

gerilme. 2. bkz. yerb. eğilme dayanımı.

bükülme kırışıklığı (Alm. Knickfalte, f; Fr. pli de flexion, m; İng. flexing crease) deri. Bir derinin cilt yüzlerinin

birbirine bakacak şekilde katlanması sonucu oluşan kırışıklık.

bükülmeölçer (deri. fleksometre) (Alm. Flexometer, n; Fr. flexomètre, m; İng. flexometer) deri. Derinin, ayağın

yürüme devinimi sırasında ortaya çıkan bükme kuvvetlerine karşı davranışını ölçen aygıt.

bütün yüz (Alm. ganzes Blatt, n; Fr. claque pleine, f; İng. whole cut vamp) deri. Ayakkabı sayasının burun

tarafında ayağı tam çevreleyen bütün parça.

büyükbaş ham deri (Alm. Rinderhaut, n; Fr. peau brute de vache, f; peau de bovines, f; İng. bovine hide; cattle

hide; raw hide of cattle) deri. Kesilmiş büyükbaş hayvanların, hiçbir sepileme işlemine tabi tutulmamış taze derisi.

büzülme derecesi (Alm. Schrumpfungsgrad, m; Fr. degrè de rètraction, m; İng. degree of shrinkage) deri. Bir

ham deri ya da deri şeridin su içerisinde, büzülmeye başladığı an ya da belirli bir sıcaklığa kadar belirli bir süre

ısıtılması durumunda boyutlarında ya da alanında meydana gelen değişim.

büzülme sıcaklığı (Alm. Schrumpfungstemperatur, f; Fr. température de rétraction, f; İng. shrinkage

temperature) deri. Belirli koşullar altında ham deri ve derilerin yaş ya da kuru halde boyut değişimi

gösterdiği sıcaklık değeri.

büzüştürücü tanen (Alm. Schrumpfledergerbstoff, m; Fr. tanin crispant, m; İng. leather shrinking

tanin) deri. Tola cildini önemli derecede büzüştürme özelliği olan, tepkimeye girme yeteneği yüksek sepileme

maddesi.

büzüşük deri (Alm. Schrumpftesleder, n; Fr. cuir crispé, m; İng. shrunk leather) deri. Şiddetli ve ani etki yapan

bir sepileme maddesi ile cilt yüzü büzüştürülmüş deri.

cam perdah silindiri (Alm. Zylinder zum Glanzstossen von Häuten, m; Fr. cylindre de lisse en verre, m; cylindre

pour le glaçage des peaux, m; İng. cylinder for glazing hides; glass glazing cylinder) deri. Perdah makinesinde

deri yüzeyinin parlatılıp filmin düzgünleştirilmesini sağlamak amacıyla yüzeye basınç altında sürtme hareketi

uygulayan kısım.

cam silindir (Alm. Glasrolle, f; Fr. rouleau en verre, m; İng. glass cylinder) deri. Perdah makinesinde deri

yüzeyinin parlatılıp filmin düzgünleştirilmesini sağlamak amacıyla yüzeye basınç altında sürtme hareketi

uygulayan kısım.

cila (Alm. Lack, m; Fr. vernis, m; İng. lacquer) deri. Çözücüsünün uçması ile genellikle sert, şeffaf ve parlak bir

koruyucu film tabakası bırakan bir ya da daha fazla organik çözücüdeki bir maddenin çözeltisi, lak.

cildi düzeltilmiş deri (Alm. genarbtes Leder; korrigiertes Leder; Fr. cuir à fleur corrigée, m; cuir à fleur touchée,

m; İng. corrected grain leather) deri. Cildi kısmen ya da tamamen zımpara ile uzaklaştırıldıktan sonra, çeşitli bitim

işlemleri ile yeni yüzey kazandırılmış deri.

Page 11: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

cilt ayrılma kusuru (Alm. Selbstspalten, n; Fr. formation de soufflures, f; İng. blistering defect) deri. Deri

üretiminde alt işlentiler sırasında tolanın sırça ve et katmanları arasında birbirinden ayrılıyormuş gibi boşluk ve

yarıkların oluşması şeklinde görülen kusur.

cilt baskı (Alm. Narbenpressen, n; Fr. grainage par impression, m; İng. grain embossing) deri. Isıtılmış desenli

plaka veya silindir yardımıyla basınç altında bir hayvan türünün doğal cilt deseninin ya da herhangi bir

desenin deri yüzeyinde oluşturulması.

cilt desenli deri (Alm. gekörntes Leder; genarbtes Leder, n; Fr. cuir grainé, m; İng. grained leather) deri. Üzerine

presleme ile cilt/sırça deseni verilmiş ya da mantarlama ile doğal sırça deseni geliştirilmiş deri.

cilt katmanı (Alm. Narben, m; Fr. fleur, f; İng. grain) deri. Kıl, yün ve epidermis katmanının uzaklaştırılmasından

sonra ortaya çıkan deri yüzeyi; eşanlam: sırça.

cilt uzaklaştırma (Alm. Narben entfernen; Fr. effleurer; İng. degrain; snuff) deri. Yarma, tıraş ya da zımpara gibi

mekanik işlemler ile deri cildinin alınması.

cilt yarma (Alm. Narbenspalt, m; Fr. croùte fleur, f; İng. grain split) deri. Yarma makinesi ile iki ya da daha fazla

tabakaya ayrılmış derinin en üstte kalan ciltli tabaka.

çalkalama yöntemi (Alm. Schüttelmethode, f; Fr. méthode par agitation, f; İng. shake method) deri. Tanen

çözeltisindeki tanen miktarının, kromlu deri tozu ile çalkalanarak belirlendiği yöntem.

çam kabuğu (Alm. Fichtenrinde, f; Rottannenrinde, f; Fr. écorce de pin, f; İng. pine bark) deri. Picea vulgaris ya

da P. excelsa gibi çam ağacının tanen içeren kabuğu; eşanlam: yalamuk.

çamur (Alm. Schlamm, m; Fr. boues, pl; İng. sludge) 1. çevr. Atıksu ve kanalizasyon arıtma tesislerinde ya da

içme suyu iyileştirme tesislerinde biriken, katı içeriği yüksek, sulu atık; eşanlam: şlam. 2. deri. Bitkisel sepi

çözeltisi gibi bulanık sıvıların alt kısmında biriken küçük erimez parçacıklardan oluşmuş yoğun, kıvamlı

katman. 3. (Alm. Schlamm, m; Fr. boues, pl; İng. mud) kim. Toprak, balçık ve kilin su ile değişen ağırlık

oranlarındaki karışımı.

çapraz dikiş (teks. sürfile dikiş) 1. (Alm. Überwendstich, m; Fr. point de surjet, m; İng. overcast stitch) deri. Eskime

ve yıpranmayı önlemek için malzeme kenarının ötesine geçerek yapılan bir dikiş türü. 2. (Alm. Überwendlingnaht,

f; Fr. couture ouverte surfilée, f; İng. overcast seam) teks. Sökülebilir özellikteki kumaşların saçaklanmaması

için kenarlarına yapılan dikiş; eşanlam: overlok dikişi.

çapraz kat (Alm. Kreuzgang, m; Fr. couche croisée; couche double, f; croix, f; İng. cross coat; double hard-

coat) deri. Deri yüzeyine boya tabancası ile deri bitim çözeltisi ya da karışımlarının birbirine dik iki farklı yönde

uygulanması.

çapraz katlama dayanıklılığı (Alm. Beständigkeit gegen gekreuztes Falten, f; Fr. résistance au pli croisé, f; İng.

double folding resistance) deri. Deri iki yönde dik açılarla tam katlandığında katlanma kenarlarında çatlak

oluşturmadan katlanabilme yeteneği.

çatı dikişi (Alm. Blattaufsteppen, n; Fr. claquage, m; İng. vamping) deri. Ayakkabının gamba ve yan parçalarının

birlikte dikilme işlemi.

çatlama dayanıklılığı (Alm. Reißfestigkeit, f; Rissbeständigkeit, f; Fr. résistance à la gerçure, f; İng. crack

resistance) deri. Derinin esnetilmesi ya da katlanması durumunda deri bitim katı ya da sırça ve özderi

katmanlarının kırılmaya karşı gösterdiği direnç.

çatlayarak ayrılma (Alm. abplatzen; abspringen; Fr. craqueler; éclater; İng. crack-off) deri. Deri esnetildiğinde

derinin bitim katının parçalar halinde koparak uzaklaşması.

çatma işlemi (Alm. ansetzen; Fr. fourcheter; İng. set on) deri. Konfeksiyonda ve ayakkabı üretiminde ürün

modelini oluşturan parçaları uygun şekilde bir araya getirerek dikme işlemi.

çebulinik asit (Alm. Chebulinsäure, f; Fr. acide chebulinique, m; İng. chebulinic acid) deri. 1 mol glikozun 3 mol

gallik asit ve 1 mol çebulik asit ile esterleşmesinden meydana gelmiş, zor çözünen, kristal yapılı bitkisel sepi

maddelerinin içinde bulunan beyaz renkli bir asit.

Page 12: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

çekiç pistarizma (Alm. Spitzen drücken; Fr. rabattre le bout; İng. toe pound) deri. Montası yapılmış ayakkabının

ön tarafındaki monta payı kısımlarında oluşan katlanmaları elle ya da makine ile çekiçleyerek düzeltme işlemi.

çekik sırça (Alm. gezogener Narben, m; Schrumpfnarben, m; Fr. fleur rétrécie, f; cuir crispé, m; İng. drawn grain;

shrunken grain) deri. Sırça ile özderi bağlantısının zayıflaması ile sepileme işleminde belirginleşen sırçadaki

düzgünsüzlük, kırışıklık özelliği.

çerçeve kurutma (Alm. Rahmentrocknung, f; Fr. séchage sur cadre, m; İng. frame drying) deri. Büyük ya da

küçükbaş ham derilerin bir çerçeve üzerinde gerili halde hava ile temasa maruz bırakılarak kurutulması işlemi.

çıban kusuru (deri. apse kusuru) (Alm. Abszess-Defekt, m; Fr. défaut d'abscès, m; İng. abscess defect) deri. Kimi

zaman kabuklu da olabilen, ham derideki doku bozuklukları üzerinde görülen yerel iltihabın etkisi.

çıma dikişi (Alm. 0,2 cm Steppnaht, f; Kantenähen, n; Fr. maille de bordure, f; piqùre arriére, f; point arrière, m;

İng. edgestitch) deri. teks. Bitmiş bir birleştirme dikiş çizgisine paralel olarak 0,2 cm uzaklıkta ve giysinin ön

yüzünde uygulanan süs dikişi; eşanlam: kenar dikişi.

çiçek 1. (Alm. Blüte, f; Fr. fleur, f; İng. flower) biyom. Tohum taşıyan bitkilerde yeni bireylerin oluşmasını ve

bitkilerin devamlılığını sağlayan, dişi ve erkek organların her ikisini birden ya da ayrı ayrı taşıyan, taç yapraklarıyla

ve çanak yapraklarıyla çevrili olan, bitkinin renkli ve çoğu zaman kokulu olan, en uçtaki büyüme tomurcukları

görevindeki eşeysel üreme yapısı. 2. deri. 1. (Alm. Ziegendermatomykose, f; Fr. dermatomycose des caprins, f;

İng. dimple) Keçilerde hastalığa bağlı olarak, ham derilerinde cilt yüzünde kılları dökülmüş bölgeler ve koyu renkli

lekeler, et yüzünde ise benekler, kenarları hafifçe kabarmış, ortası yumuşak oluşumlar şeklinde görülen bir kusur.

2. (Alm. Blume, f; Mud, m; Fr. fleur, f; İng. bloom) Valeks, divi-divi, mirobalan, algorabilla gibi elajitanen esaslı

bitkisel tabaklama maddeleri içeren tabaklama çözeltileri ile tabaklanmış derilerin yüzeyinde ya da içerisinde

meydana gelen, başlıca elajik asit ve/veya çebulinik asit içerikli, açık sarıdan kahverengiye kadar renklerde

çökelti.

çift banyo krom sepileme (Alm. Zweibadchromgerbung, f; Fr. tannage à deux bains, m; İng. two-bath chrome

tanning) deri. Önce potasyum ya da sodyum dikromat ve mineral asit ve sonra da sodyum tiyosülfat ve sülfürik

asit çözeltileri ile yapılan sepileme işlemi.

çift ciltli deri (Alm. doppelhäutiges Leder, n; Fr. cuir creux, m; İng. double-skinned leather) deri. Özellikle

Merinos koyun derileri gibi cilt katmanı özderi katmanına oldukça zayıf bir şekilde bağlı olan ve bu sebeple çift

katmanlı gibi görünen deri.

çinçilla (Alm. Chinchilla, n; Fr. chinchilla, m; İng. chinchilla) deri. Sıradışı incelikteki kürke sahip, Arjantin, Bolivya

ve Peru'nun dağlık bölgelerinde yaşayan Chichilla brevicaudata ve Şili'de yaşayan uzun kuyruklu Chinchilla

laniger türleri olan, ticari anlamda çiftliklerde yetiştirilen kemirgen bir hayvan.

çivileme deri. 1. (Alm. Nageln, n; Fr. clouage, m; İng. nailing; rivetting) Ayakkabı parçalarını başlı veya başsız

çivilerle ya da ağaç mandallarla birbirine sabitleme işlemi. 2. (Alm. Aufnageln, n; Fr. cadrage, m; İng. nailing

out) Derilerin kurutma amaçlı kenarları boyunca çiviler yardımıyla bir çerçeve üzerinde gerilerek sabitlenmesi.

çok tane boyluluğu (Alm. Vielteiligkeit, f; Fr. polydispersité, f; İng. polydispersivity) deri. Doğal ya da yapay

sepileyiciler gibi maddelerin oluşturduğu koloidal çözeltinin farklı boyutta tanecik içerme özelliği.

çözgen haslığı (Alm. Lösungsmittelechtheit, f; Fr. solidité aux solvants, f; İng. solvent-fastness) deri. Organik bir

çözücü etkisine maruz kaldığında deri ya da deri ürününün renk kaybına karşı gösterdiği direnç.

çözücüyle yağlama (Alm. Lösungsmittelfettung, f; Fr. nourriture en bain de solvant, f; İng. solvent

fatliquoring) deri. Nemli derinin, bakiye olarak %0,5-1,0 gibi yüksek derecede polar suda çözünmeyen madde

bırakabilen neft gibi nispeten yüksek kaynama noktasına sahip bir çözücü ile dolaplanması sonucu deri yapısına

asgari düzeyde bir yağlayıcının dahil edilmesi yoluyla yapılan deri yağlama işlemi.

çözünmez kısım (Alm. unlöslicher Bestandteil, m; Fr. matière insoluble, f; İng. insoluble matter; insolubles;

insolvables) deri. Bir maddenin; örneğin doğal sepileme maddelerinde görüldüğü gibi, belirli koşullar altında bir

çözücü ile işlem gördüğünde özütlenemeyen bileşenleri.

çözünür kısım (Alm. löslicher Bestandteil; Fr. matiére soluble, f; İng. soluble matter; solubles) deri. Bir maddenin

standart koşullar altında bir çözücü ile işlem gördüğünde çözünebilen bileşenleri.

Page 13: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

çukurlaşma testi (Alm. Eindrückprobe, f; Fr. essai de dureté, m; İng. indentation test) deri. Belirli şartlar altında

küçük çaplı bir küre ile bastırıldığında oluşan çökmeyi ölçmeye dayanan derinin, sertliğini ve sıkılığını belirlemek

için kullanılan test.

dağıltı boyarmaddesi (teks. dispersiyon boyarmaddesi) (Alm. Dispersionsfarbstoff, m; Fr. colorant de dispersion, m;

İng. disperse dyestuff) 1. deri. Mineral tabaklanmış deri ve kürklerin boyanmasında kullanılan suda çözünmeyen,

yüzey aktif maddeler ile su içinde dağılan boyarmadde. 2. teks. Sentetik liflerin boyanmasında kullanılan, suda

çözünmeyen, boyanma süreci boyunca parçacıklarının topaklaşmadığı bir boyarmadde sınıfı.

daldırma boyama (Alm. Tauchfärbung, f; Fr. teinture par immersion, f; İng. dip dyeing) deri. Derilerin mordant,

boya veya diğer çözeltilere daldırılıp çıkarılmasıyla yapılan boyama işlemi.

daldırma metodu (Alm. Tauchverfahren, n; Fr. procédé par immersion, m; İng. immersion process) deri. Deri

veya kürk olarak işlenen derilerin mordant, boya veya diğer çözeltilere tamamiyle batırıldığı işlem.

dalgalı boyama kusuru (teks. abraj) (Alm. ungleichmäßige Färbung, f; Fr. teinture inégale, f; İng. uneven

dyeing) deri. teks. Boyanmış tekstil ya da deri ürünlerinde çeşitli nedenlerle oluşmuş dalgalı görünümlü

düzgünsüzlük.

damarlanma (Alm. Mastfalte, f; Fr. ride de fleur, f; İng. fat wrinkle; grain wrinkle) deri. Derinin doğal özelliğinden,

kas dokusundan ve/veya yağ içeriğinden kaynaklanan, genellikle boyun ya da diğer bölgelerine de sırt çizgisine

dik olarak görülebilen basık vadiler şeklinde uzanan çukurluk ve çıkıntılar; eşanlam: yağ kırışıklığı.

damarlı deri (Alm. aderiges Leder; Fr. cuir veiné, m; İng. veiny leather) deri. Kan damarları deseninin cilt veya et

yüzünden göründüğü kusurlu deri.

dana derisi (Alm. Kalbhaut, f; Fr. peau de veau, f; İng. calfskin) deri. Belli bir ağırlığı geçmeyen genç sığır derisi.

degra yağı (Alm. Gerberfett, n; Fr. dégras, m; İng. degras) deri. Soda çözeltisi ile yağ sepilenmiş derinin

yıkanması ve yıkama sıvısının asitlendirilmesi ile elde edilen yağda su emülsiyonu şeklindeki ürüne verilen isim.

delikli kapak (Alm. Gitterdeckel, m; Fr. porte à claire voie, f; İng. lattice door) deri. Boyuna dar delikli deri işleme

dolap kapağı şekli.

delikli yıkama kapağı (Alm. Spüldeckel, m; Fr. porte à trous, f; İng. washing door) deri. Deri dolabı dönerken

dolabın içinde bulunan suyu boşaltmak için açılıp kapatılabilen kapak.

demir lekesi (Alm. Eisenfleck, m; Fr. tache de fer, f; İng. iron stain) deri. Genellikle bitkisel tabaklanmış yaş

derilerin demir ya da demir bileşikleri ile teması sonucu, deri yüzeyinde meydana gelen lekelenmeler.

demir mordan (Alm. Eisenbeize, f; Fr. mordant au fer, m; İng. iron mordant) deri. Logwood veya fustik gibi doğal

boyarmaddelerle boyama yapabilmek için mordan etkisi bulunan demir laktat veya asetat gibi bir demir tuzu.

denatürasyon bkz. kim. denşirme.

depolama lekesi (Alm. Stockfleck, m; Fr. tache de stockage, f; İng. storage stain) deri. Nötralize edilmiş,

boyanmamış, yağlanmamış krom sepilenmiş derilerin nemli bir şekilde yüksek istifler halinde uzun süre

bekletilmesi sırasında aktinomisetlerin gelişimine bağlı olarak ortaya çıkan küçük, düzensiz şekilli grimsi-mavi ve

gül renkli lekeler.

deri 1. (Alm. Haut, f; Fr. peau, f; İng. skin) biyom. Hayvanların vücudunu örten, omurgasızlarda silindir biçiminde

hücreleri kapsayan epidermis; memelilerde keratinli çok katlı yassı epiteli kapsayan epidermis ile bağ dokusunca

zengin dermis tabakalarından oluşan en dış örtü. 2. (Alm. Leder, n; Fr. cuir, m; İng. leather) deri. İşlenerek

kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu.

deri altı katmanı (biyom. hipodermis) 1. (Alm. Subkutis, f; Hypoderm, n; Fr. couche de chair, f; hypoderme, m; tissu

sous-cutané, m; İng. hypoderm; hypodermis; subcutaneous layer; subcutaneous tissue;

subcutis) biyom. Altderinin altında bulunan, altderiden açık bir biçimde ayrılmayan, bol miktarda yağ hücreleri ve

gevşek bağdoku içeren katman; eşanlam: fasya, subkutis. 2. (Alm. Fleischschicht, f; Fr. couche de chair, f; İng.

flesh layer; hypodermis) deri. Özderi katmanının altında yer alan, deriyi karkasına bağlayan, ağırlıklı olarak yağ

Page 14: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

ve bağdokularından oluşmuş ve deri üretiminin ilk basamaklarında mekanik olarak uzaklaştırılan katman;

eşanlam: subkutis, hipodermis.

deri bitim işlemi (Alm. Lederzurichtung, f; Fr. apprêtage de cuirs, m; finissage du cuir, m; İng. leather

finishing) deri. Geniş kapsamda ağartma, kuru veya yaş derilere yapılan mekanik işlemle, renklendirici içeren

polimer katları ile deri yüzeyinin boyanması, cilalanması, ipeksi, kaygan, yağlı, mat, parlak gibi yüzey tutum

özelliklerinin kazandırılması için yapılan fiziksel ve kimyasal işlemler.

deri bitim katı (Alm. Beschichtung Deckputz, m; Fr. couche de finition, f; revétement de finition, m; İng. finish

coat) deri. Boya çözeltisi, pigment ve bağlayıcı karışımı vb. deri bitim çözeltilerinin deri yüzeyine tek sefer

uygulanması ile ortaya çıkan katman.

deri çekme dayanımı (Alm. Reißfestigkeit eines Leders, f; Zugfestigkeit des Leders, f; Fr. résistance à la traction

de cuir, f; İng. tensile strength of leather) deri. Bir deri örneğini koparmak için kesit alanı başına gerekli en yüksek

çekme kuvveti; eşanlam: deri çekme mukavemeti.

deri desen plakası (Alm. Narbenplatte, f; Fr. plaque à grainer, f; İng. leather embossing plate) deri. Bir desenin

deri üzerine basınç ile kabartma ya da baskı yoluyla aktarılmasında kullanılan, üzerinde kabartmalı desene sahip

çelik plaka.

deri desen presi (Alm. Narbenpresse, f; Fr. presse à granier, f; İng. leather embossing press) deri. Derinin iki

plaka arasında mekanik veya hidrolik olarak sıkıştırılarak kabartma veya baskı desenlerinin çıkarıldığı makine.

deri fabrikası (Alm. Lederfabrik, f; Fr. usine de cuir, f; İng. leather factory) deri. Ham derilerin yarı mamul veya

mamul derilere dönüştürüldüğü, gerekli altyapı ve ekipmana sahip, büyük ölçekli ve modern teknolojiye sahip

sepievi.

deri kireçlik atıkları (Alm. geäscherten Hautabfälle, pl; Fr. déchets de pelanage, pl; İng. spetches) deri. Jelatin

ve yapıştırıcı üretiminde kullanılan, budanmış, kılları giderilmiş, kireçlik işlemi yapılmış tola parçaları.

deri maddesi (Alm. Hautsubstanz, f; Fr. substance dermique, f; İng. hide substance) deri. Ham ve mamul

derilerde bulunan başlıca kolajen olmak üzere özderinin protein bileşenleri için kullanılan genel terim.

deri talaşı (deri. tıraş atığı) (Alm. Falzspäne, pl; Fr. dérayures, pl; İng. shavings) deri. Sepilenmiş ıslak ya da kuru

derilerin kalınlığı tıraş makinesiyle ayarlanırken ortaya çıkan atık.

deri tıraş makinesi (Alm. leder Falzmaschine, f; Fr. dérayeuse, f; machine à dérayer, f; İng. leather shaving

machine) deri. Spiral kesici bıçakları olan, hızla dönen bir silindir aracılığıyla derinin kalınlığını azaltmak ya da

eşitlemek için kullanılan bir makine.

deri tıraşı (Alm. Falzen, n; Fr. dérayage, m; İng. shaving) deri. Derilerin tıraş makinesi kullanılarak istenen

kalınlığa ayarlanması işlemi.

deri yağlama (Alm. Fettlickern, n; Fr. nourriture en bain, f; İng. fatliquoring) deri. Su içinde yağ emülsiyonuyla bir

dolapta döndürerek deriye yağ verme işlemi.

derin kesik (Alm. Blindloch, n; Fr. trou aveugle, m; İng. blind hole) deri. Et tarafından özderi tabakasına kadar

giren ancak üst deri katmanına ulaşmayan kesik.

derin zımparalama (Alm. Tiefbuffen; Fr. ponçage fort; İng. deep buff) deri. Cildi kusurlu derilerin kusurunun

giderilmesi amacıyla deri cildinin zımparalanarak tamamen uzaklaştırılması.

derinin terlemesi (Alm. ausschwitzen; Fr. exsuder; İng. sweat out) deri. Deri bünyesinde bulunan yağ ya da

plastikleştiricilerin küçük sıvı damlacıklar halinde derinin iç kısımlardan yüzeye çıkması, sızması.

derinin termik bozunması (Alm. Hitzedenaturierung, f; Fr. dénaturation par la chaleur, f; İng. heat

denaturation) deri. Sıcaklık artışına bağlı olarak derideki proteinlerin yapısında meydana gelen tersinmez

değişim.

deriye desen basma (Alm. Lederdrucken, n; Fr. impression sur le cuir, f; İng. leather printing) deri. Isıtılmış

kabartma desenli bir plaka ya da silindirle basınç altında deri yüzeyinde bir desen girinti çıkıntısı oluşturma işlemi.

Page 15: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

dermal papilla (Alm. Hautpapille, f; Fr. papille dermique, f; İng. dermal papilla) deri. Derinin dokunmaya duyarlı

bölgelerinde görülen özderiden epidermise doğru doğal yapının parçası olan çıkıntılar.

dermatomikoz hasarı (Alm. Beschädigung der Haut mit Dermatomycose, f; Fr. dommage de dermatomycose, m;

İng. dermatomycosis damage) deri. Deride görülen fungal hastalık ve bu hastalığın hayvan derisinde yaptığı

hasar ve değer kaybı.

dhawa (Alm. Dhawa, m; Fr. dhawa, m; İng. dhawa) deri. Hindistan alt kıtasında yetişen, kışın yapraklarını döken,

yaprakları Dhawa veya yerel sumak adıyla sepilemede kullanılan Anogeissus latifola adlı ağaç.

dış dikiş (Alm. Aussernaht, f; Fr. couture en surface, f; couture sellier, f; İng. outseam) deri. Deri parçalarının

kenarları birbirine denk ve iç yüzleri birbirine bakacak şekilde yerleştirilmesi ve çeşitli dikim türlerinden birinin

kullanımıyla yapılan dikiş.

dış taban (Alm. Laufsohle, f; Fr. semelle de marche, f; İng. outsole) deri. Ayakkabının giyilmesi sırasında zemin

ile temas eden kösele veya çeşitli malzemelerden imal edilmiş olan en dış kısmı.

difenilmetan boyarmadde (Alm. Diphenylmethanfarbstoff, m; Fr. colorant au diphénylméthane, m; İng.

diphenylmethane dyestuff) deri. Difenilmetan, (C6H5)2CH2, esaslı boyarmadde.

diizosiyanat (Alm. Diisocyanat, n; Fr. diisocyanate, m; İng. diisocyanate) deri. İki izosiyanat grubuna (OCN-

) sahip bileşik; örneğin sepilemede kullanılan hegzametilen diizosiyanat.

diken çiziği (Alm. Dornriβ, m; Heckenriβ, m; Fr. égratignure d’épines, f; İng. thorn scratch) deri. Genellikle

hayvan derilerinin sadece cilt tabakasını etkileyen, dikenlerin neden olduğu yüzeysel sıyrıklar.

dikenli tel çiziği (Alm. Stacheldrahtriβ, m; Fr. éraflure de fil de fer barbelé, f; İng. barbed wire scratch) deri. Deri

üzerinde, hayvanların çevrelenmesi ve korunması amacıyla kullanılan dikenli tel nedeniyle meydana gelen sıyrık

veya yara izi.

dikim boyu (Alm. Stichlänge, f; Fr. longueur du point, f; İng. stitch length) deri. teks. Birbirini takip eden iğne

dalışları arasındaki uzaklık; eşanlam: dikiş uzunluğu.

dikiş (Alm. Naht, f; Fr. couture, f; İng. stitch) deri. Makine ya da el yardımıyla ipliğin dikilecek yüzeylerin içinden

ya da arasından geçirilerek ilmek sırası oluşturmasıyla tekstil ya da deri yüzeylerinin birleştirilmesi,

sağlamlaştırılması ya da süslenmesi; eşanlam: dikim.

dikiş dayanımı (Alm. Nahtfestigkeit, f; Fr. résistance de couture, f; İng. seam strength) deri. teks. Dikilmiş deride

ya da kumaşta dikiş yönüne dik olarak kuvvet uygulandığında, dikiş yerinin kopmaya karşı gösterdiği direnç.

dikiş sıklığı (Alm. Stichdichte, f; Fr. densité des points, f; İng. stitch density) deri. teks. Birim uzunlukta bulunan

dikiş adım sayısı.

dikiş yeri ütüleme (Alm. Nahtbügeln, n; Nahtpressen, n; Fr. écrasage, m; İng. seam ironing) deri. 1. Ütüleme ve

presleme ile kapalı dikişli bir yüzeyin düzgünleştirilmesi. 2. Sayada çatı açma.

dikiş yırtılma dayanımı (Alm. Stichausreißfestigkeit, f; Fr. résistance à l'arrachement au point de couture, f; İng.

stitch tear resistance) deri. Dikiş ipliklerinin çekilmesi sırasında derinin yırtılmaya karşı gösterdiği direnç.

dip kılı (Alm. Grannenhaar, n; Fr. poil intermédiare, m; İng. true hair) deri. Kürklü hayvanların derilerinin en alt ve

temel tabakasını meydana getiren kısa, yumuşak ve sık kıl; eşanlam: dip kılı.

direkt boyarmadde (teks. substantif boyarmadde) (Alm. Direktfarbstoff, f; Fr. colorant direct; İng. direct dyestuff;

substantive dyestuff) deri. teks. Suda çözünebilen, kolajen ve selüloz liflerini mordanlama ya da başka bir işleme

gerek olmadan doğrudan boyayabilen bir boyarmadde sınıfı.

disiyandiamit (Alm. Dicyandiamid, n; Fr. dicyandiamide, m; İng. dicyandiamide) deri. Sepileme özelliğine sahip

ancak daha çok ikinci sepilemede derilerin boşluklu kısımlarının doldurulmasında tercih edilen disiyandiamidin

formaldehitle yoğuşma tepkimesinden elde edilen bir tür sepi maddesi; eşanlam: disiyandiamit reçine.

Page 16: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

disk bıçaklı inceltme makinesi (Alm. Dünnschneidemaschine, f; Fr. dérayeuse à disque, f; machine à parer, f;

pareuse à disque, f; İng. paring machine) deri. Kürklük derilerin etlemesinde ya da inceltilmesinde kullanılan,

koruyucusu olan, dikey, hızla dönen, keskin, dairesel bir bıçağa sahip makine; eşanlam: inceltme makinesi.

disülfür köprüsü (Alm. Disulfid-Bindung, f; Disulfidbrücke, f; Disulfidbrückenverbindung, f; Fr. liaison disulfure, f;

pont disulfure, m; İng. disulfide bond; disulfide bridge; S-S bond) 1. biyom. İki sistein molekülünün sülfidril

grupları arasında oksitlenme sonucu oluşan ve proteinlerde üç boyutlu yapı ile işlevin belirlenmesinde önemli rol

oynayan kovalent bağ; eşanlam: disülfür bağı. 2. kim. Hidrokarbon ya da inorganik bileşiklerde yer alan kovalent

S-S bağı; eşanlam: disülfür bağı. 3. deri. Keratinde olduğu gibi, iki komşu polipeptit zincirini bir arada tutan iki

kükürt atomundan oluşmuş bağ.

dişi dana (Alm. Kuhkalb, n; Fr. veau femelle, m; İng. female calf) deri. Genç dişi sığır.

divi-divi (Alm. divi divi, m; Fr. divi divi, m; İng. divi divi) deri. Caesalpinia coriaria bitkisinin tohum ve

kabuklarından edilen sepi maddesi.2. Batı Hindistan, Brezilya ve Orta Amerika'da bulunan divi-divi

ağacı, Caesalpinia coriaria.

dizgin (Alm. Zaum, m; Zaumzügel, m; Fr. bride, f; İng. bridle) deri. Binek hayvanlarını kontrol etmek için başına

takılan baş bantlarını, at gözlüklerini, boğaz kemerlerini içeren yular; eşanlam: başlık.

dizgin başlığı (Alm. Kopfsteg, m; Fr. tétiére, f; İng. headstall) deri. Atların kafasını bağlamaya yönelik

tasarlanmış alın, burun, boğaz bantlarını da kapsayan deri şeritlerden oluşan yular.

doğrusal hareketli püskürtme kolu (Alm. hin- und hergehender Spritzarm; Fr. bras alternatif de pistolet, m; İng.

reciprocating spraying arm) deri. İşlenmekte olan malzeme ya da ürün üzerinde mekanik olarak ileri geri doğrusal

olarak hareket eden ve püskürtme tabancalarını taşıyan kol.

doku büzme özelliği (Alm. Adstringenz, f; Fr. astringence, f; İng. adstringency; astringency) deri. 1. Bir

tabaklama maddesi ya da çözeltisinin deri maddesine karşı ilgisini, reaksiyon verme isteğini ifade etmek için

kullanılan bir terim. 2. Hayvan dokularının büzülmesini ya da bir araya gelmesini sağlama özelliği.

doku büzücü (Alm. adstringent; Fr. astringent; İng. astringent) deri. Hayvansal dokuları büzme ya da bir araya

getirebilme özelliği.

dolap boyaması (Alm. Faßfärbung, f; Fr. teinture au foulon, f; İng. drum dyeing) deri. Dönen bir deri dolabı

içerisindeki boya banyosunda yapılan boyama.

dolap kırması sırça deseni (Alm. Walknarben, m; Fr. grain de foulon, m; İng. drum grain) deri. Mamul derilerin

kuru dolapta döndürülmesi sonucu elde edilen belirgin cilt görünümü.

dolap kireçliği (Alm. Faßäscher, m; Faßäschern, n; Fr. pelanage en tonneau, m; İng. drum liming) deri. Ham

derilerin kireçlik işleminin dönen bir deri dolabı içerisinde yapılması.

dolaplama 1. (Alm. Läutern, n; Trommeln, n; Fr. brillantage, m; lustrage, m; İng. drumming) deri. Talaş, kaolin,

alçı vb. ile derilerin rutubetini ayarlamak, fazla yağını ve bağlanmamış boyasını uzaklaştırmak ve kıllara parlaklık

vermek için dolap içerisinde yapılan döndürme işlemi; eşanlam: kuru dolaplama. 2. (Alm. Trommelpolieren, n; Fr.

finissage à tambour, m; polissage au tonneau, m; tonnelage, m; İng. barrel finishing; barreling; tumble

finishing) malz. Metal ve taş işlemede, kaba yüzeyleri pürüzsüzleştirmek, pas ve kireç tabakalarını, döküm

çapaklarını vb. temizlemek ve parlatmak gibi amaçlarla bir dolap içinde küçük sert parçalarla beraber yuvarlanıp

çarptırılma işlemi.

dolapta eriterek kıl giderme (Alm. Trommelenthaarung, f; Fr. enchaucenage en tonneau, m; İng. drum

unhairing) deri. Deride kıl giderme işleminin, kıvamlı sodyum sülfür gibi, kıl giderici kimyasal içeren dolapta

gerçekleştirildiği yöntem.

dolapta tuzlama (Alm. Faßlakensalzung, f; Fr. saumurage en foulon, m; İng. drum brining) deri. Büyükbaş ham

derilerin bir deri dolabında tuzlu çözelti ile salamura edilmesi.

doldurucu özüt (Alm. Füllextrakt, m; Fr. extrait de remplissage, m; extrait de retannage, m; İng. filling

extract) deri. Önceden sepilenmiş derinin ağırlığını artırmak ve dolgunluk vermek için derişik bir şekilde

uygulanan tanen çözeltisi.

Page 17: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

dolgu maddesi (Alm. Füller, m; Füllstoff, m; Fr. matière de remplissage, f; agent de remplissage, m; İng. filler;

filling agent; filling material) 1. deri. İşlenti sırasında deri kesitinde oluşan iç boşlukları doldurmak için kullanılan

malzeme. 2. malz. 1. Malzemenin tanecikleri arasındaki boşlukları doldurmak ya da hacmi genişletmek için

kullanılan malzeme. 2. Plastik, kompozit, beton gibi malzemelerin yüksek maliyetli bağlayıcı bileşen miktarlarını

düşürmek ya da nihai malzemeye daha iyi bazı özellikler kazandırmak amacıyla başlangıç karışımına eklenen lifli

olmayan inorganikler. 3. (Alm. inerter Inhaltsstoff, m; saugfähiges Bestandteil, n; Fr. ingrédient inerte, m; İng. inert

ingredient) tar. Pestisit içerisindeki aktif maddenin saf halinin çok toksik olması, suyla çok iyi karışamama

durumu, stabilitesinin değişken olabilmesi, depolama, nakliye kullanım açısından tehlikeli olabilmesi ve tek başına

kullanılması durumunda maliyetinin ekonomik olmaması gibi nedenlerle formülasyon içerisine eklenen,

hedeflenen zararlı organizma üzerinde doğrudan öldürücü bir etkisi olmayan, bazen de sadece aktif maddeyi

seyreltici ve taşıyıcı özellikte olan pestisit formülasyonu maddesi.

dolgun tutumlu deri (Alm. Volleder, n; Fr. peau pleine, f; İng. full leather) deri. Özellikle kolay sıkıştırılamayan,

fakat kolay eğilebilen, birim hacim başına büyük miktarda lif taşıyan deri tipi.

dolgun yapılı ham deri (Alm. gutgestellte Haut, f; Fr. peau bien structurée, f; İng. well-developed

hide) deri. Alanının nispeten büyük bir bölümü bir örnek, sıkı ve yoğun lif yapısına sahip ham deri.

dolgunluk (Alm. Vollheit, f; Fr. pléinitude, f; İng. fullness) deri. Lifler arasına sentetik reçine yerleştirmek gibi

yöntemlerle daha sıkı ve yoğun yapı kazandırılmış derinin özelliği.

dongola sepi (Alm. Dongolagerbung, f; Fr. tannage dongola, m; İng. dongola tannage) deri. Gambir

sepilemesinden sonra alüminyum ile yapılan kombinasyon sepileme işlemi veya ters sırada bu malzemelerle

yapılan işlem.

donyağı (Alm. Talg, m; Fr. suif, m; İng. tallow) deri. Sığır, koyun ve keçilerin yağı ya da yağlı dokuları; eşanlam:

içyağı.

doygun boyama (Alm. gedeckte Färbung, f; Fr. teinture couvrante, f; İng. full dyeing; saturated

dyeing) deri. Boyanın en yüksek oranda deri yüzeyince alınması ile yapılan boyama.

doygun salamura yöntemi (Alm. Salzlakenbehandlung, f; Salzlakenkonservierung, f; Fr. saumurage, m; İng.

brine curing; brining; wet salting) deri. Doygun tuz çözeltisine batırılmasıyla yapılan ham derilerin salamura işlemi.

döner püskürtme kolu (Alm. rotierender Spritzarm; Fr. bras rotatif de pistolet, m; İng. rotating spraying

arm) deri. Bitim işleminin uygulandığı malzeme ya da ürün hattındaki derinin üzerinde dönme hareketi yapan ve

püskürtme tabancalarını taşıyan kol.

döşemelik deri (Alm. Möbelleder, n; Fr. cuir d'ameublement, m; İng. upholstery leather) deri. Mobilya ve her tür

oturma yüzeyinin kaplanmasında kullanılan deri.

duman ağacı bkz. deri. boyacı sumağı.

düşük banyo (Alm. kurze Flotte, f; Fr. bain court, m; İng. short float) deri. İçerisinde işlenen deri ağırlığına göre

hacmi az olan banyo; eşanlam: kısa banyo.

düzeltilmiş cilt (Alm. korrigierter Narben; Fr. fleur corrigée, f; İng. corrected grain) deri. Cilt kusurlarının

giderilmesi amacıyla yüzeyi hafifçe zımparalanmış ve ardından pigmentli bir bitim katı uygulanarak özgün durumu

az çok yeniden kazandırılmış cilt yapısı özelliği; eşanlam: düzeltilmiş sırça.

düzensiz boyama (Alm. unregelmäßige Färbung, f; Fr. teinture irréguliére, f; İng. irregular

dyeing) deri. Yüzeydeki rengin birörnek olmadığı boyama.

düzgün sırça (Alm. glatter Narben, m; Fr. fleur lisse, f; İng. smooth grain) deri. Pürüzsüz ve parlak yüzeye sahip

sırça; eşanlam: düzgün cilt.

ekstraksiyon bataryası bkz. deri. özütleme bataryası.

el açkısı (Alm. Stollrad, n; Fr. roue à palissonner, f; İng. staking wheel) deri. Hafif derileri yumuşatmak ve açmak

için kullanılan ve üzerinde ucu dışbükey kör bıçaklar bulunan, dönebilen tekerlek; eşanlam: el iskefesi, fırıldak.

Page 18: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

el etleme bıçağı (Alm. Scherdegen, m; Schereisen, n; Fr. couteau à écharner, m; İng. fleshing knife; esk.

kavaleto bıçağı) deri. Etleme işleminin elle yapılmasında kullanılan, ahşap bir sehpa üzerine et yüzü dışa

bakacak şekilde yerleştirilen toladan alt deri katmanının uzaklaştırılmasına yarayan bir ya da her iki kenarı

keskinleştirilmiş, uzun, kısmen esnek, her iki kenarından tutacaklı bir bıçak; eşanlam: kosa.

elajik asit (Alm. Ellagsäure, f; Fr. acide ellagique, f; İng. ellagic acid) deri. Valeks, divi-divi, mirobalan gibi hidroliz

olabilen tanen moleküllerinin bir kısmını oluşturan, beyaz renkli, zor çözünen ve elajik asit lekesi olarak

çökelebilen, formülü HOOC.(OH)3C6H.C6H(OH)3COOH olan dibazik asit.

elajik asit lekesi (Alm. Blumefleck, m; Fr. depot ellagique, m; İng. bloom deposit) deri. Özellikle valeks, divi-divi

ve meşe kullanıldığında, bitkisel sepili derilerin içerisinde veya yüzeyinde, elajik asit çökmesiyle ortaya çıkan,

esasen elajik asit ve çebulinik asitten oluşan, soluk sarıdan kahverengiye kadar değişen renklere sahip çökelti.

elajitanen (Alm. Ellagengerbstoff, m; Fr. tanin ellagique, m; İng. ellagitannin) deri. Hidrolizlendiğinde elajik asit

açığa çıkaran tanen sınıfı.

elektrolit dayanımı (Alm. Electrolytständigkeit, f; Fr. stabilité aux électrolytes, f; İng. electrolyte

stability) deri. Deri üretiminde kullanılan yağların ve boyarmaddelerin özellikle asitler ve tuzlar gibi elektrolitlerin

yoğun olduğu banyolarda çökelmeye karşı koyabilme yeteneği.

elektrostatik yük şişmesi (Alm. Ladungsquellung, f; Fr. gonflement èlectrostatique, m; İng. electrostatic

swelling) deri. Protein gibi yapılarda hidrojen veya hidroksil iyonları ile benzer yüklü grupların birbirini itmesi

neticesinde kendini gösteren elektrik yüklerinin değişimi sonucu yapının şişmesi veya su alması.

elle yağ yedirme (Alm. Handschmieren, n; Fr. nourriture à la main, f; İng. hand stuffing) deri. Bir masa üzerine

yayılmış nemli deri yüzeyine bir kadife ya da fırça yardımıyla yağın, bazen sadece sürme, bazen de yedirme

şeklinde uygulanması.

emdirik deri (Alm. imprägniertes Leder; Fr. cuir imprégné, m; İng. impregnated leather) deri. Suya dayanım ve

aşınma dayanımı gibi özelliklerini geliştirmek üzere eriyik karışımına daldırılarak yağ, mum, reçine gibi maddelerin

önemli miktarda emdirildiği deri; eşanlam: emprenye deri.

emprenye etme (Alm. Imprägnierung; Fr. imprégnation, f; İng. impregnation) deri. Deri, kâğıt, tekstil gibi emici

yapıdaki bir maddeyi yağ, mum gibi eritilmiş bir malzemeye daldırarak o sıvıyı emdirme işlemi.

emülsiyon kararlılığı bkz. deri. sıvı asıltı kararlılığı.

emülsiyon kırılması bkz. deri. sıvı asıltı kırılması.

enjeksiyon kauçuk taban (Alm. angegossene; Gummisohle, f; Fr. semelle en cautchouc moulée sur tige, f; İng.

moulded rubber sole) deri. Önceden hazırlanmamış, ancak bir bot veya ayakkabının sayasının üzerine üretim

esnasında kalıplanan ve vulkanize edilen kauçuk taban.

enzimatik ıslatma (Alm. Enzymweiche, f; Fr. trempe enzymatique, f; İng. enzymatic soaking) deri. Derinin

ıslanmasını kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla proteolitik bir enzim ilave edilmiş ıslatma işlemi.

enzimatik işlem görmüş kıl (Alm. enzymatisch behandelte Haar, n; Fr. poil de traitement enzymique, m; İng.

enzyme-treated hair) deri. Kılların gevşetilmesi amacıyla derinin enzim çözeltisiyle muamelesinden elde edilen

kıl.

enzimle kıl giderme (Alm. enzymatische Enthaarung, f; Fr. épilage enzymatique, m; İng. unhairing with

enzyme) deri. Ham derinin enzim ile işlenerek kıl ya da yün kökünün gevşetilerek uzaklaştırılması esasına

dayanan kıl giderme yöntemi.

epidermal sistem (Alm. Epidermalsystem, n; Fr. systéme épidermique, m; İng. epidermal

system) deri. Epidermis, ter, yağ bezleri ve kanalları, kıl ya da yün ve bunların yataklarını kapsayan bir terim.

epidermis 1. (Alm. Epidermis, f; Fr. epiderme, m; İng. epidermis) biyom. deri. Dış deriden meydana gelen,

vücudu dıştan örterek koruyan, omurgasız hayvanlarda bir sıralı hücre tabakasından, omurgalı hayvanlarda ise

keratinli çok tabakalı yassı epitelden meydana gelen derinin üst tabakası; eşanlam: üstderi. 2. tar. 1. Akarlarda

dış iskeletin kütikula kısmını salgılayan ve gözenek kanalları yardımıyla salgılarını epikütikulaya ulaştırabilen,

Page 19: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

vücut üzerinde çeşitli şekil ve farklılıklar gösteren setaları meydana getiren, kütikulanın vücut ile temas eden en

alt tabakası. 2. Yaprak veya diğer bitki kısımlarının yüzey hücre katmanı.

eriterek kıl giderme (Alm. haarzertörende Enthaarung, f; Fr. épilage à poil perdu, m; İng. destructive unhairing;

hair pulping) deri. Ham deride bulunan kıl ya da yünlerin, kireç ve sodyum sülfür gibi alkali içeren çözeltide

yapısının bozundurularak uzaklaştırıldığı kıl giderme yöntemi; eşanlam: kıl eritme.

erkek dana (Alm. Bullenkalb, n; Stierkalb, n; Fr. veau mâle, m; İng. male calf) deri. Genç erkek sığır.

eskimiş et yüzeyi (Alm. Fleischseite beschädigte durch zu lange Lagerung, f; Fr. chair décomposée, f; İng. stale

flesh) deri. Uzun süre depolanmış derinin et tarafında oluşan kusur.

esnek kösele (Alm. Vacheleder, n; Fr. cuir souple pour semelles, m; İng. vache leather) deri. Manda, düve ve

hafif sığır derilerinden yapılan, uzun süreçlerle ağır sığır derilerinden yapılan köselenin aksine, daha hafif

ayakkabı üretiminde kullanılan, hafif, esnek, hızlı sepilenmiş bitkisel sepili taban derisi.

esnerlik (Alm. Dehnbarkeit, f; Zügigkeit, f; Fr. étirabilité, f; prêtant, m; İng. stretchiness) deri. Bir derinin sırt çizgisi

boyunca veya sırt çizgisine dik bir açıyla çekilerek gerilmesi ve bırakıldığında bu uzunluğunu bir süre koruduktan

sonra eski haline gelebilmesi.

et ete (Alm. Fleisch-auf Fleischseite; Fr. chair contre chair; İng. flesh to flesh) deri. Et tarafları birbiri ile temas

edecek şekilde derilerin sehpalanması ve/veya istiflenmesi.

et tarafı apresi (Alm. Fleischseitenappretur, f; Fr. apprêt du côté chair, m; İng. flesh finish) deri. Görünümünü

iyileştirmek için bitkisel sepilenmiş taban derisi gibi bazı deri türlerinin et tarafına uygulanan karışım.

et yüzü (Alm. Fleischseite, f; Fr. côté chair, m; İng. flesh side) deri. Derinin hayvan karkasına bakan yüzeyi;

eşanlam: et tarafı.

etek (Alm. Flanke, f; Bauch, m; Fr. flanc, m; İng. belly) deri. Hayvan derisinin her iki kenarındaki ön ve arka

bacakları, kenarları ve karın bölgesini içeren dar uzun şeritler.

etek yarması (Alm. Bauchspalt, m; Fr. croùte de flanc, f; İng. belly split) deri. Hayvan derisinin etek kısmından

alınan iç katman bölümü.

eteksiz deri (Alm. Doppelhecht, m; Fr. dosset, m; İng. back) deri. Sığır derisinin etekleri kesilerek kalan kısımdan

elde edilen deri.

eteksiz kanat (Alm. Hecht, m; Fr. demi dosset, m; İng. half back) deri. Etek kısmı uzaklaştırıldıktan sonra kalan

sığır derisinin bir yarısı.

etil asetat sayısı (Alm. Aethylazetatzahl, f; Fr. indice d'acétate d'éthyle, m; İng. ethyl acetate value) deri. Sulu bir

bitkisel sepi çözeltisinden elde edilen süzüntüden etil asetat ile özütlenebilir maddelerin yüzdesel oranı ile ifade

edilen çözünür madde miktarı.

etleme (deri. kavaleto) (Alm. Entfleischung, f; Entfleischen, n; Fr. écharnage, m; İng. fleshing; esk.

kavaleto) deri. Ham derilerin ya da tolaların iç yüzeyinden deri altı dokuların ve et kalıntılarının kesilerek veya

kazınarak uzaklaştırılması işlemi.

etleme ağırlığı bkz. deri. tola ağırlığı.

etleme atığı (Alm. Schabfleisch, n; Scherfleisch, n; Fr. carnasses, f; déchets d'écharnage, m; İng.

fleshings) deri. Etleme işlemi sırasında derinin iç yüzeyinden kesilen yağ ve bağdoku parçacıkları.

etleme bıçak silindiri (Alm. Entfleischzylinder, m; Fr. cylindre d'écharneuse, m; İng. fleshing

cylinder) deri. Etleme makinesinde spiral şeklindeki bıçakların üzerine çakılı olduğu döner silindir.

etleme deliği (Alm. Scherloch, n; Fr. trou d'écharnage, m; İng. fleshing hole) deri. Hafif derilerin el ile etleme

işleminde etleme sehpası yüzeyinde bulunan bir düzgünsüzlüğe bağlı olarak ham deri ya da tola üzerinde

meydana gelen genellikle üçgen şeklindeki delik kusuru.

Page 20: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

etleme makinesi (Alm. Entfleischmaschine, f; Fr. machine à écharner, f; écharneuse, f; İng. fleshing

machine) deri. Ham derilerin ya da tolaların etleme işlemini yapan, üzerine bilenebilir spiral bıçaklar yerleştirilmiş

dönen bir silindire sahip makine.

etleme sehpası (Alm. Kürschnerbank, f; Fr. bank de pelletier, m; İng. furrier's bench) deri. Elle etleme işleminde

üzerine tola ya da ham derilerin yerleştirildiği, etleme bıçağının şekli ile uyumlu, eğimli olarak sabitlenmiş, uzun,

ahşap ekipman.

fantazi deri (Alm. Feintäschnerware, f; Fr. maroquinerie fantaisie, f; İng. fancy leather goods) deri. Güzel ve

albenisi yüksek etkiler oluşturmak üzere boyanmış ve bitim işleri yapılmış derilerden üretilen şahsi küçük deri

eşyalar için kullanılan genel terim.

fırça boyama (Alm. Bürstfärbung, f; Fr. teinture à la brosse, f; İng. brush dyeing) deri. Boya çözeltisinin bir fırça

ile deri yüzeyine ya da kürk liflerine uygulanması işlemi.

fırçalama makinesi (Alm. Bürstmaschine, f; Fr. machine à brosser, f; İng. brushing machine) deri. Üzerindeki

dönen fırçalar sayesinde deri yüzeyindeki tozları uzaklaştırmak ya da deri yüzeyini parlatmak için kullanılan

makine.

fırçalı toz alma makinesi (Alm. Bürstenentstaubungsmaschine, f; Fr. machine à dépoussiérer à brosses, f; İng.

brush dusting machine) deri. Derinin zımpara işleminden sonra tozdan arındırılmak için arasından geçirildiği iki

adet zıt yönde dönen fırçaya sahip makine.

fiksasyon bkz. deri. sabitleme.

filato (Alm. Hinterriemen, m; Fr. baguette, f; İng. backstrap) deri. Bir botun ya da ayakkabı gambasının arka

çatma dikişini kapatan dar saya şeridi.

film oluşturma gücü (Alm. Filmbildevermögen, n; Fr. pouvoir filmogène, m; İng. film-forming power) deri. Bir

maddenin, örneğin çözgeninin buharlaştırılması sonucu film oluşturma yeteneği.

film yapıcı (Alm. Filmbildner, m; Fr. matière filmogène, f; İng. film-former; filmforming medium) deri. Çözücüsü

uçurulduktan sonra bir film oluşturabilen kazein, nitroselüloz ya da poliakrilat gibi malzeme.

filtre yöntemi (Alm. Filtermethode, f; Fr. méthode au filtre-cloche, f; İng. filter method) deri. Bitkisel sepi

çözeltisindeki tanenlerin çan şeklindeki bir filtreden geçirilerek tutulması ve böylece hesaplanması yolu; eşanlam:

çan filtre yöntemi.

fitalosiyanin boyarmadde (Alm. Phthalocyaninfarbstoff, m; Fr. colorant à la phtalocyanine, m; İng. phthalo-

cyanine dyestuff) deri. Deri boyamada kullanılan izoindol esaslı ışıkla sabitlenen mavi ya da yeşil organo-metalik

bir boyarmadde grubu; eşanlam: fitalosiyanin boya.

fleksometre bkz. deri. bükülmeölçer.

flotte bkz. 1. deri. banyo. 2. teks. terbiye banyosu.

folyo kaplama (Alm. Kaschieren, n; Fr. laminage de cuir, m; İng. leather lamination) deri. Deri yüzeyinin hazır bir

film ya da deri üzerinde hazırlanan polimer filmiyle basınç altında ısı etkisiyle kaplanması.

fora dikişi (Alm. McKay-durchgenäht, f; Fr. cousu Blake, m; İng. blake sewing; McKay machine; sewn

Blake) deri. Taban astarı ve dış tabanı takılarak montalanmış ayakkabının, tabanı ile sayasını ayakkabının

altından birleştiren zincir dikişi.

forma kalıbı (Alm. Leistenkopie, f; Fr. relevé de forme, m; İng. forme) deri. Ayakkabı kalıbının dış yüzeyine kavis

verilerek üzerine geçirilen düz malzemeye şekil veren kalıp türü.

formaldehit sepileme (Alm. Formaldehydgerbung, f; Fr. tannage au formaldéhyde, m; İng. formaldehyde

tannage) deri. Sağlığa zararlı etkisinden dolayı artık kullanılmayan bir aldehit sepileme türü.

fort (Alm. Hinterkappe, f; Fr. contrefort, m; İng. counter) deri. Ayakkabının arka kısmına saya ile astar arasına

şekli korumak için yerleştirilen bir takviye.

Page 21: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

fort cepliği (Alm. Kappentasche, f; Fr. sous-contrefort, m; İng. counter pocket) deri. Astarsız ayakkabı sayasının

arka kısmında fort konabilecek deri ya da tekstilden oluşan iç kısma dikilen cep.

fosfolipit sepileme (Alm. Phosphatidgerbung, f; Fr. tannage aux phospholipides, m; İng. phoshatide

tannage) deri. Beyin, kemik iliği ve yumurta sarısı gibi fosfatid içeren maddeler ile yapılan sepileme türü.

frigofiriko ham deri (Alm. Frigofrico-Haut, f; Fr. peau frigofrico, f; İng. frigofrico hide) deri. Avustralya ve Yeni

Zelanda ve Güney Amerika'da dondurulmuş ve konserve edilmiş et hazırlayan büyük işletmelerde

hazırlanan doygun tuzlu su ile salamura edilmiş sığır ham derisi.

gallik asit değeri (Alm. Gallussäurefaktor, m; Fr. indice d'acide gallique, m; İng. gallic acid value) deri. Deri tozu

yöntemiyle bitkisel sepileme maddesindeki bir gram tanenin Löwenthal yöntemiyle tespitinde kullanılan potasyum

permanganatı tüketen gallik asidin miktarı.

gallotanen (Alm. Gallotannin, n; Fr. tanin pyrogallique, m; İng. gallotannin) deri. Gallik, m-digallik ve benzer fenol

karboksilik asitlerin alkol ve glikoz gibi şekerlerle esterleşmesi sonucu oluşan hidrolize olabilir bitkisel tanenlerin

bir alt sınıfı.

gamba 1. (Alm. Schlag eines Taues; Fr. commettage d’un cordage, m; İng. lay of a rope) denz. Madeni ve

bitkisel halat damarlarını oluşturan parçaların uygun bükülmelerle halatı oluşturması. 2. (Alm. Quartier, n;

Schaftoberteil, n; Fr. quartier, m; İng. quarter) deri. Ayakkabı sanayinde, sayanın arka kısmını oluşturan tek parça

ya da iki parçadan her biri.

gambir (Alm. Gambir, m; Fr. gambier, m; İng. gambier) deri. Borneo, Çin ve Endonezya'da yetişen Uncaria

gambier çalılıklarının yapraklarından elde edilen bir sepileme özütü.

gazölçer derisi (Alm. Gasmesserleder, n; Fr. cuir pour compteur à gaz, m; İng. gas meter leather) deri. Yağ

emdirilerek gaz geçirmez yapılmış, gaz ölçüm cihazı diyaframı yapımında kullanılan deri.

gazuma dikişi (Alm. doppein; Fr. coudre au petit point; İng. stitch on the outsole) deri. Goodyear-welt tipi

ayakkabı üretiminde dış tabanın vardolaya zincir dikiş ile dikimi.

gecikmiş konserveleme (Alm. verspätete Konservierung, f; Fr. conservation tardive, f; İng. delayed

conservation; delayed cure) deri. Ham deri yapısına zarar verici mikrobiyolojik ve diğer değişimlerin başlamasına

kadar geç kalınmış koruma ya da konserveleme.

geçişimsel şişme (deri. ozmotik şişme) (Alm. osmotische Quellung; Fr. gonflement osmotique, m; İng. osmotic

swelling) deri. Protein içerisinde serbestçe hareket eden iyonların eşit olmayan dağılımına sebep olan tam iyonik

protein gruplarıyla birleşmiş asit veya baz çözeltilerinde meydana gelen kolajen liflerindeki şişme veya kolajenin

su alması.

geliştirilebilir boyarmadde (Alm. Entwicklungsfarbstoff, m; Fr. colorant à développement, m; İng. developing

dyestuff) deri. Sabitlenme sonrası diazolanabilir ve bir aromatik amino- ya da hidroksil- bileşiği ile eşleşerek renk

özelliğini ortaya çıkaran boyarmadde; eşanlam: inkişaf boyarmadde.

gerçek yoğunluk (Alm. wahre Dichte, f; Fr. densité réelle, pl; İng. real density) deri. Asıl deri liflerinin belirli bir

hacminin kütlesi.

gergi kurutma (Alm. Klammertrocknung, m; Fr. séchage à pinces, m; İng. toggle drying) deri. Derilerin

mandallarla gerilmiş halde iken kurutulması işlemi.

gergi mandalı (Alm. Spannklammer, f; Fr. pince à cadrer, f; İng. straining toggle) deri. Germe ya da germe-

kurutma işlemlerinde deriyi gerdirmek ve gergin formda tutmak amacıyla kullanılan kıskaç.

gergili kurutucu (Alm. Trockenkammer für Klammerrahmen, f; Klammertrockner, m; Spannrahmentrockner, m;

Fr. séchoir statique à pinces, m; İng. toggle chamber dryer) deri. İçerisinde derilerin mandallarla üzerine

gerildikleri çerçeveler içeren ve derilerin kuruyuncaya kadar içerisinde sabit olarak durduğu ısıtılabilen ve

havalandırılabilen bir kabin içeren kurutucu.

germe çerçevesi (Alm. Spannrahmen, m; Fr. cadre à étirage, m; İng. straining frame) deri. Üzerine derilerin

kurutulmak üzere gerildikleri çerçeveye verilen isim.

Page 22: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

gevreklik (yerb. kırılganlık) 1. (Alm. Weicheit des Leders, f; Zartheit des Leders, f; Fr. tendance à la craquelure, f;

İng. tenderness; tenderness of leather) deri. Kolajen lif paketlerinin esneklik ya da yumuşaklığını olumsuz yönde

etkileyen hasarlardan ötürü derilerde görülen çatlama ve kırılma eğilimi; eşanlam: derinin gevrekliği. 2. (Alm.

Zärtlichkeit, f; Fr. tendreté, f; İng. tenderness) gıda. Bir gıda maddesinin parçalara ayrılabilmesi veya

bütünlüğünün bozulabilmesi için gerekli olan kuvvet ile belirlenen dokusal özellik. 3. (Alm. Sprödigkeit, f; Fr.

fragilité, f; cassant, m; İng. brittleness) müh. Gerilme altındaki katı malzemelerin biçiminde önemli değişiklikler

olmadan kırılma eğilimi göstermesi.

gevşek deri (Alm. leere Haut, f; Fr. peau creuse, f; peau vide, f; İng. empty hide) deri. Lifleri veya lif demetleri

nispeten ince ve oldukça aralıklı olan iyi gelişmemiş lif yapısına sahip deri.

gevşek dokulu (Alm. locker verwoben; Fr. à structure lâche; İng. loosely interwoven) deri. İçerisindeki kolajen lif

demetleri aralarında boşluklar bulunacak şekilde paketlenmiş özderi yapısını tanımlayan terim; eşanlam: boşluklu.

girimölçer (yerb. penetrometre) (Alm. Penetrometer, n; Fr. pénétromètre, m; İng. penetrometer) 1. deri. Ayakkabı

yüzlük ve diğer deri tipleri için kullanılan, dinamik koşullar altında suyun deriye işleme süresini, miktarını ve

oranını belirleyen deney aygıtı; eşanlam: girimölçer. 2. yerb. Uygulanan kuvvet ve buna karşılık gelen batmaya

bağlı olarak zemin sertliğini ölçmek için kullanılan bir deney aygıtı.

giysilik deri (Alm. Bekleidungsleder, n; Fr. cuir pour vétements, m; İng. clothing leather; garment

leather) deri. Tam ya da yarılmış büyük ya da küçükbaş tolalardan üretilmiş, giysi üretimine uygun kalınlıktaki,

yumuşak, hafif, bükülebilir ancak çok esnek olmayan tam ciltli ya da süet deriler.

gizli dikiş (Alm. Einstechstich, m; Innennaht, m; Fr. couture trépointe, f; surjet, m; İng. welt sewing) deri. Deri

parçalarının iki kenarının yüz yüze konularak dikilmesi sonrasında iki yüzeyin dışa doğru döndürülerek dikişin ve

kenarların görünmeyecek şekle getirildiği bir dikim şekli, içe çatma dikişi.

glase sepileme (Alm. Glacegerbung, f; Fr. tannage mégi, m; İng. glace tanning) deri. Eski dönemlerde uzun süre

kullanılmış, şap ya da alüminyum sülfat, tuz, yumurta sarısı ve buğday unu karışımı ile tolaların terbiye edilmesi

ya da sepilenmesi işlemi.

glikolipit (Alm. Glycolipoid, n; Glykolipid, n; Fr. glycolipide, m; saccharolipide, m; İng.

glycolipid) 1. biyom. Genellikle hücre zarlarında bulunan ve kovalent bağlarla bağlanmış glikozillenmiş

lipit. 2. deri. Yapısında bir ya da daha fazla lipitlere bağlanmış karbonhidrat bulunduran, metabolizmaya enerji

sağlayan ve hücre tanımlamada işaret olarak kullanılan lipit bileşiği.

glikoprotein (Alm. Glykoprotein, n; Fr. glicoprotéine, f; glucoprotéide, m; İng. glucoprotein;

glycoprotein) 1. deri. Proteinlerin karbonhidratlara değerlik bağları ile bağlanarak birlikte oluşturdukları ve dericilik

açısından uzaklaştırılması gereken bileşik protein. 2. tar. Yumurta albümini ve bazı serum albüminleri gibi

proteinlerin karbonhidratlarla kovalent bağlarla birleşmesiyle oluşan bileşik protein.

gliserit (Alm. Glycerid, n; Fr. glycéride, m; İng. glyceride) deri. Bir, iki ya da üç hidroksil grubu esterleşmiş ve

esterleşme derecesine göre mono, di ya da tri ön ekini alan gliserol esteri.

globulin (Alm. Globulin, n; Fr. globuline, f; İng. globulin) deri. Hayvansal ve bitkisel dokularda bulunan, molekül

ağırlığı yüksek, sodyum klorür, sodyum sülfat, magnezyum sülfat gibi elektrolit içeren, zayıf tuzlu solüsyonlarda

çözünen, suda hiç çözünmeyen veya zorlukla çözünen, artan sıcaklıkla topaklaşabilen basit şekilsiz bir protein

türü.

glutaraldehit (Alm. Glutaraldehyd, m; Fr. glutaraldéhyde, m; İng. glutaraldehyde) deri. Deri üretiminde tek

başına, ön ya da tekrar sepileme maddesi olarak kullanılabilen, yıkama ve alkali dayanımını artıran,

OHC(CH2)3CHO formülüne sahip bir dialdehit.

göç (teks. migrasyon) (Alm. Abwanderung, f; Migration, f; Fr. migration, f; İng. migration) 1. deri. Deri bünyesinde

bulunan bazı bileşenlerin ya da üretimde kullanılan kimyasal maddelerin deride yerdeğişimi. 2. teks. Tekstil

terbiye maddelerinin ve diğer kimyasalların, uygulandığı tekstil malzemesi içerisinde yerdeğişimi. 3. gıda. Ambalaj

materyalindeki bileşiklerin gıda maddesine, gıdanın yağlı, asitli vb. olması gibi özelliği, temas sıcaklığı, süresi ve

alanına bağlı olarak gerçekleşen kütle transferi. 4. tar. Bir grubun bir popülasyondan diğer bir popülasyona

gitmesi ve bu suretle genetik bilginin taşınması.

Page 23: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

göç haslığı (deri. migrasyon haslığı) (Alm. Abwanderungsechtheit, f; Migrationsechtheit, f; Fr. solidité à la migration,

f; İng. migration fastness) deri. Deri bünyesinde bulunan bazı bileşenlerin ya da üretimde kullanılan kimyasal

maddelerin yerinde tutunabilme yeteneği.

gölgeli bitim işlemi (Alm. Schattenfinish, m; Fr. finissage à effets ombrés, m; İng. shadowed finish) deri. Deri

yüzeyinde püskürtmeli tabanca kullanarak açık-koyu renkli, gölgeli ya da maskeli bölgeler oluşturarak yapılan

bitim işlemi.

görünür yoğunluk (Alm. scheinbare Dichte, f; Fr. densité apparente, f; İng. apparent density) deri. Belirli bir

hacimdeki derinin lifler ve içerisindeki hava boşlukları dahil toplam kütlesi.

gözenekleri kapatma (Alm. Oberflächenabschluß, m; Fr. traitment bouche-pores, m; İng. surface

sealing) deri. Asıl bitim işlemi uygulanmadan önce bir dolgu ya da emprenye vasıtası ile deri yüzeyindeki

gözeneklerin kapatılması.

gözenekli deri (Alm. poröses Leder, n; Fr. cuir poreux, m; İng. porous leather) deri. Gözenekçe zengin ve

böylelikle havanın içinden rahatça geçmesine izin veren deri.

granüler tabaka (Alm. Granularschicht, f; Fr. couche granuleuse, f; İng. granular layer) deri. Malpigi katmanının

hemen üzerindeki üstderiyi oluşturan katmanlardan biri.

gübre hasarı (Alm. Mistschaden, m; Fr. lésion de crotte, f; İng. dung damage) deri. Canlı hayvanın iyi koşullarda

bakılmaması nedeniyle gübresinin derisine yapışması, özellikle hayvanın karın ve arka bölgelerindeki epidermisin

kızarması veya kılların dökülmesine neden olabilen deri kusuru; bu kusur mamul derilerde aşınmış, mat ya da

kaba bölgeler olarak gözlemlenir.

güderi (Alm. Gemsenleder, n; Fr. chamois, m; İng. chamois) deri. Genellikle cildi uzaklaştırılmış kuzu ya da

koyun tolalarının balık veya uygun bazı diğer deniz hayvanlarının yağlarının oksitlenmesine dayalı tabaklanması

sonucu elde edilen yumuşak, esnek, özgül ağırlığı düşük, su soğurumu oldukça yüksek deri türü.

güneş yanığı (Alm. sonnenverbrannt; Fr. brùle par le soleil; İng. sunburnt) deri. Güneşe maruz kalmış ham

derinin liflerinin büzülmesi ve artık su ile şişme göstermemesi durumu.

güve (Alm. Motte, f; Fr. papillon nocturne, m; İng. moth) deri. Ham derilere zarar veren, sırtının üstüne kapanan

bir çift sert, koruyucu kanat içeren bazı türler ve larvaları için kullanılan genel isim; örneğin Dermestes.

hafif deri (Alm. leichte Haut, f; Fr. peau légère, f; İng. light hide) deri. Yapısı ve menşeine göre belli ağırlık

grubunda olan deri, örneğin ABD'de boğada 27-32 kg, inekte 17-29.5 kg.

ham deri (Alm. Tierhaut, f; Fr. peau, f; peausserie, f; İng. hide; skin) deri. Deri sanayisinde hammadde olarak

kullanılabilen, işlem görmemiş küçükbaş, büyükbaş, av hayvanı derileri.

ham deri ağırlık sınıfı (Alm. Leder Gewichtsklasse, f; Fr. catégorie de poids du cuir, f; İng. leather weight

class) deri. Büyükbaş veya küçükbaş ham derilerin ağırlıklarına göre yer aldığı grup.

ham derinin bayatlaması (Alm. verlagerte Haut; Fr. peau endommagée par une conservation tardive, f; İng.

stale hide) deri. Uzun süre bekleme ya da gecikmiş salamuradan dolayı kıl gevşemesi ve bozunmasından ortaya

çıkan ham deri kusuru.

hamlak (Alm. Anzeichen der Fäulnis, n; Fr. trace de putréfaction, f; İng. taint) deri. Konservasyonun gecikmesi ya

da yetersiz konservasyon nedeniyle meydana gelen bozunma sonucu ham derinin cilt ve/veya et yüzünde

meydana gelen belirgin hasar; eşanlam: hamlama izi.

hamlama (Alm. Verkommenlassen, n; Fr. échauffé, f; İng. staling) deri. Ham derilerin konserve edilmeden uzun

süre bekletilmesi sonucu derilerde ortaya çıkan geri dönüşümsüz değişim ya da zarar.

harama (Alm. Brandsohlenlippe, f; Rißlippe, f; Fr. lévre de gravure, f; İng. lip channel) deri. Dikişi gizlemek için

ayakkabının taban astarına ya da taban köselesine açılan ince yarık.

Page 24: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

hassas sırça (Alm. empfindlicher Narben, m; Fr. fleur fragile, f; İng. tender grain) deri. Aşırı asitlik, sepileme

öncesi yüksek sıcaklığa maruz kalma gibi herhangi bir sebeple çekme, bükme ve sürtme ile kolayca zarar

görebilen deri cilt yüzeyi; eşanlam: gevrek cilt.

hava geçirgenliği (Alm. Luftdurchlässigkeit, f; Fr. perméabilité à l'air, f; İng. air permeability) 1. deri. Belirli bir deri

alanından, belirli bir basınç altında, birim zamanda, deri yüzüne dik geçen hava miktarı. 2. teks. Belirli bir kumaş

alanından, belirli bir basınç farkında, birim zamanda, kumaş yüzüne dik geçen havanın hızı ya da miktarı.

hava jetli toz alma makinesi (Alm. Blasluftentstaubungsmaschine, f; Fr. machine à dépoussiérer par jet d'air, f;

İng. air blast dusting machine) deri. Bir ya da birkaç kez hava üflemesi ile deri yüzeyinden, özellikle zımpara

işlemi sonrası, kalan tozları uzaklaştırmak için kullanılan makine.

hava kurusu deri (Alm. luftgetrocknetes Haut, n; Fr. peau séchée à l'air; İng. air-dried hide; air-dried

skin) deri. Tercihen kontrollü koşullar altında, basitçe yere serilerek ya da bir çerçeveye gerdirilerek havaya

maruz bırakılarak nemi giderilmiş ham deri.

havada kurutma (Alm. Lufttrocknen, n; Fr. sèchage à l'air; İng. air-drying) deri. Ham derilerin açıkta, tel veya

sopalara asılarak çerçeveye takılarak veya yere serilerek atmosferik koşullara maruz bırakılması ile kurutulması.

havasız püskürtme (Alm. Luftlos-Spritzen, n; Luftlos-Spritzverfahren, n; Fr. pulvérisation sans air, f; İng. airless

injection; airless spraying) deri. Boya, imalatta kullanılan kimyasal karışım gibi maddelerin yüksek basınç altında

ince bir memeden zerrecikleştirilerek yüzeye püskürtülmesi.

hematin (Alm. Hämatein, n; Hämatin, n; Fr. hématine, f; hématéine, f; İng. haematein; hematine) deri. Bakkam

ağacında glikozit olarak bulunan renksiz hematoksilinin oksitlenmesi ile oluşan, tekstil ve deri boyamada

kullanılabilen bitkisel kaynaklı mavimsi-kırmızı boya maddesi.

hematin özütü (Alm. Hämatinextrakt, m; Fr. extrait d'hématine, m; İng. hematine extract) deri. İçerisindeki

hematoksinin boyarmadde hematine oksitlenme derecesine göre üç farklı kalitede satılan bakkam ağacından elde

edilen özüt.

hemlok kabuğu (Alm. Hemlockrinde, f; Fr. écorce d'hemlock, f; İng. hemlock bark) deri. Kuzey Amerika baldıran

ağacının (Tsuga canadensis ve T. heterophylla) sepileme maddesi elde edilen kabuğu.

hızlı sepi (Alm. Schnellgerbung, f; Fr. tannage rapide, m; İng. quick tannage; rapid tannage) deri. Kösele

üretiminde sepilemeyi klasik yöntemlerden çok daha kısa bir sürede tamamlamak üzere tasarlanmış sepileme

metodu.

hidrolize olabilen tanen (Alm. hydrolysierbarer Gerbstoff, m; Pyrogallolgerbstoff, m; Fr. tanin hydrolysable, m;

İng. hydrolysable tannin; pyrogallol tannin) deri. Seyreltik mineral asitler ya da tannaz gibi enzimlerin etkisi ile

yapısını oluşturan glikoz, gallik, digallik ve elajik asitler gibi fenol karboksilik asit birimlerine parçalanabilen bitkisel

tanen sınıfı; eşanlam: pirogallol tanen.

hidrometre derecesi bkz. deri. sıvı yoğunlukölçer derecesi.

hidrotropik etki (Alm. hydrotrope Wirkung, f; lyotrope Wirkung, f; Fr. action lyotrope, f; İng. hydrotropic action;

lyotropic action) deri. Elektrolitlerin özellikle protein jelleri ve koloidal çözeltileri gibi sulu sistemlerin ağdalılık,

şişme, çözücü-çözünen ilişkileri vb. özelliklerini değiştirme etkisi; eşanlam: liyotropik etki.

hiperkeratoz (Alm. Hyperkeratose, f; Fr. hyperkératose, f; İng. hyperkeratosis) deri. Büyük ve küçükbaş hayvan

derilerinin tekrarlanan travmaya maruz kalması, klorlu naftalinlerle kronik zehirlenmeler vb. etmenlere bağlı olarak

üstderinin sertleşmesi, kalınlaşması, bölgesel olarak ortaya çıkan kıl dökülmeleri, derin kırışıklıklar ve çizgiler.

hiyalin tabakası (Alm. Glashaut, f; Schicht hyaline, f; Fr. membrane hyaline, f; İng. hyaline layer) deri. Malpighi

katmanı ile sırça zarı arasında yer alan, mikroskopta çok ince camsı, saydam, pembe ve birörnek görünen

katman.

hiyalüronik asit (Alm. Hyaluronsäure, f; Hyaluronan, n; Fr. acide hyaluronique, m; hyaluronane, m; İng.

hyaluronan; hyaluronic acid) deri. Bağdokunun temel maddesinde bulunan glukuronik asit ve asetilglikozamin

birimlerinden oluşan asit mukopolisakarit; eşanlam: hiyalüronan.

Page 25: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

ısıtmalı yağlama dolabı (Alm. Schmierwalkfaß, n; Warmluftfaß, n; Fr. foulon de nourriture à air chaud, m; İng.

stuffing drum) deri. Nemli deri içerisine erimiş halde hayvansal yağ sokmak için kullanılan çeşitli şekillerde

ısıtılabilen dolap.

ıslatma 1. (Alm. Einweichen, n; Fr. reverdissage, m; trempage, m; İng. soaking) deri. Ham derinin su ve bazı

yardımcı kimyasallar ile işleme alınarak üzerindeki tuzun, kirliliğin ve suda çözünebilir diğer maddelerin

uzaklaştırılması, konserveleme işleminde kaybetmiş olduğu suyun geri kazandırılması ve yumuşatılması

işlemi. 2. (Alm. Einlaugen, n; Fr. mouillage, m; trempage, m; İng. soaking; steeping; welting) gıda. Çimlendirme,

mayalama ve pişirme gibi daha sonraki bir işlem için tahılların su içinde bekletilmesi.

ıslatma ağırlığı (Alm. Weichgewicht, n; Fr. poids reverdi, m; İng. soak weight) deri. Ham derileri kirlerinden

arındırılması ya da özgün su içeriğinin geri kazandırılması için suya sokulduktan sonraki ağırlıkları.

ıstampa çıkarma (Alm. Modellfertigung, f; Fr. patronage, m; İng. pattern-cutting) deri. Özel tasarım bir ayakkabı

sayası yapmak için gerekli olan ve uygun bir biçimde şekillendirilmiş çeşitli kısımların kâğıt üzerinde oluşturulması

işlemi.

ışık haslığı (Alm. Lichtechtheit, f; Fr. solidité à la lumière, f; İng. fastness to light) deri. teks. Boyalı ve baskılı

tekstil ya da deri ürünlerindeki renklerin ışığa karşı gösterdiği dayanım.

ışık kabini (Fr. caisson lumineux, m; İng. color assessment cabinet; color viewing booth; light cabin) deri.

teks. Tekstil ve deri ürünlerinin tekrarlanabilen, standart şartlar altında, açıklık-koyuluk ve renk farklılıklarının

görsel değerlendirmesi için kullanılan, yapay gün ışığı lambasının (D 65) yanında TL84, UV lambası gibi çeşitli

tipte lambalar takılabilen, gri renkli tek tarafı açık kabin; eşanlam: renk kabini, renk değerlendirme kabini.

idrar hasarı (Alm. Urinschaden, m; Fr. dommage d'urine, m; İng. urine damage) deri. Pürüzsüz deri cildinin,

düzensiz pürüzlü kadifemsi bir hale gelmesine neden olan ve özellikle büyükbaş ham derilerde görülen hayvanın

kendi idrarının verdiği zarar.

idrar hasarlı deri (Alm. pissbauchiges Leder; Fr. cuir rongé par l'urine; İng. belly grained leather) deri. Özellikle

kötü şartlar altında ağılda tutulmuş dana derilerinin karakteristiği olan idrar ve gübreyle temastan kaynaklanan

arka üst kalça bölgesiyle bel arasındaki sert sırçanın bulunduğu mat alanlara sahip deri.

iğ hücresi (Alm. Faserzelle, f; Fr. cellule fibreuse, f; İng. fibrillated cell) deri. Uzun dar, lif benzeri biçime sahip

hücre.

iğ yağı (Alm. Spindelöl, n; Fr. huile minérale de faible viscosité, f; huile à broche, f; İng. spindle oil) deri. Özgül

ağırlığı 0,895-0,900, ağdalığı 2,4-2,9 oEngler olan, emülsiyon yağlamada kullanıldığı gibi hafif makineleri

yağlamada da kullanılan ince bir yağ.

iki tonlu görünüm (Alm. Zweitoneffekt, m; Fr. effet bicolore, m; İng. two tone effect) deri. Aynı rengin iki tonunu

gösteren.

ikinci kireçlik (Alm. Nachäschern, n; Fr. postpelanage, m; İng. after liming; second liming) deri. Önceden kireçlik

işlemi uygulanmış tolanın, daha yumuşak ve dökümlü olması için ikinci bir kireçlik işlemine tabi tutulması.

ilk kat (Alm. Vorgrundierung, f; Fr. préfond, m; İng. prebottoming; under bottoming) deri. Bitim işlemlerinde birden

fazla tabakadan oluşan dolgu yapısındaki ilk kat.

ilk lak katı (Fr. vernis de fond, m; İng. laquer base; laquer ground) deri. Rugan deri üretiminde uygulanan lak

tabakalarından birincisi.

ince gözenekli deri (Alm. fein genarbtes Leder, n; Fr. cuir à grain fin, m; İng. fine grained leather) deri. Fazlaca

belirgin olmayan, kıl ya da yün folikülleri düzgün olarak dağılmış, ince cilde sahip deri.

ince sırça (Alm. feiner Narben, m; Fr. fleur fine, f; İng. fine grain) deri. Kıl, yün yatakları veya açıklıkları çok küçük

olan düzgün sırça yüzeyi.

inceltici (Alm. Verdünner, m; Fr. agent d'affaiblissement, m; diluant, m; İng. thinner) deri. Deri bitim

karışımlarında ağdalığı azaltmak amacıyla kullanılan katkı maddeleri.

Page 26: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

indirgemeyle kıl giderme (Alm. reduktive Enthaarung, f; Fr. épilage par réduction, m; İng. reductive

unhairing) deri. Ham deri yapısında bulunan kıl ya da yünün alkali çözeltisinde indirgen maddelerin etkisiyle

yapısı bozundurularak kıl köklerinin gevşetilmesine dayanan bir kıl giderme yöntemi.

ipeksi tutum (Alm. seidiger Griff, m; Fr. toucher soyeux, m; İng. silky feel) deri. Yüzeyinde parmak hareket

ettirildiğinde ipekte olduğu gibi aynı yumuşak ve hoş hissi veren deri ya da başka bir malzemenin yüzeyi.

ispire (Alm. Metzgerschnitt, m; Fr. coupure de boucher, f; İng. butcher cuts) deri. Ham derinin yüzümü sırasında

et yüzünde meydana gelen kesik şeklindeki hasar; eşanlam: bıçak kaçığı.

istifte oksitleme (Alm. im Stapel Oxidieren, n; Fr. oxydation en pile, f; İng. oxidization in pile) deri. Kürk

işlentisinde özel olarak oksidasyon boyası ve hidrojen peroksitle muamele edilmiş kürklü derilerin kıl kıla gelecek

şekilde istif edilerek istenilen rengin gelişmesinin beklemeyle sağlanması işlemi.

izoelektriksel bölge (Alm. isoelektrische Zone, f; isoelektrischer Bereich, m; Fr. zone isoélectrique, f; İng. iso-

electric zone) deri. pH'daki değişimlerin lifli proteinlerin şişme yüzdesi üzerine herhangi bir etkide bulunmadığı,

izoelektriksel noktanın pH değeri yakınındaki pH aralığı.

jips lekesi bkz. deri. alçıtaşı lekesi.

kaba ciltli deri (Alm. rauh Leder; Fr. cuir rugueux; İng. rough leather) deri. Yüzeyi üzerinde düzensiz dağılmış

durumda girinti, çıkıntı ve iri tanecikli düzgünsüzlüklere sahip olan deri.

kaba kıl gözeneği (Alm. grobporiges Leder, n; Fr. cuir à pores grossiers, m; İng. coarse- pored

leather) deri. Kaba kılların ve bunlara ait geniş kıl yataklarının deri cildinde zımparalanması sonrası daha da

belirginleşerek deri yüzeyinde oluşturdukları gözenek şeklindeki kusur.

kaba sırça (Alm. grober Narben, m; Fr. fleur grossiére, f; İng. coarse grain) deri. Tolanın doğal yapısından ve

sepileme sırasındaki işlemden ötürü, cilt yüzeyindeki kıl/yün folikülleri görüntüsünün daha belirgin ve büyük bir

desen örneği şeklinde kaba bir görünüme sahip olması; eşanlam: kaba cilt.

kabin kurutma (Alm. Raumtrocknung, f; Fr. séchage en chambre, m; İng. room drying) deri. Yapay olarak ısıtılan

ve havalandırılan oda veya kamarada gerçekleştirilen, aynı anda birçok derinin birlikte kurutulabildiği kurutma

işlemi.

kadife (Alm. Plüschbrett, n; Fr. peluche, f; İng. padding board) deri. Deriye bir çözelti uygulamak için kullanılan

kadife kaplı tahta veya tampon.

kadife sürme (Alm. plüschen; Fr. appliquer à la peluche; İng. padding) deri. Deri bitim işleminde kullanılan

malzemeyi kadife ile deri yüzeyine sürmek.

kadifemsi tutum (Alm. samtiger Griff, m; Fr. toucher velouté, m; İng. velvety feeling) deri. Taşlanmış ve

zımparalanmış derilerde görülen kadife benzeri dokunuş hissi veren deri ya da başka bir malzemenin yüzeyi.

kahverengi morina karaciğer yağı (Alm. brauner Dorschlebertran, m; Fr. huile de morue foncée, f; İng. brown

cod oil) deri. Gadus türü balıkların taze karaciğerlerinin istimlenmesi ve yüksek kalite karaciğer yağının ayrılması

sonrası basınca maruz bırakılmasıyla elde edilen deri sanayisinde kullanılan koyu renkli ikinci kalite yağ.

kalça derisi (Alm. Hüfte, f; Fr. arriére train, f; İng. haunch) deri. Dört ayaklı hayvanlarda son kaburgalar ile uyluk

arasında kalan arka bölge.

kalem işi (Alm. Auslassen, n; Auslängen, n; Fr. étirage, m; İng. letting-out) deri. Küçük kürklü derilerin kullanım

alanını büyütmek için çapraz şeritler kesip araya sıfır payla deri biyeler eklenerek tekrar dikme tekniği.

kalınlık ayar silindiri (Alm. Andruckwalze, f; Fr. cylindre réglable, m; İng. gauge roller) deri. Şerit bıçaklı yarma

makinesinde, bıçağın hemen üzerinde yer alan, konumu arzu edilen kalınlıkta bir sırça yarması verecek şekilde

ayarlanabilen merdane.

kalıp 1. (Alm. Leisten, m; Fr. forme, f; İng. last) deri. Ayakkabıya istenen biçimi vermek için kullanılan, üretilecek

ayakkabının boyut ve şekline sahip sentetik, metal veya ağaçtan yapılan araç. 2. (Alm. Schalung, f; Fr. coffrage,

m; İng. formwork) inş. Kolon, kiriş, döşeme gibi betonarme yapı elemanları üretilirken içine dökülen betona şekil

Page 27: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

vermek üzere ahşap, plastik ya da çelik ögelerden yapılan geçici yapı. 3. (Alm. Form, f; Abdruck, m; Fr. moulage,

m; moule, m; İng. die; mold) malz. Malzemeleri istenen biçimde kesmek, döküm yapmak, basmak ya da aynı

biçimden çok sayıda üretmek için hazırlanan tahta, metal, plastik gibi malzemelerden yapılmış kılavuz

biçim. 4. (Alm. Schnittmuster, m; Fr. patron de coupe, m; İng. cutting pattern; dress pattern; sewing

pattern) teks. Dikilecek ürünlerin üç boyutlu formlarının istenen model ve özelliklerde oluşturulabilmesi için

genellikle kâğıt üzerinde hazırlanan iki boyutlu geometrik çizim.

kan lekesi (Alm. Blutfleck, m; Fr. tache de sang, f; İng. blood stain) deri. Büyükbaş hayvan derilerinin kesim veya

yüzümü sırasında deriye bulaşan kanın tuzlama işlemlerinde yeterince temizlenmemesi nedeniyle bitkisel

tabaklanmış derinin et veya cilt tarafında gözlenen şekilleri düzensiz, koyu lekeler.

kanat deri (Alm. Hälfte, n; Fr. bande, f; İng. side) deri. Büyükbaş ham derilerin sırt çizgisi boyunca

ikiye ayrılmasıyla elde edilen her bir parça.

kapalı nokra (Alm. Dasselnarbe, f; Fr. cicatrice de varron, m; İng. blind warble) deri. Nokraya neden olan

kurtçukların deriyi delerek uzaklaştığı ve sonradan derinin kendisi tarafından onarılarak kapanmış nokra tipi.

kaplanmış ökçe (Alm. gedeckter Absatz, m; Fr. talon recouvert, m; İng. covered heel) deri. Deri, kumaş ya da

plastik ile kaplanmış ahşap, metal ya da plastik ökçe.

karaciğer yağı (Alm. Lebertran, m; Leberöl, n; Fr. huile de foie, f; İng. liver oil) deri. Morina, ringa, köpek balığı

gibi dip balıklarının karaciğerlerinden elde edilen ve derinin yağlama işlemlerinde kullanılan yağlara verilen genel

isim.

karagül koyunu 1. (Alm. Karakul, n; Karakulschaf, n; Fr. mouton de Karakul, m; İng. broad tailed sheep; karakul

sheep) deri. Uzun, kaba fakat oldukça yumuşak ve parlak yünü olan, Tibet kökenli geniş kuyruklu bir koyun

türü, Ovis aries. 2. (Alm. Karakulschaf, n; Fr. mouton Caracul, m; mouton Karakul, m; İng. Karakul sheep; Qaraqul

sheep) tar. Türkiye’de Tokat ili ve çevresinde yetiştiriciliği yapılan, bozkır iklimi ve kurak şartlara uyum sağlamış,

vücut rengi genellikle siyah olan, dişileri genellikle boynuzsuz, erkekleri boynuzlu, kaba-karışık yapağılı olmakla

birlikte kuzuları parlak, bukleli ve kürk yapımına uygun lif örtüsüne sahip, yağlı kuyruklu ve kombine verim yönlü

yerli koyun ırkı.

karbonimit grubu (Alm. Carbonimidgruppe, f; Ketoiminogruppe, f; Fr. groupement céto-iminé, m; İng. keto-imino

group) deri. Protein ve peptit oluşumunda bir amino asidin karboksil grubu ile diğer amino asidin amino grubu

arasında oluşan -CO-NH- köprüsü.

karıştırma çarkı 1. (Alm. Haspelrad, n; Fr. roue à aubes, f; moulinet, m; İng. paddle wheel) deri. Pervane

içerisindeki deri ve banyoyu hareket halinde tutmak için bir tekne üzerine takılmış, kanatlı döner düzenek. 2. (Alm.

Impeller, m; Fr. impulseur, m; rouet centrifuge, m; İng. impellar; impeller; impellor) mak. Karıştırma tanklarında

sıvı, gaz ve katıların birbirine karışmasına yol açan, kanatlı silindirik döner parça.

karnauba mumu (Alm. Carnaubawachs, n; Fr. cire de carnauba, f; İng. carnauba wax) deri. Derinin bitim

işlemlerinde kullanılan Brezilya palmiye ağacının yapraklarından elde edilen sert mum.

kaşağı hasarı (Alm. Striegelschaden, m; Fr. lésion d’étrille, f; İng. curry comb damage) deri. Dana veya sığır

derilerinin yüzeyinde, hayvanların temizlenmesi sırasında kullanılan keskin dişli veya bozuk kaşağıların neden

olduğu çizilme.

kateşin (Alm. Katechin, n; Fr. catéchine, f; İng. catechin) 1. deri. Kebrako, mimoza ve gambir gibi bitkisel

kaynaklı sepileme maddelerinin temel yapısal birimini oluşturan hidroksiflavanol grubu. 2. gıda. Bitkisel kaynaklı

gıdalarda, özellikle çayda yaygın olarak bulunan, flavonoit grubunu oluşturan, flavonoit biyosentezinde ara ürün

olarak yer alan, hem kimyasal hem de enzimatik olarak havadaki oksijen ile kolaylıkla tepkimeye girerek

proantosiyanidinleri oluşturan renksiz bileşikler.

kateşin sepi maddesi (Alm. Katechingerbstoff, m; Fr. tanin catéchique, m; İng. catechin tannin) deri. 5:7:3:4

tetrahidroksiflavan-3-ol yapısındaki kateşin esaslı sepileme maddesi.

kateşu özütü (Alm. Catechu, m; Fr. cachou, m; İng. true cutch) deri. Hindistan ve Burma’da yetişen Acacia

catechu ağacından hazırlanan sepileme özütü.

Page 28: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

katı ham deri atığı (Alm. Haut-Abfall, m; Fr. dèchets de peau, m; İng. hide offal) deri. Budama, badana ve etleme

işlemleri sonucu ham deriden uzaklaştırılan kıl, boynuz, yağ ve ham deri parçaları gibi yan ürünler.

katışım sepileme (Alm. Kombinationsgerbung, f; Fr. tannage combiné, m; İng. combination tannage) deri. İki ya

da daha fazla farklı türde sepileme maddesinin genellikle ayrı ayrı ya da birbiri ardına uygulanmasıyla yapılan

sepileme; eşanlam: kombinasyon sepileme.

katlı deri ökçe (Alm. Schichtabsatz, m; Fr. talon bottier, m; İng. built heel) deri. Deri ya da deri ürünü

tabakalardan yapılan az ya da çok yüksek ökçe.

katyonik reçine (Alm. kationisches Harz, n; Fr. résine cationique, f; İng. cationic resin) deri. Pozitif yükü iyon,

molekül ya da radikal gruptan gelen reçine türü.

katyonik yağlama (Alm. kationische Fettung, f; Fr. nourriture cationique, f; İng. cationic fatliquoring) deri. Katyon

yüklü yağlayıcı özelliğe sahip maddeler kullanılarak yapılan deri yağlama işlemi.

kauçuk silindir (Alm. gummi-belegte Walze, f; Gummiwalze, f; Fr. cylindre caoutchouté, m; İng. rubber

roller) deri. Deri etleme makinesi ve benzer makinelerin destek merdanesi olarak kullanılan, sert kauçuk ile kaplı,

çelik bir merdane ya da silindir.

kavaleto bkz. deri. etleme.

kavlak 1. (Alm. Abblättern, n; Fr. écaillement, m; İng. flaking off) deri. Küçük kabuklar ya da parçalar halinde

derinin bitim tabakasının ayrılması. 2. (Alm. Splitter, m; Fr. épaufrure, f; délitage, m; İng. spall) yerb. Kazı,

patlatma veya aşırı gerilmeler nedeniyle, bir yeraltı açıklığının tavan ve yan duvarlarında gevşeyen veya askıda

kalan ve her an düşebilen kaya parçaları.

kaynama testi (Alm. Kochprobe, f; Fr. essai d' ébullition, m; İng. boiling test) deri. Sepilemenin etkinliğini ölçmek

için sepilenmiş deri parçasının kaynayan suya atılarak birkaç dakika içerisinde deri alanında büzülmenin olup

olmadığının gözlenmesi esasına dayanan pratik test.

kaytanlık deri (Alm. Nähriemenhecht, m; Fr. dosset à laniéres, m; İng. belting lace back) deri. İletim kayışlarını

birleştirmek için kullanılan birkaç milimetre kalınlığında kesilmeye uygun, krom ile sepilenmiş, yoğun bir yağlama

yapılmış deri.

kazein 1. (Alm. Käsestoff, m; Kasein, n; Fr. caséine, f; İng. casein) deri. Hidroklorik asit ile yağsız sütten

çöktürülerek elde edilen ve deri bitim işlemlerinde kullanılan süt proteini. 2. (Alm. αS1-Casein; Fr. caséine αS1;

İng. αS1-casein) gıda. Toplam kazein içinde miktar açısından en büyük orana sahip kazein fraksiyonu olan,

kalsiyuma karşı son derece hassas olma özelliği taşıyan tipik bir fosfo-protein; eşanlam: süt proteini.

kazein bitim işlemi (Alm. Kaseinappretur, f; Kaseinzurichtung, f; Fr. finissage à base de caséine, m; İng. casein

finishing) deri. Bağlayıcı ve film oluşturucu kimyasal olarak kazeinin kullanıldığı deri bitim işlemi.

kebrako özütü (Alm. Quebrachoextrakt, m; Fr. extrait de québracho, m; İng. quebracho extract) deri. Sülfitleme

gibi bir işleme tabi tutulmuş ve soğuk suda tamamen çözünerek deri sepilemede kullanılan özüt.

keçe bant (Alm. Filzband, n; Fr. courroie de feutre, f; İng. felt belt) deri. Sıkma makinesinde suyu emmek için

kullanılan keçeden üretilmiş sonsuz bant.

keçeli silindir (Alm. Filzärmel, m; Fr. manchon en feutre, m; İng. felt sleeve) deri. Sıkma makinesinde çelik bir

merdaneyi gevşek bir şekilde kaplayan, deriden suyun uzaklaştırılmasını sağlayan silindirik bir keçe.

kenar açma (Alm. Abrändern, n; Fr. dépouille au sol à partir des flancs, f; İng. rimming-over) deri. Ana karın

kesiğinden bıçak yardımıyla her iki yana doğru deriyi yüzme işlemi.

kenar alma makinesi (Alm. Kantenbeschneider, m; Fr. fraiseur de lisses, m; taille-bordure, m; İng. edge trimmer;

edge trimming machine) deri. Mamul deri kenarındaki düzgünsüzlükleri kesip uzaklaştırmak için kullanılan keskin

diskli makine.

kenar yakma (Alm. Kantenbrennen, n; Fr. brûlage des bords, m; İng. edge-burnishing) deri. Ayakkabı üretiminde

elektrikli bir ısıtıcı ya da alev ile saya derisinin kenarlarında yuvarlak bir profil elde etme işlemi.

Page 29: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

kenar yakma makinesi (Alm. Kantenbrennmaschine, f; Fr. machine à brûler les bords, f; İng. edge-burnishing

machine) deri. Saya derisi kenarlarını bir ısıtıcı yardımıyla yuvarlak profilli hale getiren makine.

kene hasarı (Alm. Zeckenschaden, m; Fr. lésion de tique, f; İng. tick damage) deri. Kene saldırısı sonucu tüm

deri yüzeyinde düzgünsüz ya da etkilenmiş alanlarda görülen bir iki milimetre çapındaki çukurluk ya da çizikler.

kepek banyosu (Alm. Kleiebad, n; Fr. confit de son, m; İng. bran drench) deri. Tolanın alkaliliğini gidererek onu

asitleştirmek için kullanılan, fermente olmuş arpa ve yulaf gibi ürünlerin organik asitlerini içeren banyo; eşanlam:

fermente kepek banyosu.

kesimci (Alm. Zuschneider, m; Fr. patronnier, m; İng. pattern-cutter) deri. Deri mamuller için modele uygun

kalıpları kullanarak deri kesme işini yapan kişi.

kesintisiz gergili kurutucu (Alm. Durchlauf Klammertrockner, m; Fr. séchoir continu à pinces, m; İng. continuous

toggle dryer) deri. Kurutulacak derilerin mandallarla üzerine gerildikleri çerçevelerin kesintisiz olarak hareket ettiği

kabin tipi kurutucu.

kesintisiz kurutucu (Alm. Durchlauf Stangentrockner, m; Fr. séchoir continu, m; İng. continuous

dryer) deri. Kurutulacak derilerin raylı sistem üzerindeki kollara asılarak kesintisiz olarak beslendiği tünel tipi

kurutucu.

kesintisiz vakum kurutucu (Alm. Durchlauf-Vakuumtrockner, m; Fr. séchoir continu à vide, m; İng. continuous

vacuum dryer) deri. Derinin hareket eden paslanmaz çelik bir bant aracılığıyla vakum kurutma baskı üniteleri

içerisinde taşındığı bir vakum kurutucu tipi.

kesit boyama (Alm. Durchfärbung, f; Fr. teinture tranchée, f; İng. through dyeing) deri. Deri kalınlığı boyunca tüm

deri maddesinin boyanması.

kesit boyama gücü (Alm. Durchfärbevermögen, n; Fr. pouvoir de pénétration du colorant, m; İng. through-dyeing

ability) deri. Bir boyarmaddenin tüm deri maddesini, diğer bir deyişle, tüm kalınlığı boyunca bir deriyi boyama

özelliği.

kesit sepileme (Alm. durchgerben; Fr. tanner de part en part; İng. tan-through) deri. Sepileme işleminde

kullanılan tabaklayıcı maddenin tola kesitine sepilenmemiş kısım kalmayacak şekilde tam olarak nüfuz etmesi.

kesit testi (Alm. Gitterschnittprobe, f; Schnittprobe, f; Fr. essai de la coupe, m; İng. cut test) deri. Derinin kalınlığı

boyunca kesilmesi ile elde edilen kesit yüzeyinin, kimi zaman bir belirteç yardımıyla incelenerek pikle, sepileme,

boyama gibi işlemlerin gelişimi hakkında bilgi edinme yöntemi.

kesit yağlama (Alm. Durchfettung, f; Fr. nourriture en profondeur, f; İng. through fatting) deri. Derinin tüm

kalınlığı boyunca yağlama maddesinin içine işlemesi.

kesite işleme derecesi (Alm. Eindringungsgrad, m; Fr. degrè de pénétration, m; İng. penetration

degree) deri. Bir çözelti veya çözünmüş kimyasalın bir katı içine nüfuz etme derecesi.

kesitine ıslatma (Alm. Durchnässen, n; Fr. mouiller en épaisseur; İng. through wet) deri. Ham deri ya da derinin

tüm kalınlığı boyunca sıvı alması.

kestane meşesi (Alm. Kastanieneiche, f; Fr. chène châtaignier, m; İng. chestnut oak; Lat. Quercus montana;

Quercus prinus) deri. Kuzey Amerika'ya özgü, kabuğu çok kalın ve tanen bakımından çok zengin bir ağaç türü.

kıl (Alm. Haar, n; Fr. poil, m; İng. hair) 1. deri. Bazı koyun türleri hariç çoğu hayvanın derisinde gelişen sertlik

doğrultu ve özgün yüzey motifleri ile karakterize olan keratinleşmiş lifler. 2. teks. Genellikle çadır, kilim, tela gibi

ürünlerin yapımında kullanılan, giysi üretimi için uygun olmayan hayvanların üst derisinde bulunan, kaba, kalın lif.

kıl batması kusuru (Fr. poils apparaissants côté chair, pl; İng. stage) deri. Etleme ya da kazıma işlemleri

sırasında kılların tolanın içine batması sonucu oluşan kusur.

kıl alma bıçağı (Alm. Haareisen, n; Haarmesser, n; Päleisen, n; Fr. couteau à èbourrer, m; İng. dehairing

knife) deri. Badana yapılmış toladan yün ve kılları sıyırıp uzaklaştırmak için kullanılan çift tutacaklı içbükey kör

bıçak.

Page 30: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

kıl döktüren (Alm. Enthaarungsmittel, n; Fr. agent d'epilage, m; İng. depilatory agent) 1. biyom. Saç ve kıl

dökülmesine neden olan kimyasal madde. 2. deri. Ham deriye bağlı yün ya da kılların gevşetilmesi

veya uzaklaştırılmasına yarayan Na2S, NaHS vb. kimyasal maddeler; eşanlam: kıl giderme maddesi.

kıl gevşekliği (Alm. Haarlässigkeit, f; Fr. état de relâchement du poil, m; İng. hair slippiness) deri. Ham deride

konservasyon hatası olarak elle çekildiğinde kılların kolaylıkla deriden ayrılması.

kıl gevşetme (Alm. Haarlockerung, f; Haarlockern, n; Fr. relàchement du poil, m; İng. hair

loosening) deri. Dericilikte bakteriyel, enzimatik ya da kimyasal etki ile kıl veya yünün köküne olan bağlarını

gevşetme işlemi.

kıl giderme (Alm. Enthaarung, f; Fr. épilage, m; İng. depilation; unhairing) deri. Büyük ya da küçükbaş ham

derilerin kıl veya yünlerinin herhangi bir yöntem ile uzaklaştırılması.

kıl giderme makinesi (Alm. Enthaarmaschine, f; Fr. machine à ébourrer, f; İng. dehairing machine) deri. Kıl ya

da yün gevşetme işlemi uygulanmış ham deriden kıl ya da yünleri sıyırarak uzaklaştıran makine; eşanlam: kıl

alma makinesi.

kıl gözeneği (Alm. Haarpore, f; Fr. pore de poil; İng. hair pore) deri. Deri yüzeyine, kılın kalınlığına bağlı olarak kıl

yatağının ince ya da daha kalın şekilde açılması sonucu oluşan gözenek.

kıl kalıntısı (Alm. Grundhaar, n; Fr. mort-poil, m; İng. short dead hair) deri. El veya makine ile kılların ham

deriden uzaklaştırılmasından sonra tola üzerinde kalan ve ancak kazıma ile uzaklaştırılabilen ince ve kısa kıl

artıkları.

kıl kası (Alm. Haarmuskel, m; Haarstellmuskel, m; Fr. muscle horripilateur, m; muscle érecteur, m; İng. arrector

pili muscle; erector muscle) deri. Yağ bezlerinin hemen altında yer alan ve kıl yataklarının her birine bağlı bulunan

istemsiz çalışan kas dokusu.

kıl kazıma (Alm. Ausstreichen, n; Streichen, n; Fr. décrassage, m; dépilage, m; façonnage, m; İng.

scudding) deri. Kör bıçaklı bir alet ile kireç gidermesi ya da saması yapılmış tola yüzeyinden kıl parçaları, pigment

tanecikleri, kalsiyum sabunları ve diğer safsızlıkların uzaklaştırılması işlemi.

kıl korumalı kıl giderme (Alm. haarerhaltende Enthaarung, f; Fr. épilage à poil conservé, m; İng. hair-preserving

unhairing; hair-saving unhairing) deri. Kıl giderme işleminde kılın kökünden gevşetilerek parçalanmadan deriden

uzaklaştırılması.

kıl koyunu (Alm. Haarschaf, n; Fr. mouton poilu, m; mouton à poil, m; İng. hair sheep) deri. Arabistan, Mısır,

Meksika, Brezilya ve Hindistan gibi nispeten kurak iklimli ve tropikal bölgelerde yetişen düz ve sert yünlü postu

olan koyun türleri.

kıl kökü (Alm. Haarwurzel, f; Fr. racine du poil, f; İng. hair root) deri. Kılın derideki kıl folikülü içerisinde kalan

kısmı.

kıl örtüsü (Alm. Behaarung, f; Haarkleid, n; Fr. pelage, m; İng. hair coat) deri. Hayvan vücudunu kaplayan

değişik kıl tiplerinin tamamına verilen genel ad.

kıl soğanı (Alm. Haarzwiebel, f; Fr. bulb pileux; bulbe du poll, m; İng. hair bulb) deri. Deri içinde yer alan kıl

yatağı içerisindeki kılın, canlı hücrelere sahip soğan ya da ampul biçimindeki, en alt kısmı.

kıl tabakası (Alm. Haarschicht, f; Fr. couche pileuse, f; İng. hair layer) deri. Kıl yataklarını içeren özderi katmanı.

kıl yolma sehpası (Alm. Haarbaum, m; Fr. chevalet d'epilage, m; İng. dehairing beam) deri. Yere bir açıyla

sabitlenmiş, üzerinde uygun şekilde ön işlem görmüş ham derilerin yerleştirildiği ve kıl giderme bıçağı ile kıl veya

yünlerin kazındığı dışbükey biçimli sehpa.

kılı gevşemiş ham deri (Alm. haarlässiges Haut, f; Fr. peau échauffée, f; İng. hair slips) deri. Kıl kökü gevşeyip

deri üzerinden kolaylıkla uzaklaşacak kadar bozunmaya uğramış büyük ya da küçükbaş ham deriler.

kırılgan sırça (Alm. platzender Narben, m; Fr. cuir à fleur cassante, m; İng. cracky grain) deri. Çekme ve bükme

kuvvetlerinin etkisiyle kolayca kırılabilen deri sırça yüzeyi; eşanlam: gevrek sırça.

Page 31: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

kırışık cilt (Alm. faltiger Narben, m; Fr. grain froncé, m; grain ridé, m; İng. wrinkled grain) deri. Özellikle cilt tarafı

içe doğru bükülmüş derilerin kaba çukurluklar ve dalgalar şeklinde oluşturduğu desen havasındaki görünüm;

eşanlam: kırışık sırça.

kırışık deri (Alm. rippige Häute; Fr. peau ridée; İng. ribby skin) deri. Hayvan derisinin altındaki yağ birikintisi

kabarıklıklarından dolayı seri kıvrımlı çizgiler halinde ortaya çıkan kusur.

kırışık lak tabakası (Alm. wulstige Lackschicht; Fr. couche de laque ridée, f; İng. wrinkled lacquer

layer) deri. Alttaki derinin boşluklu olması veya lak tabakasının çok kalın olmasından dolayı derinin kırışıklıklarını

gösteren lak tabakası.

kırışıklık 1. (Alm. Rippigkeit, f; Fr. ride, f; tigeure, f; İng. ribbiness) deri. Yün tipi koyunlarda özellikle merinos

tipinde gözlenen, boyundan başlayıp bel kısmına doğru paralel yükselti şeklinde şeritler oluşturan yapısal bir deri

kusuru. 2. (Alm. Welligkeit, f; Fr. cambrure, f; ondulation, f; İng. waviness) müh. Bir malzeme yüzeyinde

titreşimlerden, malzeme işleme zorlamalarından, ısıl işlemlerden vb. kaynaklanan, yüzey pürüzlülüğünden daha

büyük ölçekteki düzensizlikler; eşanlam: dalgalılık. 3. (Alm. Rauhigkeit, f; Fr. rugosité, f; İng.

rugosity) tar. Yapraklarda daha çok virüslerin yol açtığı damarların çökmesi sonucunda görülen deformasyon;

eşanlam: buruşukluk.

kırkım (Alm. Scheren, n; Fr. tonte, f; tondage, m; İng. clipping; shearing) 1. deri. Kürklük olarak işlenen yünlü

derinin kıl ya da yünlerinin keskin bıçaklı dönen bir silindire sahip makine ile belirli bir uzunlukta kesilmesi

işlemi. 2. teks. Koyun, tavşan gibi hayvanların vücudunda lif olarak kullanabilecek kıl ve tüylerin makas ya da

makineyle kesilmesi.

kırkım kesiği (Alm. Scherschnitt, m; Fr. coupure de tonte, f; İng. shearing cut) deri. Hayvanın kırkımı sırasında

dikkatsizlik sonucu deride meydana gelen kesik yarası ya da iyileşmiş yaranın bıraktığı iz.

kırkım makinesi 1. (Alm. Pelzfellschermaschine, f; Fr. raseuse, f; İng. shearing machine) deri. Kürklük olarak

işlenen derilerin kıl ya da yünlerini belirli bir yükseklikte kesmek için kullanılan keskin bıçaklı dönen bir silindire

sahip makine. 2. (Alm. Schermaschine, f; Fr. machine à cisailler, f; İng. shearing machine) tar. Koyun ve keçilerin

lif gömleklerinin kırkım yöntemi ile hasadında kullanılan, motordan alınan hareketin bir kol ile kesici ağza

ulaştırıldığı makineli düzenek.

kırkım yünü (Alm. Schurwolle, f; Fr. laine de tonte, f; İng. clip wool; shorn wool) deri. teks. Canlı koyundan

kırkılarak elde edilen yün.

kış kılı (Alm. Winterhaar, n; Fr. poil d’hiver, m; İng. winter hair) deri. Bazı hayvanlarda kış aylarında oluşan,

hayvanın kürkünün niteliğini artıran sık ve ince kıl türü.

kıvırma payı (Alm. ausladender Rand, m; Wendling, m; Fr. bord retourné, m; İng. everted rim;

turning) deri. Giysiyi oluşturan parçaların birbiri üzerine getirilmesi sırasında içe doğru döndürülerek katlanan

kapama payı.

kıvırma tıraşlama (Alm. Ausschürfen, n; Schürfen, n; Fr. incision, f; İng. scoring) deri. Derinin katlanmasını

kolaylaştırmak için derinin iç yüzeyine, özel bir alet ile yiv açma işlemi.

kıyılık (Alm. Rahmen, m; Fr. trépointe, f; İng. welting) deri. Kösele veya diğer malzemelerden yapılan, saya

monta payı ve taban astarı haramasına dikilen ve dış tabanın yapıştırılarak dikilmesine yarayan esnek,

sağlam, şerit biçimindeki parça.

kıyılık deri (Alm. Rahmenleder, n; Fr. cuir à trépointe, m; İng. welting leather) deri. Ayakkabı yapımında kıyılık

olarak kullanılan sepilenmiş sığır derisi; eşanlam: vardola.

kızıl bozunma (Alm. roter Zerfall; Fr. corrosion du cuir végétal, f; İng. red-decay) deri. Bitkisel sepilenmiş,

özellikle kateşol sepileme maddeleri kullanılarak sepilenmiş derilerin, kendini rengin kırmızılaşması, yapının

zayıflaması ve toz haline parçalanma eğilimi ile gösteren, üretimde kullanılan sülfürik asit ya da atmosferdeki

kükürt dioksit ile hızlanan bozunması olayı.

kızılötesi kurutucu (Alm. durchlaufender Infrarottrockner, m; Fr. séchoir à infra-rouge continu, m; İng. continuous

infrared dryer) deri. Kurutulacak derilerin kesintisiz olarak hareket ettiği ve kızılötesi ışınıma maruz kaldığı,

özellikle deri bitim çözeltisi uygulanmış derileri kurutmak için kullanılan kurutucu tipi.

Page 32: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

kızışma lekesi (Alm. rote Verfärbung, f; Rotwerden, n; Fr. tache rouge, f; İng. red heat) deri. Konservasyonu iyi

yapılmamış ham derilerde özellikle tuzsever ya da tuza dayanıklı mikroorganizma gelişimi sonucunda kıl

dökülmesi, donuk sırça görünümü, deri maddesi kaybı gibi belirtilerin de eşlik ettiği, tuzlanmış derinin et tarafında

oluşan kırmızı renkli lekeler; eşanlam: kızartı.

kimlik işareti (Alm. Fellmarke, f; Häutemarke, f; Kennmarke, f; Fr. marque d'identification, f; İng. identification

mark) deri. Bir hayvana ya da derisine, sahibini, sınıfını vb. belirlemek için uygulanan belirteç.

kinon (Alm. Chinon, n; Fr. quinone, f; İng. quinone) 1. biyom. Canlılarda elektron ileti süreçlerinde işlev gören ve

benzenden türeyen bileşikler için kullanılan genel terim. 2. deri. Sepileme özelliğine sahip, kimyasal formülü

O=C6H4=O (C6H4O2) olan aromatik bileşikler. 3. kim. 1. Doymamış halkada keton grubu içeren bileşikler. 2. İki

karbonil grubunun birbirlerine iki -CH=CH- köprüsü ile bağlandığı halkasal doymamış diketon.

kinon sepileme (Alm. Chinongerbung, f; Fr. tannage à la quinone, m; İng. quinone tannage) deri. Kinon sepileme

maddesi kullanılarak tolanın deriye dönüştürülmesi işlemi.

kireç giderici madde (Alm. Entkälkungsmittel, n; Fr. agent de dechaulage, m; İng. deliming agent) deri. Kireçlik

aşamasından sonra deride bulunan kireci ve/veya diğer alkalileri nötrleştirme ve dolayısıyla pH'ı düşürmek için

kullanılan asit, asidik tuz ya da asit tuzu gibi maddelere verilen isim.

kireç giderme (Alm. Entkalkung, f; Fr. déchaulage, m; İng. deliming) deri. Kireç kullanılarak kıl gidermesi

yapılmış tolalardaki kirecin fiziksel ve kimyasal yollarla giderilmesi.

kireç lekesi (Alm. Kalkfleck, m; Kalkschatten, m; Fr. tache de chaux, f; tache de pelanage, f; İng. lime

blast) deri. Bitkisel ve daha nadir olarak krom sepilenmiş derilerin cildinde görülen, yaş işlemler sırasında tola

yüzeyinde kalsiyum karbonat çökelmesine bağlı olarak oluşan daha koyu, kaba, aşırı sepilenmiş bölgeler.

kireçlik (Alm. Äscherung, f; Kälken, n; Äschern, n; Fr. pelanage, m; İng. liming) deri. Büyük ya da küçükbaş ham

derilerin kıl ve yünlerinin gevşetilmesi ya da tahrip edilmesi, istenmeyen proteinlerinin uzaklaştırılması, bir kısım

yağların sabunlaştırılması ve esas olarak lif yapılarının açılması amacıyla kireç çözeltisi ya da kostik soda gibi

diğer bazı alkaliler ve sodyum sülfür gibi indirgeyici kimyasallar eşliğinde yapılan işlem.

kireçlik yarması (Alm. Kalkspalt, m; Fr. refente sur chaux, f; İng. lime-split) deri. Kılı giderilmiş, kireçlik işlemi

görmüş tolaların yarma işlemine tabi tutulması sonucu elde edilen tolalara verilen isim.

kireçsütü (Alm. Kalkmilch, f; Fr. lait de chaux, m; İng. lime milk; milk of lime) 1. deri. Kireçlik işleminde kullanılan,

doymuş kalsiyum hidroksit çözeltisi içindeki kalsiyum hidroksit asıltısı. 2. kim. Sönmüş kirecin suyla oluşturduğu

ak renkli asıltı.

kitap ciltleme derisi (Alm. Buchbinderleder, n; Fr. cuir à reliure, m; İng. bookbinding leather) deri. Uygun

kalınlığa, dayanıklılığa ve ışık dayanımına sahip, çoğunlukla koyun, keçi, dana, domuz ve geyik derilerinden

yapılan, genellikle bitkisel sepilenmiş, ancak bazen özellikle eski zamanlarda şap ile işlenmiş deri.

kokuşma hasarı (Alm. Fäuinisschaden, m; Fäulinisschaden, m; Fr. défaut de putréfaction, m; İng. putrefaction

damage; putrefactive damage) deri. Mikrobiyal ya da enzimatik bozunma nedeniyle ham postta ve deride ortaya

çıkan hamlama, kıl verme vb. hasarlar.

kokuşmuş ıslatma banyosu (Alm. faules Weichwasser; Fr. trempe putride, f; İng. putrid soak) deri. Birkaç kez

kullanılmış ve içinde protein bozunma ürünleri ile aktif bakteriler bulunan ıslatma suyu.

kol evi (Alm. Armloch, n; Fr. emmanchure, f; İng. armhole) deri. teks. Giyside kol parçasının bedene takıldığı

kısım.

kol yırtmacı (Alm. Ärmelschlitz, m; Fr. manche taillade, f; İng. sleeve vent) 1. teks. Giysi kollarında düğmenin

dikildiği hizada bulunan açıklık. 2. bkz. deri. apartura.

kolajen (Alm. Kollagen, n; Fr. collagène, m; İng. collagen) 1. deri. Omurgalılarda altderi, kemiklerin matris ve

dişlerin dentin gibi bağdokularının beyaz liflerini oluşturan protein. 2. gıda. Vücutta eklemlerde, bağdokuda ve

tendonlarda, ayrıca hayvan ve balık derisinde doğal olarak çözünmez şekilde bulunan, çözünür hale su ile

ısıtılarak dönüştürülen ve cilde esneklik veren bir protein ailesi.

Page 33: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

kolajen iplikçiği (Alm. Kolagenfibrille, f; Fr. fibrille collagénique, f; İng. collagen fibril) deri. Deri kolajeninde

kendine özgü yapısı elektron mikroskobunda gözlenebilen, öniplikçiklerin yatay olarak bir araya gelmesiyle oluşan

5-200 mikron çaplı en küçük peptitleşme ürünü lifsi yapı; eşanlam: kolajen lifçiği.

kolajen lifi (Alm. Kollagenfaser, f; Fr. fibre collagénique, f; İng. collagen fibre) deri. Deri, kemik, diş ve diğer

bağdokularda oluşan kaba, mikroskobik olarak gözlenebilen kolajen iplikçiklerinin birbirine paralel ve

uzunlamasına olarak bir araya gelmesiyle oluşan yapı.

kolay bakımlı bitim (Alm. pflegeleichte Zurichtung, f; Fr. finnisage à entretien facile, m; İng. easy-care

finish) deri. Deri yüzeyine uygulanan ve kolaylıkla temizlenebilen, parlatılabilen bitim işlemi türü.

kolay temizlenebilirlik (Alm. Pflegbarkeit, f; Fr. aptitude au nettoyage, f; İng. cleanability) deri. Deri ve

mamullerinin özelliklerini yitirmeden kolayca temizlenebilmesi.

kondanse tanen (Alm. kondensierter Gerbstoff; Fr. tanin condensé, m; İng. condensed tannin) deri. Hidrolize

olabilir tanenlerden farklı olarak enzimlerle ya da seyreltik asitlerle basit kısımlarına ayrılamayan, molekülü

karbon-karbon bağları ile bağlı polifenol birimlerinden oluşan bir tanen sınıfı.

kondisyonlama bkz. 1. deri. şartlandırma. 2. teks. şartlandırma.

kondroitin sülfat (Alm. Chondroitinsulfat, n; Fr. sulphate de chondroitine, m; İng. chondroitin

sulphate) deri. Bağdoku temel maddesinde bulunan, yinelenen glukuronik asit ve sülfatlanmış N-asetil

galaktozamin çiftlerinden oluşan asidik mukopolisakarit.

konfeksiyon (Alm. Zusammenrichten, n; Fr. confection, f; İng. making-up) deri. Bir giysi üretiminde yer alan

sınıflandırma, parçaların kesilmesi ve parçaların birbirine dikilerek bir araya getirilmesi gibi çeşitli işlemlerin

tamamı için kullanılan terim.

konserveleme 1. (Alm. Konservierung, f; Fr. conservation, f; İng. conservation) deri. Ham derinin işlentiye

alınacağı süreye kadarki dönemde mikroorganizma ve diğer bozucu etmenlere karşı korunması. 2. (Alm.

Konservenherstellung, f; Fr. emboîtage, m; İng. canning) gıda. Çevre ile ilişkisi kesilmiş bir kabın içinde bulunan

gıdanın, özellikle hastalık yapıcı veya bozulmaya neden olan mikroorganizmaların yok edilmesine yönelik olarak

yeterli sıcaklık ve sürede ısıl işlemden geçirilmesi.

korsaj (Alm. Mieder, n; Fr. corsage, m; İng. corsage) deri. teks. Giyim endüstrisinde, bel ile kalça düşüklüğü

arasındaki bölge.

korteks 1. biyom. 1. (Alm. Kortex, m; Fr. cortex, m; İng. cortex) Bitki kök veya gövdesinde epidermis ve iletim

dokusu arasında kalan, endodermisi içeren kısım.(Alm. Rinde, f; Kortex, m; Fr. écorce, f; cortex, m; İng. cortex;

rind) 2. Hayvanlarda organların dış kısmı, organı saran dış bölüm. 2. teks. Yün lifinin epidermis ve örtü

hücrelerinin altında bulunan tabaka. 3. (Alm. Haarrinde, f; Kortex, f; Fr. cortex, m; İng. cortex) deri. Pul şeklindeki

kütikil ile kaplanmış ve birbirine paralel olarak düzenlenmiş silindirik şekilli hücrelerden oluşan kıl ve yünün ana

yapısal bileşeni.

koruma piklesi (Alm. Konservierungspickel, m; Fr. picklage de conservation, m; İng. preservative

pickle) deri. Tolanın bozunmadan uzun süreli bekletilebilmesi için tuz ve asit yardımıyla pH değerinin 1,5-2,0'ye

ayarlanarak korumaya alınması işlemi.

koruyucu cila (Alm. Schutzlack, m; Fr. vernis de protection, m; İng. protective lacquer) deri. Deriyi su ve

kirliliklere karşı korumak amacıyla genellikle bitim işlemlerinde son kat olarak uygulanan ve çoğunlukla organik bir

çözgen içerisinde çözündürülmüş şeffaf cila katı.

koruyucu kıl (Alm. Deckhaar, n; Schutzhaar, n; Fr. jarre, m; İng. coarse hair; guard hair) deri. Vücudu kıl/yün

örtüsü ile kaplı hayvanların koruyucu dış katmanını oluşturan az ya da çok düz, sıkı ve sert türde kıl.

koşum derisi (Alm. Geschirrleder, n; Fr. cuir à harnachement, m; İng. harness leather) deri. Binek hayvanların

koşum takımlarında kullanılan, genellikle 4 ile 6 mm kalınlığa sahip, sağlam ve esnek deri.

koşum kayışı (Alm. Zugstrangt, m; Fr. trait, m; İng. trace) deri. Araba hayvanının çektiği arabada hayvanın her iki

yanındaki sağlam deriden yapılmış kayış.

Page 34: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

koyun derisi (Alm. Schafleder, n; Fr. peau de mouton tannée, f; İng. sheep leather) deri. Koyun ham derisinden

üretilmiş deri tipi.

koyun ham derisi (Alm. Schaflpelz, m; Fr. peau de mouton brute; İng. sheepskin) deri. Koyunlardan elde edilen

ham deri.

koyun kürk süet (Alm. Schafpelzvelour, m; Fr. mouton double-face, m; İng. shearling suede) deri. Et tarafı süet

yapılmış, kısa yünlü, sepilenmiş ve aprelenmiş koyun derisi.

koyun sırça yarması (Alm. Schafnarbenspalt, m; Skiver, m; Fr. fleur de mouton refendu, f; İng. skiver) deri. Bir

koyun ya da kuzu derisinin yarma işleminden sonra elde edilen ciltli katman.

körük 1. (Alm. Kantenwand, f; Fr. bande latérale, f; İng. side-wall) deri. Belli türdeki eldivenlerde avuçiçi ve sırt

arasında küçük parmak yanı boyunca yer alan, uzun deri şeridi. 2. (Alm. Faltenbalg, m; Fr. soufflé, m; İng.

bellows) mak. Pnömatik sistemlerde kullanılan ve esnek yapısı nedeniyle sıkıştırma veya genleşmeye

uğradığında hacmi değişebilen torba.

körük derisi (Alm. Balgenleder, n; Fr. cuir à soufflets, m; İng. bellow hide) deri. Körüklerin üretilmesinde

kullanılan işlenmiş, esnek, hava geçirmeyen, sığır ham derisinden yapılmış deri.

körüklü dil (Alm. Staublasche, f; Fr. languette à soufflet, f; İng. bellows tongue) deri. Ayakkabıda su ya da kirin

girişini engellemek için tasarlanmış, kenarı boyunca ve tabanından sabitlenmiş dil tipi.

kösele deri (Alm. Bodenleder, n; Fr. cuir à semelle, m; İng. sole leather) deri. Ayakkabı dış tabanı olarak

kullanılmak üzere üretilmiş bitkisel sepilenmiş deri.

kösele silindirleme makinesi (Alm. Karrenwalze, f; Fr. machine à cylindrer, f; İng. sole leather rolling

machine) deri. Yatay bir mekanizma üzerinde ileri geri hareket eden ağır bir merdaneye sahip, bitkisel sepili

köseleyi sıkıştırmak ve düzlemek için kullanılan makine.

krokodil (Alm. Krokodil, n; Fr. crocodile, m; İng. crocodile) deri. Kendine özgü cilt deseni ve form tutma kabiliyeti

nedeniyle egzotik deri üretiminde kullanılan, uzun bir kafası, noktalı burnu ve boynuzsu sırtı olan büyük, uzun

kuyruklu amfibi timsah.

krom geri kazanımı (Alm. Chromrückgewinnung, f; Fr. récupération du chrome, f; İng. chrome

recovery) deri. Atık krom sepi çözeltisinden kromun yeniden kullanımı için geri kazanımı.

krom kompleksi (Alm. Chromkomplex, m; Fr. complexe de chrome, m; İng. chrome complex; chromium

complex) deri. Cr+3 iyonlarının bir ya da birkaçının çeşitli ligantlarla oluşturduğu pozitif, negatif ya da nötral yüke

sahip kompleks bileşim.

krom lekesi (Alm. Chromflecken, m; Chromnester, n; Fr. tache de chrome, f; İng. chrome stain) deri. Sepileme

ya da nötralizasyon işlemi sırasında çok yüksek bazikliğe sahip krom çözeltisi kullanılmasından kaynaklanan ya

da bazlaştırma esnasında bazik krom bileşiklerinin düzgün olmayan ve istenmeyen çökeltisi ile derilerin yüzeyinde

ortaya çıkan koyu renkli düzensiz şekilli bölgeler.

krom sabunu (Alm. Chromseife, f; Fr. savon de chrome, m; İng. chrome soap) deri. Uzun zincirli yağ asitlerinin

krom sepileme maddesiyle çözünmez krom tuzları oluşturması sonucu meydana gelen deri kusuru.

krom sepileme (Alm. Chromgerbung, f; Fr. tannage au chrome, m; İng. chrome tanning) deri. Bazik krom (III)

tuzları kullanılarak yapılan sepileme türü.

krom uzaklaştırma (Alm. Chromentfernung, f; Fr. enlevement du chrome, m; İng. chrome removal) deri. Krom

içeren deri işlentisi atıksularındaki kromun, farklı tipteki pıhtılaştırıcılarla ile çökeltilerek ayrılması işlemi.

kromatin (Alm. Chromatin, n; Fr. chromatine, f; İng. chromatin) deri. Hücre döngüsünün ara evresinde DNA ile

histonlar ve diğer çekirdek içi proteinlerin oluşturduğu, nükleozomlardan kromozomlara dek artan karmaşıklık

düzeyleri sergileyen ve bazik boyalarla boyanan nükleoprotein bileşeni yapı.

Page 35: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

kromlu yaş deri (deri. wet-blue) (Alm. Wet-blue, n; Fr. wet-blue, m; İng. wet-blue) deri. 1. Genel alt işlenti

basamaklarından geçmiş, kromla tabaklanmış, yaş haldeki büyük ya da küçükbaş deri. 2. Kromla sepilenmiş yaş

haldeki yarı mamul deriler için kullanılan genel terim; eşanlam: wet-blue.

kropon (Alm. Doppelcroupon, m; Fr. croupon entier, m; İng. butt) deri. Ham derinin etek ve boyun kısımları

uzaklaştırıldıktan sonra derinin kalan kısmı.

kropon haline getirmek (Alm. Krouponieren, n; Fr. crouponner; crouponnage, m; İng. round;

rounding) deri. Genellikle ham deri ya da kireçlik yapılmış ve etlenmiş toladan sırt kısmı kalacak şekilde etek

şeritlerinin ve boyun bölgesinin kesilerek uzaklaştırılması işlemi.

kropon kösele (Alm. Sohlledercroupon, m; Fr. demi-croupon à semelle, m; İng. sole bend) deri. Ayakkabının dış

tabanında kullanılmak üzere uygun sepilenmiş ve işlenmiş sığır derisinin kropon bölgesinden yapılan kösele.

kroponlama masası (Alm. Crouponiertafel, f; Fr. table de crouponnage, f; İng. rounding table) deri. Etek ve

boyun kısımlarının kesilmesi için ham derilerin serildiği özel masa.

kuersetin boyası (Alm. Quercitrin, n; Fr. quarciméline, f; quarcitrine, f; quercitron, m; İng. quarcimelin; quarcitrin;

quercitron) deri. Siyah meşe, Quercus velutina, ağacı kabuğundan elde edilen sarı ya da portakal renkli

boyarmadde.

kukle (Alm. Cockle, n; Fr. noisillure, f; İng. cockle) deri. Koyun derisi kolajeninin modifikasyonuna

yol açan Melophagus ovinus kenesinin ısırması sonucunda hayvanın sırt ve boyun kısmında küçük ve sert

kabarcıklar olarak ortaya çıkan kusur.

kullanılmış kireç sıvısı (Alm. alter Äscher, m; Fr. pelain mort, m; İng. old lime liquor) deri. Bakteriyel eylem

gerçekleşmesine neden olacak miktarda amonyak ve bozunmuş protein ürünleri içeren daha önceden derilerin

kireçlik işleminde kullanılmış sıvı.

kum sıçanı (Alm. Peschanik, m; Sandmurmel, n; Fr. spermophile jaune, m; İng. peschaniki) deri. Kırgız

Bölgesi’nden Ural Nehri’nin aşağı kısımlarına kadar olan bölgede yaşayan, Citellus fulvus türünden ve kürk rengi

sarı griden kahverengiye kadar değişen büyük bir sıçan.

kunduz (Alm. Biber, m; Fr. castor, m; İng. beaver) deri. Kuzey Amerika ve Kanada'da yaşayan Castor

canadensis türüne ait hem suda hem karada yaşayan yumuşak kürklü hayvan.

kurşun boya maddesi (Alm. Bleifarbstoff, m; Fr. colorant au plomb, m; İng. lead dye) deri. Kürklük derilerin

yününün boyanmasında kullanılan kurşun sülfür ya da kurşun polisülfür.

kurt yeniği hasarı (Alm. Wurmfraß, m; Fr. défaut de ver; İng. worm damage) deri. Deri üzerinde böcek

larvalarının ya da kurtların oluşturduğu zarar.

kuru dolgu (Alm. Trokenfüllung, f; Fr. charge à sec, f; retannage à sec, m; İng. dry loading) deri. Bitkisel sepili

köselenin yıkama, sıkma ve havalandırılması sonrasında yaklaşık 45 °C sıcaklıkta konsantre sepileme şerbeti ile

doldurulması, retenajlanması işlemi.

kuru ham deri (Alm. getrocknete Haut, f; trockene Haut, f; Fr. peau sèche, f; İng. dry hide) deri. Havaya maruz

bırakılarak kurutulmuş deri.

kuru sürtme haslığı (Alm. Trockenreibechtheit, f; Fr. résistance au frottement à sec, f; İng. dry rubbing

fastness) deri. Boyalı deri ürünlerindeki renklerin, kuru beyaz referans beze ya da keçeye sürtünmesinde,

boyanın beze geçme ya da bezin kirlenme derecesi.

kuru taşlama (Alm. Bimsen, n; Fr. ponçage, m; İng. fluffing) deri. Kuru derinin et tarafını hav oluşturma veya

temizleme amacıyla üzeri zımpara tozu ile kaplı, ağaçtan veya demirden yapılmış dönen dar bir silindire sürterek

yapılan aşındırma işlemi.

kuru temizleme (Alm. chemische Reinigung, f; Fr. dégraissage à sec, m; nettoyage à sec, m; İng. dry

cleaning) deri. teks. Kumaş ve giysilerden kir ve lekeleri organik çözgenlerle uzaklaştırma işlemi.

Page 36: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

kuru temizleme haslığı (Alm. Trockenreinigungbeständigkeit, f; Trockenreinigungsechtheit, f; Fr. solidité au

nettoyage à sec, f; İng. fastness to dry cleaning) deri. teks. Boyalı ya da baskılı deri ve tekstil ürünlerinin

renklerinin ve tutum özelliklerinin, organik çözgenlerle yapılan özel temizleme işlemine karşı dayanıklılığı.

kuru tıraş (Alm. Trockenrasur, f; Fr. dérayage à sec, m; İng. dry shaving) deri. Son kalınlığını ayarlamak için kuru

derilere yapılan tıraş işlemi.

kuru tutum (Alm. trockener Griff, m; Fr. toucher sec, m; İng. dry feel) deri. Üzerinde parmak gezdirildiğinde hafif

bir sürtünme hissi veren, parmağın deri ya da başka bir malzemenin üzerinde kaymasına yardımcı olan nemi

kolaylıkla emebilen deri karakteri; eşanlam: kuru tuşe.

kuru yarma (Alm. Trockensplittung, f; Fr. refendage à sec, m; İng. dry splitting) deri. Kurutulmuş derilerin iki ya

da daha fazla katman olacak şekilde yatay olarak kesilmesi.

kurutma odası (Alm. Raumtrockenanlage, f; Trockenkammer, f; Trockenschrank, m; Fr. chambre de

dessiccation, f; chambre de sèchage, f; enceinte de séchage, m; İng. drying chamber; drying

room) 1. deri. Derinin asılarak ve basit ısıtma ve havalandırma vasıtalarıyla kurutulduğu bölüm; eşanlam: kurutma

kabini. 2. gıda. Bir ürün, yan ürün ya da malzemenin kurutma işlemi sırasında kullanılan teknolojiye göre

kurutmanın gerçekleştiği ve kurutucu havanın sıcaklık, süre ve nem değerlerinin sabit olduğu kapalı hücre;

eşanlam: kurutma kabini.

kurutma tüneli (Alm. Durchlauftrockner, m; Tunneltrockner, m; Fr. séchoir en tunnel, m; séchoir à tunnel, m; İng.

tunnel drier) 1. deri. İşlenecek hayvan derisinin sıcak hava akımına maruz bırakılırken içinden geçtiği uzun tünel

tipi bir kurutucu. 2. kim. Kurutulacak maddenin bir tekerlekli ya da raylı, kat kat tepsi yığını taşıyan araba ya da

bant üzerinde içine sıcak hava ya da gaz üflenen bir tünelden geçirilerek kurutulduğu aygıt.

kusma kusuru 1. (Fr. défaut de repousse, m; défaut d’exsudation, m; İng. exsudatiom; fat spew defect;

repousse; spue defect) deri. Deri işlentisinde kullanılan yağ, tuz gibi bir ya da birkaç maddenin deri içerisinden

gözenekler yoluyla göç etmesi sonucu yüzeye çıkması. 2. (İng. spit-out defect) malz. Pişirim esnasında seramik

bünyede gaz kabarcıklarının veya dekor pişirimi sırasında buharlaşmanın yol açtığı krater türü deliklerden oluşan

sır kusuru.

kuzu derisi (Alm. Lammleder, n; Fr. agneau, m; İng. lamb leather; lambskin) deri. Kuzu ham derisinden üretilen

derilere verilen genel isim.

küçükbaş ham deri (Alm. Haut des Kleinviehs, f; Fell, n; İng. skin of small cattle) deri. Koyun, keçi, domuz vb.

küçükbaş hayvanların ham derilerine verilen genel ad.

küçükbaş hayvan (Alm. Kleinvieh, n; Fr. petit bétail, m; İng. small cattle) deri. Sütü, eti ve yünü için yetiştirilen

koyun ve keçi gibi küçük yapıdaki hayvanlara verilen ortak ad.

küf dayanımı (Alm. Mehltaubeständigkeit, f; Schimmelbeständigkeit, f; Fr. résistance à la moissisure, f; İng.

mildew resistance) deri. teks. Tekstil ve deri materyallerinin, koku ve renk bozulması oluşturan belirli

mantarlardan etkilenmemesi.

kükürt boyarmaddesi (Alm. Schwefelfarbstoff, m; Fr. colorant au soufre, m; İng. sulphur dyestuff) deri.

teks. Selüloz ve kolajen liflerinin boyanmasında kullanılan, moleküllerinde kükürt atomu bulunan, bazik ortamda

zırnık gibi indirgen bir madde yardımıyla suda çözünebilir hale getirilen bir boyarmadde sınıfı.

kükürt kusması (Alm. Schwefelausschlag, m; Fr. efflorescence de soufre, f; repousse de soufre, f; İng. sulphur

spew) deri. Özellikle çift banyo yönteminde, sodyum tiyosülfat ile indirgenen krom ile sepilenmiş deri yüzeyinde

oluşan ve karbon disülfür ile çözünebilen sarımsı beyaz kükürt filmi.

kükürt sepileme (Alm. Schwefelgerbung, f; Fr. tannage au soufre, m; İng. sulphur tannage) deri. Tolanın bitkisel

sepileme ve yağlama sonrası, sodyum tiyosülfatın asitlendirilen çözeltisi ile işlenmesi sonucu bünyesindeki asıltılı

kükürdün çökeltilmesi işlemi.

kükürt-loyko boyarmaddesi (Alm. Schwefelleukofarbstoff, f; Fr. colorant à sulphure leuco dérivé, m; İng. leuco-

sulphur dyestuff) deri. teks. Suda çözünür hale getirilmiş kükürt boyarmaddesi.

Page 37: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

kürk boyası (Alm. Pelzfarbstoff, m; Fr. colorant pour pelleterie, m; İng. fur dye) deri. Kürk boyamada kullanılan

genellikle oksitleyici tipte boyarmadde.

kürk çivisi (Alm. Fellnagel, m; Fr. picot, m; İng. straining nail) deri. Tepesi ahşaptan olan ve kurutma amacıyla

deriyi tabla, çerçeve gibi araçlara sabitlemeye yarayan özel bir çivi.

kürk etleme makinesi (Alm. Pelzentfleschmaschine, f; Fr. machine à écharner les pelleteries, f; İng. fur fleshing

machine) deri. Kürklü derilerin et kısmını uzaklaştırmak için kullanılan makine.

kürk germe makinesi (Alm. Pelzfellstreckmaschine, f; Fr. machine à ègraminer pour pelleterie, f; İng. fur

breaking over machine) deri. Islatılmış kürklü derilerin yumuşatılması ve gerdirilmesi için kullanılan bir makine.

kürk giysi (Alm. Pelzbekleidung, m; Fr. fourrure, f; İng. fur garment) deri. Yün ya da kılı üzerinde olacak şekilde

işlenmiş deriden yapılan giysi.

kürk işlentisi (Alm. Pelzzurichtung, f; Fr. apprètage de pelleterie, m; İng. fur dressing) deri. Ham kürk derilerini

kullanıma uygun bitmiş kürklere çevirmede kullanılan tüm kimyasal ve mekanik işlemlerin adı.

kürk kurutma dolabı (Alm. Trocknenwalkfaß, n; Fr. foulon de séchage à air chaud, m; İng. tumble

drier) deri. Sıcak hava akımı altında bir delikli dolap içerisinde kürkleri döndürerek kurutmak için kullanılan bir

makine.

kürk süet (Alm. Doppelgesichtleder, n; Fr. cuir double face, m; mouton retourné, m; İng. double face; fur-suede;

shearlings; wool-on-skin) deri. Koyun ve kuzu ham derilerinin yün örtüsü üzerinde muhafaza edilerek ve et yüzeyi

de süet olarak üretilmesiyle elde edilen deri tipi.

kürk ütüsü (Alm. Bügelglanz, m; Fr. éclat de repassage, m; İng. ironing sheen) deri. Yün koyunlarının ve kuzu

derilerinin kürklerini ütüleme işlemi ile parlak ve düzgün hale getirme işlemi.

kürkçü etleme bıçağı (Alm. Kürschnereisen, n; Kürschnermesser, n; Fr. couteau de pelletier, m; İng. furrier's

knife) deri. Kürklü derileri etlemek için kullanılan ve bir oturağa dikey olarak sabitlenmiş, üst ucu kör alt ucu keskin

yarım ay şeklindeki geniş demir bıçak.

kürkçü tarağı (Alm. Kürschnerkamm, m; Fr. peigne de fourreur, m; İng. furrier's comb) deri. İşlenmiş ve

boyanmış kürk derilerinin kıllarını ayırmak için kürkçüler tarafından kullanılan deri üzerindeki mesafeye bağlı

olarak diş sayısı değişen özel bir tarak.

kürklük ham deri (Alm. Rohpelzfell, n; Fr. peaux à fourrure, pl; İng. peltry) deri. Yünü, kılı üzerinde korunarak

işlenmeye uygun, genellikle ince ve sık lif örtüsüne sahip ham deri türlerine verilen genel ad.

kürklük kuzu derisi (Alm. Schmasche, f; Fr. regord, m; İng. schmasche) deri. Doğmamış, yeni doğmuş ya da

çok genç kuzudan elde edilen; ince ve sıkı kıvrımlı yün lülelerine sahip ham deri.

kütikula (Alm. Cuticula, f; Kutikula, f; Oberhäutchen, n; Fr. cuticule, f; épidermicule superficiel, m; İng. cuticula;

scale layer) 1. biyom. 1. Böcek derisinde epidermal hücrelerin üzerinde yer alan kitin ve proteinlerden meydana

gelen cansız ve üstte bulunan koruyucu tabaka. 2. Bitkiler tarafından su kayıplarını engellemek üzere oluşturulan,

yaprak ve gövdedeki koruyucu doku hücrelerinin dış çeperlerini kaplayan, kütinden oluşmuş ince mumsu örtü ya

da katman. 2. deri. Yün ya da kılın pulcuk yapılı en dış katmanı; eşanlam: pulcuk katmanı. 3. tar. Nematotlarda

hipodermis tarafından meydana getirilen, bütün vücudu saran, bütün açıklıklarda ince bir tabaka şeklinde olan

cansız örtü.

lak tabakasının matlaşması (Alm. Anlaufen der Lackschicht, n; Fr. ternissement de la couche de laque, m; İng.

dulling of laquer layer) deri. Özellikle rugan bitimli derilerin parlak cila katında yağ ya da yağ türevi bileşiklerin

etkisiyle beyaz ya da renkli mat lekelerin oluşması.

lakın sertleşmesi (Alm. Lackhärtung, f; Fr. durcissement du vernis, m; İng. lacquer hardening) deri. Rugan

deride keten yağı bazlı lakın örneğin morötesi ışınlama ile sertleşmesi.

lama (Alm. Lama, n; Fr. lama, m; İng. lama) deri. Deveye benzeyen ancak hörgücü olmayan, yünü ve kürkü

değerli bir Güney Amerika memeli hayvanı.

Page 38: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

lanolin (Alm. Lanolin, n; Wollwachs, n; Fr. cire de laine, f; graisse de laine, f; lanoline, f; İng. lanolin; wool grease;

wool wax) deri. Koyun yapağısından elde edilen, yağ asitlerinin ve esterlerin karışımından meydana gelen,

yapısında %20 oranında su içeren ve sabun, kozmetik, deri giysi, ilaç, ip ve halat ve pas koruyucularının

üretiminde kullanılan saflaştırılmış ve sarımtırak renkte bir yağ; eşanlam: yapağı yağı.

larva (Alm. Larve, f; Fr. larve, f; İng. larva) deri. Tam başkalaşım gösteren böcekler ve akarlarda yumurtadan

çıkan, bağımsız hareket edebildiği ve ergin özelliklerini kazanmadan önce içinde bulunduğu yaşam evresi;

eşanlam: kurtçuk.

lastometre (Alm. Verformungswiderstandsprüfer, m; Lastometer, n; Fr. lastomètre, m; İng.

lastometer) deri. Yüzlük derinin çatlama ve yırtılma dayanımını ölçmek için ucu küre şeklindeki bir çubukla

çatlayana ya da yırtılana kadar sırçaya kuvvet uygulandığı ve uygulanan kuvvet ile gerilimin ölçüldüğü aygıt.

leguan (Alm. Leguan, m; Fr. varan du Nil, m; İng. Leguaan; river leguaan; water leguaa) deri. Doğu ve Batı

Afrika’da görülen Varanus niloticus gibi kertenkelelerin bazı türlerine Avrupa’da verilen isim.

Leipzig işlentisi (Alm. Leipziger-Zurichtung, f; Fr. apprêtage de Leipzig, m; İng. Leipzig dressing) deri. Kürklü

derilerde uygulanan tuz ve sülfürik asit çözeltisiyle gerçekleştirilen pikle işleminden sonra balık yağı gibi

oksitlenebilir bir yağ ile muameleyi içeren bir işleme yöntemi.

leopar desenli sırça kusuru (Alm. blinder Narben mit Leopardenzeichnung, m; Fr. bas de fleur de type léopard,

m; İng. leopard grain) deri. Leopar derisindeki lekelere benzer yüzeyde dağınık halde, oldukça kaba, soluk ve mat

lekeler şeklinde görülen, koyun derilerinde rastlanan bir deri kusuru.

lesitin (Alm. Lecithin, n; Fr. lécithine, f; İng. lecithin) 1. deri. İki molekül yüksek moleküllü yağ asidi ve bir molekül

fosforik asitle esterleşmiş gliserin ve buna bağlı kolin azotlu bazından oluşan, yumurta akında ve deride bulunan

bir fosfolipid türü. 2. gıda. Fosfogliseritler içinde en yaygını olup gıda sanayisinde ve özellikle yağ-su

emülsiyonunun esas olduğu mayonez, margarin ve değişik pastacılık ürünleri gibi gıdaların üretiminde emülgatör

olarak kullanılan digliseritlerin fosforik asit kolin esterleri.

leuko bileşiği (Alm. Leukoverbindung, f; Fr. combinaison leuco, f; composé leuco, m; İng. leuco-

compound) deri. Yükseltgenme ve indirgenme tepkimesi ile boyaya dönüştürülebilen ve yapı itibariyle boyaya

benzeyen hemen hemen renksiz bir bileşik.

lif demeti (Alm. Faserbündel, n; Fr. faisceau de fibres, m; İng. fibre bundle) deri. Kolajen lifleri gibi liflerin paralel

olarak bir araya gelmesiyle oluşan lif öbeği.

lif ekseni (Alm. Faserachse, f; Fr. axe de la fibre, m; İng. fibre axis) deri. Bir lifin sahip olduğu düşünülen lifin

boyuna paralel sanal çizgi.

lif folikülü (Alm. Haar Follikel, m; Haarbalg, m; Fr. follicule pileux, m; İng. hair follicle) deri. Hayvanlarda,

epidermisin dermise çökmesiyle ve içerisinde lifin keratinleşmesiyle oluşan tüp şeklindeki yapı; eşanlam: kıl

keseciği, kıl folikülü.

lif kalınlığı (Alm. Faserdicke, f; Faserfülle, f; Fr. épaisseur de la fibre, f; İng. fullness of fibre) deri. Tola ve deride

erişilmesi istenen lif çapına ilişkin olarak kolajen liflerinin gerçek çapını tanımlamak için kullanılan terim.

lif örgüsü (Alm. Faserverflechtung, f; Faserverwebung, f; Fr. entrelacement fibreux, m; İng. fibre

weave) deri. Özderide ağ gibi birbirine geçen lif ve lif demetlerinden oluşan ağ örgüsü.

lif yolağı (Alm. Faserverlauf, m; Fr. trajet de la fibre, m; İng. fibre path) deri. Bir lifin veya lif demetinin alt deri

içine doğru izlediği yol.

lifler arası madde (Alm. Interfibrillarsubstanz, f; Fr. substance interfibrillaire, f; İng. interfibrillary

matter) deri. Bağdokuda kolajen lifleri arasında bulunan hücre, protein, mukopolisakaritler gibi yapısal eleman ve

kimyasal maddeler için kullanılan genel bir terim.

lifli yapı (Alm. Faserstruktur, f; Fr. structure de la fibre, f; İng. fibre structure) deri. Protein esaslı polimerik

zincirlerin tekrarından oluşan bir yapı.

Page 39: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

lifsi protein (Alm. Faserprotein, n; Fr. protéine fibreuse, f; İng. fibrous protein) deri. Birbirlerine paralel olarak bir

arada tutulan sarmal polipeptit zincir öbeklerinden meydana gelen ve doğal olarak lif şeklinde oluşan kolajen,

keratin ve elastin gibi çözünmez protein.

lignin sülfonik asit (Alm. Ligninsulfosäure, f; Fr. acide lignosulfonique, m; İng. lignosulphonic

acid) deri. Yapısında sülfonik asit grupları bulunan ve selüloz elde etmek üzere odunun kalsiyum bisülfit ile

özütlenmesi işleminde oluşan madde.

lipoprotein (Alm. Lipoprotein, n; Fr. lipoprotéine, f; İng. lipoprotein) 1. deri. 1. Hem protein hem de

lipitlerden oluşan biyokimyasal bileşimlere verilen ad. 2. Yapısında bir yağ içeren eşlenik proteinin bir

türü. 2. tar. Hücre çekirdeği, hücre zarı, yumurta sarısı, kan, süt ve bitkilerin kloroplastlarında yaygın olarak

bulunan proteinlerin lipitlerle yaptıkları bileşik.

liyotropik şişme (Alm. Quellung lyotrope, f; Fr. gonflement lyotrope, m; İng. lyotropic swelling) deri. İyonlarla

non-iyonik bağların etkileşimi genellikle hidrojen tipindeki çapraz bağların zayıflamış çekme kuvveti ile ortaya

çıkan veya nötral tuzların sebep olduğu kolajen liflerindeki şişme.

mahat (Alm. Rändeln, n; Ränden, n; Fr. filetage, m; İng. creasing) deri. Isıtılmış bir aletle saat kayışı ve kenarları

kesilmiş kılıf vb. deri türlerinin kenarları boyunca, dar ve kısmen daha koyu renkli uzunlamasına çukurluklar

oluşturma işlemi.

mahat makinesi (Alm. Schürfer, m; Fr. rainette, f; İng. scorer) deri. Derinin bükülmesini kolaylaştırmak için alt

kısmında ince ve dar bir kanal açmak için kullanılan bir alet.

makine yüzümü (Alm. Maschinenabzug, m; Fr. dépoile à la machine, f; İng. machine flaying) deri. Mekanik

çalışan bir bıçağın yardımıyla karkastan ham derinin yüzülmesi.

maleik anhidrit (Alm. Maleinsäureanhydrid, n; Fr. anhydride maléique, m; İng. maleic

anhydride) 1. deri. Sepileme ve deri dolgu maddesi olarak geliştirilmiş strienli bir kopolimer. 2. kim. Formülü

C4H2O3, ergime noktası 53 °C olan, maleik asitten bir su molekülü ayrılmasıyla oluşan, renksiz, katı anhidrit.

malet (Alm. Malett, f; Fr. malette, f; İng. mallet) deri. Genellikle Güney Avustralya'da yetişen Eucalyptus

occidentalis türü ağaçların kabuklarından elde edilen bitkisel esaslı sepileme maddesi.

manda (Alm. Büffel, m; Fr. buffle, m; İng. buffalo) deri. Boynuzlugiller (Bovidae) familyasının sığırlar (Bovinae) alt

familyasına ait, gevişgetiren, derisinin rengi siyaha yakın, uzun seyrek kıllı bir tür hayvan; eşanlam: su sığırı,

camış.

mangrov (Alm. Mangrove, f; Fr. mangrove, f; İng. mangrove) deri. Avustralya, Borneo, Hindistan, Filipinler, Batı

Afrika vb. bölgelerde nehirlerin denize açıldığı bölgelerde ve kıyı bataklıklarında yetişen Rhizophora

mucronata ve conjugata, Bruguiera gymnonhiza, Ceriops candolleana vb. çeşitli ağaç türlerinin kabuklarından

elde edilen bitkisel kaynaklı sepileme maddesi.

mantar hasarı (Alm. Dermatomykose, f; Fr. dermatomycose, f; İng. dermatomycosis) deri. Canlı hayvan

derisinde belirli parazitik mantarların gelişimine bağlı olarak bağdokuda meydana gelen az ya da çok geniş alana

yayılmış hasar; eşanlam: dermatomikoz hasarı.

mantar lekesi (Alm. Schimmelfleck, m; Fr. tache de moisissure, f; İng. mould stain) deri. Özellikle nemli

bekletilen deride, mantar faaliyetine bağlı olarak et ve/veya cilt kısmında oluşan istenmeyen renk değişimi ve

lekeler; eşanlam: küf lekesi.

mantarlama (Alm. Krispeln, n; Fr. liéger; liégeage, m; İng. graining) deri. Nemlendirilmiş derinin cilt yüzü içe

gelecek şekilde hafifçe katlanarak belirli bir doğrultuda ya da özel olarak boyun kuyruk doğrultusunda mantar

kaplı el aleti ya da özel malzemeyle kaplı dönen iki silindirden oluşan bir makine ile kat üzerinde ileri geri

bastırılarak doğal cilt deseninin geliştirilmesi işlemi.

mantarlanmış deri (Alm. Levantleder, n; Fr. crispé levant, m; İng. levant) deri. Orijinal olarak büzüştürücü

sepileme maddeleri kullanılarak üretilen, ancak günümüzde ise bitkisel ya da yarı krom sepilenmiş derilerin

mantarlama işlemine tabi tutulması yoluyla elde edilen karakteristik kabarık ve belirgin bir cilt desenine sahip deri

türü.

Page 40: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

maroken (Alm. Maroquin, m; Saffianleder, n; Fr. maroquin, m; İng. morocco; moroccon leather) deri. Bitkisel sepi

maddeleri ile işlenip boyanmış, karakteristik cilt deseni doğal yollardan oluşmuş ya da el ile mantarlama

yöntemiyle belirginleştirilmiş, yumuşak keçi derisi ve bu deriden yapılmış eşya.

maskaret (Alm. Schuhspitze, pl; Fr. bout de la tige, m; İng. toe cap) deri. Sayanın yüz parçasına birleştirilmiş,

parmakları örten ayrı kesilmiş kısım.

maskeleme (Alm. Maskieren, n; Fr. masquage, m; İng. masking) 1. blşm. 1. Bilgisayarda bir karakter dizgisi

içindeki örüntülerden bazılarını elemek ya da korumak amacıyla belirli şablonlar kullanma. 2. Mikroişlemcide bir iş

kesme işaretini işleme sokmama. 2. kim. Bir maddenin ortamdaki varlığını onu yok etmeden perdeleme, azaltma

ya da engelleme. 3. müh. Canlılarda görsel ya da işitsel uyarımın hemen yanındaki daha kuvvetli bir

uyarımın etkisiyle algılanamıyor olması. 4. çevr. Ses veya kokuyu başka ses veya kokuyla engelleme ya da

kaplama. 5. deri. Daha sağlam ligant yapabilen bir kimyasal ekleyerek bir kompleksin bağlanma hızını düşürme,

böylece metalik iyonların alkali etkisiyle çökelmesinin ve kolajenin kompleks aktif gruplarına girmesinin

geciktirilmesi.

maskeleme derecesi (Alm. Maskierungsgrad, m; Fr. degré de masquage, m; İng. degree of

masking) deri. Mineral sepi kompleksindeki koordinasyon bağ yerlerinin, kolajenin yapısına girişinin

yavaşlatılması ve düzenlenmesi amacıyla maskeleme maddelerince geçici olarak kapatılması oranı.

maskeleme maddesi (Alm. Maskierungsmittel, n; Fr. agent masquant, m; İng. masking agent) 1. deri. Anyonları

krom kompleksinin içerisine girerek kompleks aktif kolajen grupları ile bağlanmayı engelleyen ve daha yavaş,

ılımlı sepileme etkisi oluşturan ve deri kesidi boyunca daha homojen bir krom dağılımı sağlayan asitler ya da asit

tuzları. 2. kim. Bir karışımın kimyasal analizi sırasında analizi engelleyici kimyasal türlerle tepkimeye girerek, o

türlerin etkisini perdeleyen tepken.

maskeleyici tuz (Alm. maskierendes Salz, n; Fr. sel masquant, m; İng. masking salt) deri. Anyonları bir kompleks

içerisine girip merkez metal iyonları ile birleşerek onun kararlılığını artıran tuz; örneğin sodyum asetat, oksalat.

matadero deri (Alm. Matadero Haut, f; Fr. peau matadero, f; İng. matadero hide) deri. Yerel kullanım amacıyla

Güney Amerika şehir mezbahalarında üretilen taze-tuzlu sığır derisi.

matlaştırıcı madde (Alm. Mattierungsmittel, n; Fr. agent de mattité, m; produit pour rendre mat, m; İng. dulling

agent; matting agent) deri. Bir bitim karışımına eklendiğinde mat bir yüzey oluşturan madde.

mazı arısı 1. (Alm. Gallwespe, f; Fr. cynips, m; İng. gall wasp) deri. Mazılarda, tanen bakımından zengin urların

büyümesine sebep olan Cynips türü bir böcek. 2. (Lat. Andricus gallaetinctoriae) tar. Arılar (Hymenoptera)

takımının urarıları (Cynipidae) familyasında yer alan, bilimsel adı Andricus gallaetinctoriae olan, erginleri 5-8 mm

boyunda, sarımsı beyaz renkte, karınları üzeri parlak kahverengi lekeli olup larvaları meşe ağaçlarının sürgün

tomurcuklarında beslenerek mazı adı verilen urları oluşturmasıyla zararlı; bu mazıların dericilikte, ilaç üretiminde,

kumaş boyamada kullanılmasıyla yararlı olan böcek türü.

melez (deri. bastard) 1. (Alm. Bastard, m; Fr. métis, m; İng. bastard) deri. İki farklı tipteki hayvanın

çiftleştirilmesinden oluşan hayvan; örneğin merinos ile kıl tipi farklı bir koyunun, tiftik ile düz kıllı bir keçinin

çiftleştirilmesi.(Alm. Hybride, f; Fr. hybride, f; İng. hybrid) 2. orm. Cins ya da tür seviyesinde, iki farklı cins ya da

türe ait bireyin çiçeklerindeki polen ve yumurta hücrelerinin döllenmesi sonucu oluşan, genellikle üreyimli olan,

morfolojik olarak iki bireyin bazı özelliklerini taşıyan bitki grubu. 3. tar. 1. Genetik olarak farklı iki ebeveynin

yavrusu; eşanlam: hibrit. 2. Herhangi bir çeşidin içerisinde değişik özelliklere sahip olan farklı taksonomi grubuna

ait iki organizmanın doğada kendiliğinden ya da dışarıdan etki ile eşeysel olarak birleşmesinden oluşan bireyler;

eşanlam: hibrit.

melez keçi derisi (deri. bastard keçi derisi) (Alm. Bastardziegenfell, n; Fr. peau de chévre croisée, f; İng. bastard

goat skin) deri. Tiftik, düz kıl tipi gibi farklı tip keçilerin çiftleştirilmesinden elde edilen keçi derisi.

merinos koyunu (Alm. Merinoschaf, n; Fr. mérinos, m; İng. merino sheep) deri. İspanya kökenli olan ancak

günümüzde Almanya (Saksonya Merinosu), Fransa (Rambouillet Merinosu), Avustralya, Güney Afrika, vb

yerlerde yetiştirilen bir tür ince yünlü koyun.

mermer cilt (Alm. marmorierter Narben, m; Fr. fleur marbée, f; İng. marbled grain) deri. Mermer üzerindeki

damarları ya da ağsı görünümü andıran, deri içerisinde bulunan kan damarlarının sebep olduğu ve daha açık

renkli, girintili çıkıntılı istenmeyen deri cildi görünümü; eşanlam: mermer sırça.

Page 41: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

mermer deseni (Alm. Marmoreffekt, m; Fr. effet marbré, m; İng. marble effect; marbling) deri. Farklı renklerde ya

da renk tonlarında boyama ile üretilen aşağı yukarı mermere benzeyen tekdüze olmayan bir renk efekti.

meşe kabuğu (Alm. Eichenrinde, f; Fr. écorce de chéne; İng. oak bark) deri. Sepileme için kullanılan bazı meşe

ağaçlarının kabuğu.

meşe odunu (Alm. Eichenholz, n; Fr. bois de chéne, m; İng. oak wood) deri. Meşe ağacı sepileme özütlerinin

üretiminde kullanılan bazı meşe ağaçlarının, özellikle Q. sessiliflora odunu.

meşe palamudu (Alm. Eichel, f; Fr. gland, m; İng. acorn) deri. Meşe ağacının meyvesi.

metal kompleks boyarmaddesi (Alm. vormetallisierter Farbstoff; Metallkomplexfarbstoff, m; Fr. colorant au

complexe métallique, m; colorant prémétallisé, m; İng. metal complex dyestuff; premetallised dyestuff) deri.

teks. Yün, poliamit ve deri boyamada kullanılan, molekül yapılarında kompleks bağlı krom, bakır, demir gibi metal

iyonlarını merkez atomu olarak içeren bir anyonik boyarmadde sınıfı.

metal kompleks tanen (Alm. Metallkomplexgerbstoff, m; Fr. tanin au complexe métallique, m; İng. metal complex

tanning agent) deri. Genellikle çok çekirdekli ve katyonik olan bazen de anyonik olabilen, etkisi kompleks metalik

bileşiklerin varlığına bağlı olan sepileme maddesi tipi.

migrasyon haslığı bkz. deri. göç haslığı.

mikser dolap (deri. betoniyer dolap) (Alm. Faß mit Spirale, n; Fr. foulon à spirale, m; İng. mixer drum, spiral

drum) deri. Deriye ve banyoya ortasındaki sarmal tasarımlı kanatları ile hareket veren, polyester ya da

paslanmaz çelikten üretilmiş uzun tüp şekilli deri dolabı.

mil 1. (Alm. Dorn, m; Fr. mandrin, m; İng. mandrel) deri. Kösele ve taban astarı gibi genellikle bitkisel sepilenmiş

kalın derilerin sırça tarafının çatlama direncini ölçmek için özel olarak şekillendirilmiş farklı çaplardaki metal

silindirik çubukların her biri. 2. (Alm. Welle, f; Schaft, m; Fr. arbre de transmission, m; arbre d’entraînement, m;

İng. shaft) mak. 1. Bir motordan gelen dönme hareketini ve torku ileten silindirik makine parçası. 2. Dairesel kesitli

gövdesinin bir ucuna uygulanan momenti, dönme hareketi ile diğer ucuna taşıyan güç aktarma elemanı; eşanlam:

şaft.

milo (Alm. Fußballen, m; Fr. saillie des orteils, f; İng. ball of the foot) deri. Ayak başparmağı ve küçük parmağın

parmak kemiklerinin tabanı ile tarak kemiklerinin başının birleştiği noktalardaki her bir yuvarlak kısım.

mimoza kabuğu (Alm. Mimosarinde, f; Wattlerinde, f; Fr. écorce de mimosa, f; İng. mimosa bark) deri. Özellikle

Avustralya, Güney Afrika ve Brezilya'nın Natal bölgesinde yetişen Acacia mollissima ve A. decurrens gibi başlıca

türlerin yanı sıra tanen üretiminde kullanılan çeşitli mimoza ağaçlarının kabukları.

mineral boyarmadde (Alm. Mineralfarbstoff, m; Fr. colorant minéral, m; İng. mineral dye) deri. Toprak boyası,

krom sarısı ve Prusya mavisi gibi renklerde olan ve minerallerden elde edilen doğal boyarmadde.

mineral sepileme maddesi (Alm. mineralisches Gerbstoff, n; Fr. agent de tannage minéral, m; İng. mineral

tanning agent) deri. Derilerin sepilenmesinde kullanılan çok değerlikli metallerin hidrolize olabilir tuzları; eşanlam:

anorganik sepileme maddesi.

mink (Alm. Mink, m; Nerz, m; Fr. vison, m; İng. mink) deri. Kanada, Kuzey Amerika, Avrupa’nın bazı kısımları,

Sibirya, Japonya ve Çin’de yaşayan, kürkü için çiftliklerde yetiştirilen mustela cinsi, etobur, küçük yapılı gelincik

türü; eşanlam: vizon.

misk faresi (Alm. Bisamratte, f; Moschusratte, f; Bisam, m; Moschrusrattenfell, n; Fr. rat musqué, m; İng.

muskrat; musquash) deri. Teksas ve Lousiana'ya özgü olan Ondatra rivilica, Rusya ve ABD'nin bazı kuzey

eyaletlerinde görülen Ondatra zibethica olmak üzere iki türü bulunan, kürkü yaka ve kol ağızlarında kullanıma

uygun kahverengi kürklü suda yaşayan küçük bir kemirgen.

misk kedisi (Alm. Genettekatze, f; Ginsterkatze, f; Fr. genette, f; İng. common genet; genet; small spotted

genet) deri. Belçika, Danimarka, Hollanda ve İsviçre'de özellikle kürkü için yetiştirilen Felis maniculata

domestica, Afrika ve Güney Avrupa'da yaşayan misk kedisi ile akraba olan Genetta genatta veya Genetta

vulgaris olmak üzere iki türü bulunan kalın ve benekli bir kürke sahip gece yaşayan etçil küçük bir hayvan türü.

Page 42: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

miyrobalan (Alm. Myrobalan, f; Fr. myrobalam, m; İng. myrobalan; Lat. Terminalia bellirica) deri. 1. Bahera,

Belerik ya da Bastard miyrobalan gibi çeşitli isimlerle adlandırılan, güneydoğu Asya düzlük veya hafif tepelik

bölgelerinde yetiştiği gibi yol kenarlarına da ekilen, kışın yaprak döken ağaç. 2. Bu ağacın kurutulmuş,

olgunlaşmamış meyvelerinden elde edilen bitkisel tanen.

moda tasarımcısı (deri. modelci) (Alm. Mode-Designer, m; Fr. couturier, m; modéliste, m; İng. couturier; dress

designer; fashion designer) deri. Bir giysinin görünüm ve şeklini tüm detayları ile yaratan kişi; eşanlam: modelist.

modelci bkz. deri. moda tasarımcısı.

moelon (Alm. Moellon, m; Fr. moëllon, m; İng. moellon) deri. Yağ ile sepilenmiş derilerden özütlenen, hidrofilik

balık yağı oksitlenme ürünlerini içeren, bir tür yağda su emülsiyonu.

mokasen (Alm. Mokassin, m; Fr. mocassin, m; İng. moccasin) deri. Tabanı ve yanları tek bir parça deriden

oluşan, bağcıksız ayakkabı.

molibden sayısı (Alm. Molybdänzahl, f; Fr. indice molybdique, m; İng. molybdate value) deri. Mangrove ve

Quebracho gibi bitkisel tanenlerin içerdiği bazı katkı maddelerini tayin etmek için kullanılan bir özellik olup bir

amonyum molibdat amonyum klorür tepkeninin standart şartlarda sepi çözeltisine ilave edilmesi sonucu oluşan

çökeltinin ağırlığının mevcut tanenin yüzdesi olarak ifade edilmesi.

molyer ayakkabı (Alm. Derbyschuh, m; Fr. derby, m; İng. derby shoe) deri. Gambaları yüz üzerine dikilmiş sayalı

olan ayakkabı tipi.

monoazo boya maddesi (Alm. Monfoazofarbstoff, m; Fr. colorant mono-azoique, m; İng. mono-azo

dyestuff) deri. Yapısında (-N=N-) azo gruplarından sadece bir tane içeren boyarmadde.

monta (Alm. Zwicken, n; Fr. montage, m; İng. lasting) deri. Tabanı yerleştirmek için hazırlanmış sayayı kalıp

üzerine gerdirerek taban astarına tutturma işlemi.

montan mumu (Alm. Montanwachs, m; Fr. cire de montan, f; İng. montan wax) deri. Bitümlü linyitlerin

özütlenmesinden elde edilen, başlıca serbest ve esterlenmiş montanik asitten oluşan, koyu kahverengiden açık

sarıya kadar rengi olan, ayakkabı ve otomobil cilası yapımında kullanılan hidrokarbon karışımı.

mor leke (Alm. violetter Fleck; Fr. tache violette, f; İng. violet spot) deri. Yaz aylarında kromojen içeren

bakterilerin faaliyeti nedeniyle tuzlanmış dana derilerinin et tarafında, başlıca ayak kısmında ve kenarlarda

oluşan, boyanmış derilerde renk düzgünsüzlüğüne neden olan 1-2 mm çapındaki küçük mavi veya mor renkli

düzensiz lekeler.

mordan (Alm. Beizmittel, n; Fr. fixatif de colorant, m; mordant, m; İng. dye fixative; mordant) deri. teks. Bazı

boyarmaddelerin liflere bağlanmasını sağlayan metal tuzları.

mordan boyarmadde (Alm. Beizenfarbstoff, m; Fr. colorant mordançable, m; İng. mordant

dye) deri. Sabitlenmesi için metal tuzu gibi bir bağlayıcı madde gerektiren boyarmadde türü.

mordanlama (Alm. Beizen, n; Fr. mordançage, m; İng. mordanting) deri. teks. Bazı boyarmaddelerin liflere

bağlanmasını sağlamak için boyamadan önce, sonra ya da boyama sırasında mordanlarla yapılan işlem.

morin (Alm. Morin, n; Fr. morine, f; İng. morin) deri. Eski fustik, Küba ağacı ve sarı ağaçta bulunan bir

boyarmadde.

morina karaciğer yağı (Alm. Dorschlebertran, m; Fr. huile de foie de morue, f; İng. cod liver oil) deri. Gadus türü

balıkların taze karaciğerlerinin istimlenmesiyle elde edilen, tıp ya da veterinerlik alanlarında kullanılan yüksek

kalitede karaciğer yağı.

morötesi yaşlandırma (Alm. Ultraviolettalterung, f; Fr. vieillissement par rayonnement ultra-violet, m; İng. ultra-

violet ageing) deri. Deride, normal şartlar altında, zamanla ısı, ışık vb. çevresel etkilere bağlı olarak meydana

gelen mekanik, kimyasal ve fiziksel değişikliklerin kısa sürede gözlenebilmesi için derinin morötesi ışığın etkisi

altında bekletilmesi; eşanlam: ultraviole yaşlandırma.

Page 43: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

mostra 1. (Alm. Fassade, f; Fr. parementure, f; İng. facing) deri. Bir giysinin bazı kısımlarına dekoratif ya da

gizleme amaçlı eklenilen malzeme katmanı, örneğin bir ceketin önünün iç astarı. 2. (Alm. Revers, n; Fr. revers, m;

İng. lapel; revers) teks. Yakanın göğse doğru inen, devrik bölümü; eşanlam: klapa. 3. bkz. yerb. yüzlek.

moton (Alm. Biberlamm, n; Fr. agneau-castor, m; mouton doré, m; İng. lamb-beaver; mouton fur) deri. Yünü

daima düzgün ve parlak olacak şekilde işlenmiş, boyanmış ve kısa kesilmiş ince yünlü koyun ve kuzu derisinden

yapılan kürk; eşanlam: kunduz.

muton 1. (Alm. Muton, n; Fr. muton, m; İng. muton) biyom. Mutasyonun gerçekleştiği ya da bir mutasyona yol

açabilen en küçük DNA birimi; eşanlam: mutasyonun temel birimi. 2. (Alm. Schafpelz, m; Fr. mouton, m; İng.

mouton) deri. İnce yünlü kuzu ve koyun derilerinden yapılmış, kırpılmış, özeli işlenmiş, boyanmış, aprelenmiş

kısa, bağdaşık ve parlak yünlü deri, kürk.

mübadele tanen (Alm. Austauschgerbstoff, m; Vollgerbstoff, m; Fr. tanin de remplacement, m; İng. replacement

tannin) deri. Mamul derinin karakterini ya da sepileme işlemini önemli derecede değiştirmeyen, tamamen ya da

kısmen bitkisel esaslı sepileme maddeleri yerine kullanılabilen yapay tanen tipi.

müflon (Alm. Mufflon, n; Fr. mouflon, m; İng. moufflon) 1. deri. Ovis Mosimon adlı Korsika ve Sardunya da

bulunan, kürkü kızıl kahverengi, kısa yünlü bir yaban koyunu türü. 2. teks. Kışlık üst giysilerin içine tutturulan tüylü

yapıda astar.

naftalin lekesi (Alm. Naphthalinverfärbung, f; Fr. tache de naphtaléne, f; İng. naphthalene stain) deri. Özellikle

naftalinlenmiş hava kurusu koyun derilerinde görülen, kireçlik işleminden sonra daha da belirginleşen, naftalinin

kendisi veya ham naftalinde bulunan fenolik esaslı kirliliklerin oksidasyonu sonucu deri kısmında kahverengi yün

kısmında ise kırmızı renkte gözüken deri kusuru.

napa (Alm. Nappaleder, n; Fr. nappa, m; İng. nappa) deri. Koyun, kuzu, keçi, oğlak veya yarma sığır derilerinden

üretilen; yumuşak, tam ciltli, kesit boyalı eldivenlik ya da giysilik deri.

nervür (Fr. nervures, pl; İng. points) deri. Eldivenin üst kısmındaki süs amaçlı genellikle üç adet kabarık dikişli

hat.

nitroselüloz (Alm. Nitrocellulose, f; Fr. nitrocellulose, f; nitrate de cellulose, m; İng. cellulose nitrate;

nitrocellulose) 1. deri. Deri bitim selülozunun nitrat bileşiğinin yaygın ismi, selülozik maddelerin nitrik

esteri. 2. kim. Kağıt yapımında kullanılan, pamuk ya da odun hamuru biçimindeki selülozun nitrik ve sülfirik asit

varlığında nitrolanmasıyla elde edilen selülozun nitrat esteri.

nitroselüloz bitim (Alm. Nitrocellulosezurichtung, f; Fr. finissage à base de nitrocellulose, m; İng. nitrocellulose

finishing) deri. Nitroselüloz içeren kat uygulaması ile yapılan deri bitim işlemi; eşanlam: selülozik lak bitim,

selülozik lak finisaj.

nodul hasarı (Alm. Treibstachelschaden, m; Fr. piqures d'aiguillon, f; İng. goad damage) deri. Hayvanların

yürüyüşünü hızlandırma amaçlı kullanılan, ucuna demir çivi takılmış sopanın hayvanın özellikle but kısmında

oluşturduğu irili ufaklı delik izleri; eşanlam: üvendirik zararı.

nokra (Alm. Dassel, f; Fr. varron, m; İng. warble) deri. Sığırsineği ya da büvelek de denen (Hypoderma lineatum,

Hypoderma bovis) sineğin kurtçuklarının hayvanların sırtında meydana getirdiği şişkinlik ya da delik şeklindeki

deri kusuru.

nokra hasarı (Alm. Dasselschaden, m; Fr. défaut de varron, m; İng. warble damage) deri. Büvelek de

denen sığırsineklerinin özellikle keçi ve sığır gibi hayvanların sırt bölgesinde oluşturduğu açık ya da kapanmış

delik izleri.

noniyonik emülgatör (Alm. nichtionischer Emulgator, m; Fr. émulgateur non ionique, m; İng. non-ionic

emulsifier) deri. Suda çözündüğünde iyonize olmayan ve suda yağ asıltı ve yağda su türü asıltıların

hazırlanmasında kullanılan asıltı maddesi.

novolak (Alm. Novolake, f; Novolack, m; Fr. novolaque, f; İng. novolac; novolak) deri. Kimi bileşimli tanenlerin

temeli olan, çoğunluk formaldehit gibi bir aldehitle fenolün asit koşullarda yoğuşması sonucu oluşan uzun zincirli,

yüksek moleküllü, reçinemsi yapı.

Page 44: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

nötrleştirme (Alm. Neutralisation, f; Fr. neutralisation, f; İng. neutralisation; neutralization) 1. biyom. Toksin,

enzim ve mikroorganizmaların etkisini fiziksel, kimyasal ya da biyolojik yöntemlerle ortadan kaldırma, etkisiz hale

getirme işlemi. 2. deri. Sepileme işlemi sonrası mineral tabaklanmış derilerin bir alkali tuz çözeltisi kullanılarak

pH'sını yükseltme işlemi. 3. kim. Bir ortamdaki hidroksit OH- iyonları ile hidronyum H3O+ iyonlarının birleşerek su

oluşturduğu tepkime.

nubuk (Alm. Nubuk, n; Fr. nubuck, m; İng. nubuck) deri. Cilt kısmı zımparalanarak oldukça kısa lifler açığa

çıkartılması sonucu kadifemsi yüzey özelliği kazandırılmış deri.

nutria (Alm. Biberratte, f; Nutria, f; Sumpfbiber, m; Fr. ragondin, m; İng. coypu) deri. Güney Amerika'da yaşayan

ve kürkü için yetiştirilen, kahverengi yumuşak kürke sahip nehir kunduzu.

oğlak derisi (Alm. Heberling, m; Fr. heberling, m; İng. heberling) deri. Bir yaşın altında bulunan keçinin ya da

küçük çaplı; kuru ağırlığı yaklaşık olarak 350-500 gram olan keçinin deri.

oksidasyon boyarmadde (Alm. Oxidationsfarbstoff, m; Fr. colorant d'oxydation, m; İng. oxidation

dyestuff) deri. Genellikle kürk boyamada kullanılan aromatik amin, diamin ve hidroksiamin gibi boyarmaddelerle

kaplı yüzeyin yükseltgenmesi sonucu elde edilen boyarmadde.

oksitlemeyle kıl giderme (Alm. oxidative Enthaarung, f; Fr. épilage par oxydation, m; İng. oxidative

unhairing) deri. Kılın veya yünün oksitleyici bir madde ile parçalanarak deriden uzaklaştırıldığı kıl giderme

yöntemi.

okso tuz (Alm. Oxosalz, n; Fr. sel oxo, m; İng. oxo-salt) deri. Oksijen atomlarına bağlı metal iyonlar içeren bir

kompleks iyonlar tuzu.

omuz derisi (Fr. cuir de collet, m; İng. shoulder leather) deri. Bir sığır derisinin, etekler dışında, boyun ve omuz

kısımlarından oluşan kareye yakın alanı.

opossum (Alm. Opossum, n; Fr. sarigue, f; opossum, m; İng. opossum) deri. Didelphus virginiana (Kuzey

Amerika) ve Didelphus azarae (Güney Amerika) adlı ve kürkü kısa, yünümsü ve karmaşık renkli olan küçük bir

keseli hayvan; eşanlam: Amerika keseli sıçanı.

optik beyazlatıcı (Alm. opticher Aufheller, m; Fr. azurant optique, m; İng. fluorescent whitening agent; optical

brightener; optical whitening agent) deri. teks. İnsan gözünün göremediği mor ışınları, insan gözünün görebildiği

dalga boylarında yansıtan ve böylece malzemeden göze ulaşan beyaz ışığı artırarak daha beyaz bir görünüm

sağlayan madde; eşanlam: optik ağartıcı.

organik sepileme (Alm. organische Gerbung, n; Fr. tannage organique, m; İng. organic tanning) deri. Sepileyici

özelliğe sahip metal tuzları kullanılmadan örneğin bitkisel ya da sepileme özelliğine sahip diğer organik maddeler

kullanılarak yapılan sepileme işlemi.

orman kedisi (Alm. Buschkatze, f; Serval, m; Fr. serval, m; İng. serval) deri. Siyah benekleri olan kırmızı-

kahverengiden griye değişen renkte kürke sahip, Afrika'da, Sahra'nın güneyinde bulunan, orta boy bir yaban

kedisi, Leptailurus serval; eşanlam: serval.

ortopedik deri (Alm. Orthopädieleder, n; Walkleder, n; Fr. cuir orthopédique, m; İng. orthopaedic

leather) deri. Tıbbi amaçlarla kullanılan ve bitkisel ya da glutaraldehit gibi farklı sepi maddeleriyle sepilenmiş deri.

ot danası (Fr. broutard d'un an, m; İng. grasser young) deri. Sadece çimenle beslenen dana.

ot danası derisi (Alm. Fresser, m; Pittling, m; Fr. broutard, m; İng. grasser skin) deri. Büyüyene kadar çimen

diyetiyle beslenmiş buzağının derisi.

oyuk dingil (Alm. Hohlachse, f; Fr. axe creux, m; İng. hollow axle) deri. Deri dolabı dönerken içerisine sıvı

malzemelerin ilave edilebilmesine olanak sağlayan ve bir tarafındaki yatak içerisinde bulunan içi boş mil; eşanlam:

dolap göbeği.

ozmotik şişme bkz. deri. geçişimsel şişme.

Page 45: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

ökçe çukuru (Alm. Absatzkante, f; Fersenbett, n; Fr. emboîtage du talon, m; İng. heel cup) deri. Ayakkabının

topuk kısmının ökçe üzerine tam oturması için ökçenin ayakkabı topuk bölgesi ile birleştiği kısmında bulunan

içbükey kavis.

ökçe falçası (Alm. Absatzfleck, m; Fr. sous-bout, m; İng. heel lift) deri. Ayakkabı tabanı ve ökçe kapağı

arasındaki kösele veya suni köseleden yapılmış katlar.

ökçe kapağı (Alm. Oberfleck, m; Fr. bonbout, m; İng. top-piece) deri. Ayakkabı ökçesinin yerle temas eden

kösele veya diğer malzemelerden oluşan en üst parçası.

ökçe önü (Alm. Absatzfront, f; Fr. gorge du talon, f; İng. heel breast) deri. Bir ökçenin ön kenarı veya alın kısmı.

ökçe önü kapağı (Alm. Sohlenhals, m; Fr. queue de semelle, f; İng. heel breast flap) deri. Yüksek ökçeli zenne

ayakkabılarda ökçe önünü kaplayan taban malzemesinin arka uç kısmındaki dar bölüm.

ökçe vardolası (Alm. Fersenkeder, m; Fr. couche-point, m; İng. heel welt; seat-lift) deri. Özellikle kösele

tabanlarda ökçenin oturacağı yüzey ile ökçe arasına konulan ve oturma yüzeyinin aynı seviyeye getirilmesini

sağlayan at nalı şeklindeki parça.

ön boyama (Alm. Vorfärbung, f; Fr. pré-teinture, f; İng. pre-dyeing) deri. Ana boyama öncesi, daha derine işleyen

veya farklı tip bir boya ile yapılan boyama.

ön etleme (Alm. Vorentfleichen, n; Fr. pré-écharnage, m; İng. pre-fleshing) deri. Islatması yapılan ve pıtrak alma

makinesinden geçirilen ham derilerin kireçlik işlemine alınmadan et ve leş tabakasının uzaklaştırılması için

yapılan işlem.

ön kol (Alm. Unterärmel, m; Fr. avant-bras, m; İng. foresleeve) deri. Bir giysi kolunun el bileğinden dirseğe kadar

kolu örten kısmı.

ön roba (Alm. Vorderteil, n; Fr. devant, m; İng. front) deri. Bir giyim eşyasının vücudun ön kısmını kaplayan her

bir parçası.

ön sepileme (Alm. Vorgerbung, f; Fr. prétannage, m; İng. pretannage) deri. Ana sepileme öncesi, sepilemeyi

kolaylaştırmak için genellikle doku büzme özelliği düşük olan sepileme maddeleri ile yapılan tam olmayan bir

sepileme işlemi.

öniplikçik (Alm. Protofibrille, f; Fr. protofibrille, f; İng. protofibril) deri. Tropokolajenin doğrusal polimerleşmesi ile

oluşan 280 x 1,5 nm boyutundaki üçlü sarmal yapıdaki uzun zincirli kolajen makro molekülü; eşanlam: önlifçik.

önkolajen (Alm. Präkollagen, n; Fr. précollagène, m; İng. precollagen) deri. Seyreltik asetik asitle

bağdokularından özütlenen kolajenin bir biçimi.

önlük derisi (Alm. Schürzenleder, n; Fr. cuir pour tabliers, m; İng. apron leather) deri. Demirci, döküm işçisi, yük

arabacısı vb. için yapılan önlüklerde kullanılan bitkisel ya da krom sepilenmiş geniş alanlı koyun, domuz ve sığır

derisi.

örgülü ayakkabı (Alm. Flechtschuh, m; Fr. chaussure tressée, f; İng. interlaced shoe) deri. Sayası tamamen ya

da kısmen örülü deri ya da başka malzemeden yapılmış şeritlerden imal edilmiş olan ayakkabı.

örtme gücü (Alm. Deckkraft, f; Deckvermögen, m; Fr. pouvoir couvrant, m; pouvoir masquant, m; İng. covering

power; masking power) 1. deri. Bitim işlemleri katkı maddesinin, bitim tabakasının ya da tümüyle pigmentli bitim

filminin bir deri yüzeyindeki kusurları kapatma yeteneği. 2. malz. Sır, emaye ve diğer tür kaplamaların yüzeyin

arkaplanını göstermeme derecesi.

örtücü pigment bitimi (Alm. Deckfarbenzurichtung, f; Fr. finissage pigmenté, m; İng. pigment

finishing) deri. Pigment içeren bitim uygulamasını da kapsayan bir dizi işlemin adı; eşanlam: pigment finisaj.

özderi (Alm. Dermis, f; Fr. derme, m; İng. dermis) deri. 1. Kürk, post vb. üretimler hariç deri üretiminde üst ve

altderi katmanları uzaklaştırıldıktan sonra kalan, ham derinin işlenmesinde kullanılan esas katman. 2. Omurgalı

hayvanların derilerinin iki katmanını oluşturan ve ham deri deriye dönüşürken saflaştırılan, başlıca kolajen

liflerinden oluşan, az miktarda elastin, retikülini vb. içeren bir çeşit bağdoku; eşanlam: koryum, dermis.

Page 46: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

özütleme bataryası (deri. ekstraksiyon bataryası) (Alm. Extraktions-Batterie, f; Fr. batterie d'extraction, f; İng.

extraction battery; leaching battery) deri. Deri işlentisinde kullanmak amacıyla bitki kısımlarından bitkisel ürünleri

özütlemek için kullanılan tank serisi.

özütlenebilir yağ (Alm. extrahierbares Fett; Fr. graisse extractible, f; matière grasse extractible, f; İng. extractable

fatty matter) deri. Ham ya da mamul deriden petrol eteri, diklor metan ya da hegzan gibi bazı çözücüler ile

özütlenebilen yağlı madde.

paça yağı (Alm. Klauenöl, m; Fr. huile de pied de boeuf, f; İng. neatsfoot oil) deri. At, koyun ve sığırların

ayaklarından elde edilen ve deri yağlama işlemlerinde kullanılan yağ.

palamut özü (İng. valex, valonia extract) deri. 25-30 yaşından sonra Palamut meşesi ağaçlarından toplanan

meyvelerin kurutulması sonrasında tanen üretmek üzere palamut kadeh ve tırnaklarının kaynatılıp elde edilen sıvı

ürünün toz halinde getirilerek kullanıma sunulduğu yaklaşık %65 tanen içeren, başta dericilik olmak üzere

farmakoloji ve boyacılıkta kullanılan odun dışı orman ürünü; eşanlam: valeks.

palamut tırnağı (Alm. Trillo, m; Fr. trillo, m; İng. trillo) deri. orm. 25-30 yaşından sonra palamut meşesi

ağaçlarından toplanan meyvelerin kurutulması sonrasında palamut kadehi üzerinden elde edilen tırnak şeklindeki

tanence zengin, TS 1016 standardında birinci tırnak ve ikinci tırnak olarak sınıflandırılan, ayrıca öğütülerek

palamut unu ve palamut özü elde edilen, başta dericilik olmak üzere farmakoloji ve boyacılıkta kullanılan odun

dışı orman ürünü.

papilla kılı (Alm. Papillarhaar, n; Fr. poil à bulbe, m; İng. papillary hair) deri. Kıl soğanı derinin papilla tabakasına

tutunmuş ve bu tabaka tarafından sarılmış, beslenen ve büyümesi devam eden kıl.

papiller katman (Alm. Papillarschicht, f; Fr. couche papillaire, f; İng. papillary layer) deri. Üstderinin sınırlarından

kıl köklerine kadar uzanan, kolajen ve elastince zengin ince lif yapısına sahip, yağ ve ter bezleri ve kıl yatakları

içeren, özderinin dış ya da üst kısmı; eşanlam: papilla katmanı.

parazit hasarı (Alm. Parasitenschaden, m; Fr. lésion de parasite, f; İng. parasitic damage) deri. Canlı hayvanın

derisi üzerinde ya da içinde yaşayan parazitlerin verdiği zarar.

parlatma 1. (Alm. Polieren, n; Fr. lustrer; İng. polish) deri. Dönen pelüş kaplı bir çark ile deriye ya da deri mamule

parlaklık kazandırma. 2. (Alm. Polieren, n; Fr. polissage, m; İng. polish) kim. Koruma ya da görsellik amacıyla

malzemelerin yüzeylerinin çok ince taneli katılar, çözücüler, sıvı ve katı yağlar ile işlenerek pürüzlerinin

giderilmesi; eşanlam: perdahlama.

parlatma dolgusu (Alm. Poliergrundierung, f; Fr. fond à polir, m; İng. polishing grounding) deri. Zımparadan önce

veya zımparadan sonra parlatılacak deriye yumuşak termoplastik bir kat uygulama işlemi.

parlatma maddesi (Alm. Polierstoff, m; Fr. matériel pour polissage, m; İng. polishing material) deri. Deriye ya da

deri mamule parlak bir görünüm vermek için uygulanan genellikle yağlar ya da mumlar içeren kimyasal maddeler

karışımı.

parlatma makinesi (Alm. Poliermachine, f; Fr. machine à polir, f; İng. polishing machine) deri. Sentetik veya

doğal bir taştan yapılmış döner merdaneler aracılığıyla derinin cilt yüzeyini düzelten veya parlatan makine.

parlatma silindiri (Alm. Polierwalze, f; Polierzylinder, m; Fr. cylindre à polir, m; İng. polishing roller) deri. Derinin

sırça yüzeyini parlatmak için kullanılan doğal veya sentetik taş.

parlatma tamburu (Alm. Plüschard, n; Fr. polisseuse, f; İng. plush wheel) deri. Eldiven gibi bazı derilerin sırça

tarafını parlatmak için kullanılan pelüş kaplı dönen silindir.

parşömen (Alm. Pergament, n; Fr. parchemin, m; İng. parchment) deri. Genellikle yazı yazma, resim yapma ve

kitap ciltleme gibi amaçlarla kullanılan keçi, koyun ve dana derisi gibi ince derilerden sepileme işlemi

gerçekleştirmeden üretilen yumuşak yüzeyli, opak ve şeffaf bir malzeme.

parşömen üretimi (Alm. Pergamentherstellung, f; Fr. fabrication du parchemin, f; İng. parchment

preparation) deri. Kireçliği ve etlemesi yapılmış tolanın sepileme yapmadan gerilerek kurutulduğu kurutma

sırasında tolanın yağının giderildiği, temizlendiği ve yumuşatıldığı üretim yöntemi.

Page 47: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

patatir yapmak (Alm. Stichstuppen, n; Fr. marquer les points; İng. stich separate) deri. Titreşimli dönen çarklı bir

alet ile patatir makinesi kullanarak sayaya sağ açılı olarak vardola üzerinde dikiş aralıkları arasında iz yapmak.

patlama basıncı (Alm. Berstdruck, m; Fr. pression de rupture de la fleur, f; İng. ball bursting pressure) deri. Deri

fiziksel testlerinde dairesel deri örneğinin patlayarak yarılmasına neden olan basınç.

peptit köprüsü (Alm. Peptidbrücke, f; Fr. pont peptidique, m; İng. peptide crosslink) deri. Birbirine komşu

polipeptit zincirlerindeki peptit gruplarının arasında oluşan bağ.

peptitleşme (Alm. Peptisierung, f; Fr. peptisation, f; İng. peptisation) deri. Suda çözünmeyen bir proteinin

hidrojen bağı, elektrostatik bağ gibi zayıf bağlarının parçalanarak proteinin çözünür hale gelmesi; eşanlam:

peptizasyon.

perdah altlığı (Fr. table lisse, f; İng. glazing bed) deri. Perdah makinesinde deri yüzeyinin parlatılıp bitim filminin

düzgünleştirilmesi sırasında üzerine derinin konulduğu uzun dar yatak, altlık.

perdah cilası (Alm. Glanzappretur, f; Fr. apprêt lissage, m; İng. glazing season) deri. Özellikle glase deride

parlak bir yüzey elde etmek amacıyla kullanılan, albümin gibi film oluşturabilme özelliğine sahip bir protein içeren

cila çözeltisi.

perdah makinesi (Alm. Glanzstoßmaschine, f; Fr. machine à lisser, f; İng. glazing machine) deri. Agat veya cam

bir silindir ile basınç altında deri yüzeyine sürtme hareketi uygulayarak deri yüzeyinin parlatılması, filmin

düzgünleştirilmesi amacıyla kullanılan bir makine.

perdah silindiri (Alm. Glanzstoβrolle, f; Fr. cylindre de lisse, m; İng. glazing cylinder) deri. Parlak bir yüzey elde

etmek için perdah makinesi ile basınç altında sürtme hareketiyle deri yüzeyine çekilen cam, agat veya çelik

silindir.

perdahlama (Alm. Glanzstoßen, n; Fr. lissage, m; İng. glazing) deri. Kazein ve benzeri parlaklığı artırıcı yardımcı

kimyasallar uygulanmış deri yüzeyinde bir cam silindirin hızla çekilerek yüzeyin parlatılması işlemi.

perde bitim işlemleri (Alm. Gießlackieren, n; Fr. induction à la machine à rideau, f; İng. curtain

coating) deri. Perde makinesiyle derinin üzerine bitim amaçlı kat uygulanması.

perde makinesi (Alm. Uberlaufgießmaschine, f; Fr. machine à rideau, f; İng. curtain- coater; curtain coating

machine) deri. Bir tanktan ince bir perde halinde akan bitim çözeltisini deri üzerine uygulayan makine.

permeometre (Alm. Permeometer, n; Fr. perméomètre, m; İng. permeometer) deri. Dinamik şartlar altında suyun

ayakkabı taban derisine nüfuz etme süresini ve o andaki emilen su miktarını ve su geçirme oranını ölçmeye

yarayan özel bir cihaz.

pervane (denz. uskur) 1. (Alm. Schraubenpropeller, m; Fr. hélice, f; İng. propeller; screw propeller) denz. Gemilerin

hareketini sağlayan, makine gücünün iletildiği şaft ucuna takılı palalardan oluşan sevk elemanı. 2. (Alm.

Beizhaspel, f; Fr. coudreuse à confit, f; İng. paddle) deri. Deri üretiminde ıslatma, kireçlik ve yıkama amaçlı

kullanılan, derileri ve banyoyu hareket halinde tutmak için dönen kanatları olan, ağaç, beton veya polimerden

üretilmiş yarı silindirik bir tekne. 3. (Alm. Luftschraube, f; Fr. hélice, f; İng. airscrew; propeller) uçk. Bir eksen

etrafında eşit açısal aralıklarla sıralanmış, itki sağlamak üzere bu eksen etrafında döndürülen palalar düzeneği.

pervane teknesi (Alm. Haspelbottich, m; Fr. coudreuse, f; İng. paddle vat) deri. İçerisindeki deri ve banyoyu

hareketlendirmek amacıyla üzerine bir pervane kanadı sabitlenmiş genellikle yarı silindirik bir tank.

pervaz (Alm. Besatz, m; Fr. passement, m; İng. edging; trimming) deri. teks. Giysilerde yaka, kol oyuntusu gibi

bazı kenarların desteklenmesi amacıyla dikilen kumaş parçası.

pıtrak alma makinesi (Alm. Wollfellwaschmaschine, f; Fr. machine à sabrer, f; İng. burring

machine) deri. Islatma işleminden çıkmış yünlü koyun derilerinin yün tabakası üzerindeki kir, diken, tohum vb.

yabancı maddeleri uzaklaştırmak için kullanılan, dönen kör bıçaklı silindirlere ve su fıskiyelerine sahip makine.

pikle (Alm. Pickel, m; Pickeln, n; Fr. picklage, m; İng. pickling) deri. Tolanın asit ve tuz çözeltisi ile özellikle

mineral sepilemeye hazırlık ya da korunması amacıyla işlenmesi; eşanlam: salamura etmek.

Page 48: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

pikle bozma (Alm. entpickeln; Fr. dépickler; İng. depickle) deri. Tuzlu su içerisinde pikle edilmiş tolaların

asitliğinin bikarbonatlar, boraks vb. alkalilerle giderilmesi işlemi; eşanlam: pikle çözme.

pikle tola (Alm. gepickelte Blöße, f; Fr. peau picklèe, f; İng. pickled pelt; pickled skin) deri. Yün veya kılları

giderilmiş, kireçlik işlemi yapılmış ve ardından kireci giderilmiş, sama işlemi yapılmış koruma ya da sepilemeye

hazırlık amacıyla asit ve tuz çözeltisi ile işleme tabi tutulmuş deri.

pirokatekol (Alm. Brenzkatechin, n; Fr. catéchol, m; pyrocatéchol, m; İng. 1,2-dihydroxybenzene; catechol;

pyrocatechol) 1. deri. Bitkisel sepileme maddelerinin bir alt grubu olan yoğuşuk tanenlerin temel yapılarından biri

olan kateşinin yapısında bulunan, C6H4(OH)2 moleküler formülünde, ergime noktası 105 °C, kaynama noktası 245

°C olan, renksiz kristal yapıda, fenol türevi organik bileşik; eşanlam: kateşol. 2. tar. Beyaz renkli, tüy görünümlü

kristal yapıda, suda kolayca eriyen, pestisit, esans ve aroma sanayisinde kullanılan, meyve ve sebzelerde de iz

miktarlarda bulunan organik kimyasal bileşik; eşanlam: katekol.

pistole makinesi (Alm. Deckfarbenspritzmaschine, f; Fr. machine à pigmenter, f; İng. paint bluster; paint gun;

paint spray) deri. Hareketli püskürtme kafaları aracılığıyla malzeme ya da ürüne boya ya da bitim çözeltisi gibi bir

sıvıyı uygulamada kullanılan makine.

plakalı ütü presi (Alm. Bügelplattenpresse, f; Fr. presse à satiner à plaques, f; İng. platen ironing; plating

press) deri. Isıtılmış, üstü düz ya da desenli plakanın derinin sırça yüzeyi ile temasta olduğu, mekanik ya da

hidrolik basınçla deriye parlak ve düzgün bir görünüm ya da desen vermek için kullanılan pres.

plastik zemin kat (Alm. Plastikgrundierung, f; Fr. fond à base de plastique, m; İng. plastic bottomcoat; plastic

bottoming) deri. Nitro selüloz bitim işlemi için zemin olarak deriye uygulanan sentetik reçineden oluşan katman ya

da dolgu; eşanlam: plastik dolgu.

plastometre (Alm. Plastometer, n; Fr. plastomètre, m; İng. plastometer) 1. deri. Sağlam bir şekilde sabitlenmiş

dairesel deri örneğine uygulanan iki boyutlu gerilimin kaldırılması sonrasında meydana gelen yüzey artışıyla

derinin kalıcı boyut değişimini ölçmek için kullanılan test cihazı. 2. müh. Plastik malzemelerin akma özelliğini

belirlemekte kullanılan ölçü aleti.

platformlu orta taban (Alm. Plattformsohle, f; Fr. semelle plateforme, f; İng. platform sole) deri. Ayakkabı yapısı

içerisinde bulunan, çoğu kez giyenin boyunu yüksek göstermek için kullanılan kalın orta taban.

poliaromatik tanen (Alm. polyaromatischer Gerbstoff, m; Fr. tanin polyaromatique, m; İng. polyaromatic

tannin) deri. Yapay tanenler ile birlikte hidrolize olabilir ve yoğuşuk tanenleri de içeren, birçok aromatik çekirdeğin

bileşiminden oluşmuş tanen tipi.

poliasit sepileme (Alm. Polyäuregerbung, f; Fr. tannage aux polyacides, m; İng. polyacid tannage) deri. Volfram,

molibden, vanadyum ya da silikonun izo veya hetero poliasitleri ile yapılan sepileme türü.

polifosfat sepi maddesi (Alm. Natriumpolyphosphat, n; Fr. polyphosphate de sodium, m; İng. sodium

polyphosphate) deri. Molekül ağırlığı 1500-2000 Dalton olan, sepileyici etkiye sahip, NaPO3)x.Na2O formülünde

metafosfat bileşiği.

polifosfat sepileme (Alm. Polyphosphatgerbung, f; Fr. tannage aux polyphosphates, m; İng. polyphosphate

tannage) deri. Sodyum polifosfatın asit çözeltisi ile yapılan sepileme türü.

polimer bağlayıcı (Alm. Polymerisatbindemittel, n; Fr. liant polymère, m; liant polymére, m; İng. polymer binding

agent) deri. Deri bitim işlemindeki pigmentleri bağlamak için kullanılan poliakrilat gibi polimerler; eşanlam: polimer

binder.

polimer zemin kat (Alm. Polymergrundierung, f; Fr. fond à base de liants polymères, m; İng. polymer

grounding) deri. Poliakrilat gibi sentetik bir reçine ile deriye uygulanan ilk kat.

polimerleştirmeli sepileme (Alm. Polymerisationsgerbung, f; Fr. tannage par polymérisation, m; İng.

polymerisation tannage) deri. Glioksal ya da dialdehit ile yapılan sepilemelerde olduğu gibi kolajen ile bağ yapma

prensibine dayanmayan, monomerlerin ya da düşük molekül ağırlıklı polimerlerin deri içerisinde polimerleştirilerek

makromoleküllere dönüştürüldüğü sepileme türü; eşanlam: polimerizasyon sepileme.

Page 49: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

post (Alm. Pelzfell, n; Fr. peau en poil, f; peau à fourrure, f; İng. woolfell) deri. Lif üreten hayvanlardan kesimden

sonra elde edilen, üzerinde yün ve kıl örtüsü bulunan ham deri eleman.

pösteki (Alm. Pelzleder, n; Fr. cuir à fourrure, f; pelleterie, f; İng. furskin; wool on leather) deri. Sepilenmiş ya da

farklı yöntemlerle bozunmaya karşı korunmaya alınmış ve kullanılabilir hale getirilmiş, genellikle koyun ve keçi gibi

küçükbaş hayvan postu.

pres bıçak (Alm. Stanzeisen, n; Stanzmesser, n; Fr. emporte-piéce, m; İng. press knife) deri. Tabaka şeklindeki

bir malzemeden istenilen şekilde bir parçanın kesilerek çıkarılmasında kullanılan, kesilecek olan parçanın sınırları

boyunca dikey kesici ağıza sahip kesim bıçağı.

presleme 1. (Alm. Einprägen, n; Fr. imprimer; İng. emboss) deri. Isıtılmış üstü desenli bir plaka veya silindir ile

deriye basınç uygulayarak deri üzerinde kabartılı desen yapma işlemi. 2. (Alm. Pressen, n; Fr. pressage, m; İng.

pressing) malz. Genellikle mekanik yolla bazen de elle basınç uygulanarak metal, seramik, cam gibi uygun

bünyelerin şekillendirilme işlemi.

proteaz (Alm. Peptidase, f; Peptidbindungshydrolase, f; Fr. enzyme protéolytique, f; peptidase, f; protéase, f; İng.

peptidase; protease; proteinase) 1. deri. Polipeptitlerdeki peptit bağlarını hidrolize edebilen, dericilikte kıl sökme

için yoğun kullanılan bir enzim; eşanlam: peptidaz. 2. tar. Organizmalar tarafından üretilen ve peptit bağlarının

hidrolizi ile proteinlerin parçalanmasını katalizleyen, endüstriyel öneme sahip enzim.

protein esaslı bağlayıcı (Alm. Eiweisbindemittel, n; Fr. liant protéique, m; İng. protein binder) deri. Pigmentin

deri yüzeyinde tutunmasını sağlayan albümin veya kazein gibi protein esaslı bağlayıcı.

proteoglikan (Alm. Proteoglykan, n; Fr. protéoglycane, m; İng. proteoglycan) deri. Glikozaminoglikanların

proteinlere değerlik bağlarıyla bağlanması sonucu oluşan ve dericilik açısından uzaklaştırılması gereken

kompleks molekül.

protokolajen (Alm. Protocollagen, n; Fr. protocollagène, m; İng. protocollagen) deri. Tropokolajenin doğrusal

polimerleşmesi ile oluşan, daha sonra kolajen lifini meydana getirecek, uzun zincirli bir kolajen molekülü.

pul (Alm. Schuppe, f; Fr. écaille, f; İng. scale) 1. deri. Kıl ve yün liflerinin yüzeyini örten hücre; eşanlam: kütikula

pulcuğu. 2. tar. 1. Balıklardan yılan ve kaplumbağalara kadar birçok hayvanda, altderiden köken almış ve

yükselerek üstderinin üzerini kaplayan, kemik ya boynuzsal bir maddeden ya da kitinden yapılmış oluşumlar. 2.

Bitkilerde epidermisten oluşan yassı küçük yapılar. 3. (Alm. Wafer, m; Fr. galette, f; tranche, f; İng. slice;

wafer) elk. Üzerinde transistörler, diyotlar gibi yarıiletken elemanların yahut tümdevrelerin gerçekleştirildiği ince,

yarıiletken disk.

pürüzsüz tutum (Alm. geschmeidiger Griff; glattes Hautgefühl; Fr. toucher lisse, m; İng. smooth

feel) deri. Parmakların herhangi bir düzensizliği hissetmeksizin hareket edebildiği deri ya da başka bir

malzemenin yüzey yapısı.

püskürtme boyama (Alm. Spritzfärbung, f; Fr. teinture au pistolet, f; İng. spray dyeing) deri. Sıvı bitim boya

çözeltilerinin deri, tekstil, metal gibi malzeme yüzeylerine, püskürtme ile uygulandığı boyama biçimi.

püskürtme makinesi (Alm. Spritzmachine, f; Fr. machine à pulvériser, f; İng. spraying machine) deri. Deri,

tekstil, metal gibi malzeme yüzeylerine sıvı bitim çözeltilerinin uygulandığı ve bir kurutma düzeneği de içerebilen

sistem; eşanlam: sprey makinesi, pistole makinesi.

püskürtme odası (Alm. Spritzraum, m; Fr. cabine de pistoletage, f; İng. spray chamber) deri. Makine hattında

sıvı bitim çözeltilerinin derilere püskürtüldüğü kapalı bölme, püskürtme kabini.

püskürtme sisi (Alm. Spiritznebel, m; Fr. brouillard de pulvérisation, m; İng. spray cloud) deri. Püskürtme

tabancası ile oluşturulan sıvı damlacıkları topluluğu; eşanlam: püskürtme bulutu.

püskürtme tabancası (Alm. Spritzpistole, f; Fr. pistolet, m; pistolet de pulvérisation, m; İng. spray-gun; spraying

pistol) deri. Yüzeye sis halinde sıvı uygulayabilen tabanca; eşanlam: boya tabancası, pistole.

püskürtmeli bitim işlemi (Alm. Spritzzurichtung, f; Fr. finissage au pitolet, m; İng. spray finishing) deri. Sıvı bitim

karışım ve çözeltilerinin deri, tekstil, metal gibi malzeme yüzeylerine, püskürtme yöntemi ile uygulandığı bitim

biçimi; eşanlam: pistole bitim işlemi, tabanca bitim işlemi.

Page 50: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

reaktif boya (Alm. Reaktivefarbstoff, m; Fr. colorant réactif, m; İng. reactive dyestuff) deri. Selüloz ve protein

lifleri ile kovalent bağ yapabilen boyarmadde.

reaktif reçine (Alm. reaktionsfähiges Harz, n; Fr. résine réactive, f; İng. reactive resin) deri. Reaktif gruplar içeren

sentetik reçine.

reçine sepileme (Alm. Harzgerbung, f; Fr. tannage aux résines, m; İng. resin tannage) deri. Yüksek molekül

ağırlıklı, suda çözünmeyen reçinelerin polimerizasyon polimerleştirilmesi veya yoğuşması ile derinin lifleri

içerisinde bu lifleri birleştirici şekilde çökelmesi işlemi.

renk açma (Alm. Farbe aufhellen; Fr. éclaircissement de couleurs, m; İng. color lightening) deri. Boyalı bir madde

renginin beyaz yönünde değiştirilmesi işlemi.

renk doygunluğu (Alm. Farbsättigung, f; Fr. saturation des couleurs, f; İng. color saturation) deri. teks. CIE renk

üçgeninde bir rengin bulunduğu noktanın siyah nokta ile beyaz noktayı bağlayan renksizlik eksenine olan uzaklığı,

diğer bir deyişle bir rengin beyaz katılmamışlığı anlamında saflığı.

renk tonu (Alm. Schattierung, f; Farbton, m; Fr. tonalité, f; tonalité chromatique, f; variation de nuance, f; İng.

color tone; tone) deri. teks. Bir rengin beyaz ya da siyah karıştırılarak elde edilen daha güçlü ya da zayıf bir

çeşidi ya da başka renklerle karıştırılarak elde edilen çeşitlemesi.

renk tutturma (teks. nüanslama) (Alm. Nuancierung, f; Abtönen, n; Fr. nuançage, m; İng. color addition; color

nuancing) 1. deri. Deri vb. materyallerde örnek ile aynı rengi tutturmak üzere uygun boyarmadde karışımının

seçilmesi ve uygulanması. 2. teks. Boyama sırasında ilk elde edilen renk tonu ve nüansın, istenilen renk tonu ve

nüansı tutmasını sağlamak için az miktarda boyarmadde ilave ederek bir süre daha boyama.

renk üçgeni (Alm. Farbendreieck, n; Fr. triangle de couleur, m; İng. colour triangle) deri. Renk tutturmada üç ana

rengin köşelere yerleştirilmesi ve değişik oranlarda karıştırılması ile elde edilen renk üçgeni.

retiküler katman (Alm. Reticularschicht, f; Fr. couche réticulaire, f; İng. reticular layer) deri. Papillar katmandan

daha kaba lif yapısına sahip, fakat daha tekdüze bir yapısı olan, özderinin kıl köklerinden alt deriye kadar uzanan

kısmı; eşanlam: retiküler katman.

rezerve boyama (Alm. Zweitonfärbung, n; Fr. teinture avec réserve, f; İng. reserve dyeing) deri. Kürklük derilerde

boyama işlemi öncesi yün liflerinin ucunun boyaya dayanıklı bir madde ile kaplanması ve ardından geri kalan

kısmının boyanması sonucu aynı yün lifi üzerinde iki renk üretilecek şekilde yapılan boyama işlemi.

rok ayakkabı (Alm. Mokassin, m; Fr. mocassin, m; İng. moccasin) deri. Kadın ve erkeklerin özellikle yazın

giyebileceği rahat, hafif ve bağcıksız bir ayakkabı modeli.

rotopres (Alm. Durchlaufbügelmaschine, f; Fr. presse à repasser et à satiner, f; İng. rotary ironing and plating

press) deri. Derinin ütülenmesi ya da desen basılması amacıyla kullanılan, desenli ya da pürüzsüz, ısıtılmış

dönen bir silindir ve bir taşıyıcı bandı olan sürekli silindir ütü makinesi.

rugan deri (Alm. Lackleder, n; Fr. cuir verni, m; İng. patent leather) deri. Eskiden keten tohumu yağını,

çağımızda ise nitroselüloz, poliüretan ve/veya sentetik reçineleri esas alan, pigmentli de olabilen, bir dizi lak,

vernik uygulaması ile üretilmiş, parlak, ayna benzeri bir yüzeye sahip, esnek, su geçirmez bir tabaka kaplı deri

tipi.

sabitleme (deri. fiksasyon; teks. fiksaj) (Alm. Fixierung, f; Fr. fixation, f; İng. fixation) 1. deri. Deri üretiminde

kullanılan yağlar, boyalar, sepileme maddeleri vb. kimyasalların kolajene kimyasal bağlarla bağlanması, deri

içerisinde kalıcı şekilde tutulmasının sağlanması işlemi. 2. tar. Herhangi bir canlı türüne veya doku parçasına

birtakım uygun kimyasal maddeler uygulayarak en kısa sürede ve mümkün olduğunca dış ve iç yapısını

bozmadan ve kimyasal yapısını değiştirmeden gerçekleştirilen saklama işlemi. 3. (Alm. Farbfixierung, f; Fixieren,

n; Fr. fixage tinctorial; fixage, m; İng. color fixation; fixation) teks. Boyacılıkta ve basmacılıkta, boyarmadde

moleküllerinin ya da iyonlarının kuru ısı ya da buhar yardımıyla liflere bağlanması, liflerin içerisine kalıcı şekilde

yerleşmesi işlemi.

sabitleme banyosu (Alm. Fixierflotte, f; Fr. bain de fixation, m; İng. fixing bath) deri. Boya ve tanen gibi bir

bileşenin deriye tam olarak bağlanmasının sağlandığı sıvı ortam.

Page 51: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

sabitleme maddesi (Alm. Fixiermittel, n; Fixierungsmittel, n; Fr. agent de fixage, m; agent fixatif, m; fixateur, m;

İng. fixation agent; fixer; fixing agent) 1. deri. Deri endüstrisinde boyama, yağlama, yeniden sepileme ve bitim

işlemlerinde kullanılan malzemelerin deriye bağlanmasını sağlayan ve/veya haslıklarını geliştiren yardımcı

madde; eşanlam: bağlayıcı. 2. tar. Bitki veya hayvan dokusunu son haliyle bozulmadan muhafaza edecek şekilde

öldüren veya tespit eden kimyasal madde; fiksasyonda kullanılan öldürme sıvısı; eşanlam: fiksatif. 3. teks. Tekstil

endüstrisinde boyama ya da baskı işleminden sonra boyamanın ya da baskının haslıklarını artırmak için kullanılan

yardımcı madde; eşanlam: fiksaj maddesi, fiksatör.

sabun cürufu kusuru (Alm. Seifenrückstände, pl; Fr. dépôt de savon, m; résidu de savon, m; İng. soap

scum) deri. Yüksek yağ içeriğine sahip tolalarda bulunan uzun zincirli yağ asitlerinin kireçlik banyosundaki

kalsiyum ve yüksek baziklik ile kısmi sabunlaşması ile oluşan deri kusuru.

sabunlaşma (Alm. Verseifung, f; Fr. saponification, f; İng. saponification) 1. deri. Hayvansal ya da bitkisel

yağlarda esterlerin alkali etkisi ile bir tuz ya da alkole parçalanması, sırasıyla bir sabun ve gliserol ya da daha

yüksek monohidrik alkol oluşturması. 2. kim. Bir esterin su ya da baz etkisiyle alkol ve sabun tuzuna

dönüştürülmesi.

saçaklanmış (Alm. ausgefasert; ausgefranst; Fr. défibrillé; İng. frayed) deri. Kolajen lif demetindeki lif uçlarının

birbirinden ayrılmış olma durumu.

sağrı (Alm. Schild, m; Fr. culée, f; İng. rear butt) deri. Bir derinin kuyruk bölgesine doğru dört köşe şeklinde

kesilen arka kısmı.

sahtiyan (Alm. Ziegenleder, n; Fr. chevreau, m; İng. kid leather; kidskin) deri. Tabaklanarak boyanmış ve

cilalanmış genellikle keçi derisi.

salamura ham deri (Alm. salzlakenbehandelte Haut, f; Fr. peau saumurée, f; İng. brined hide) deri. Doygun tuz

çözeltisine daldırılarak konservelenmiş, kimi zaman katı tuz ile de desteklenmiş büyükbaş ham deri.

salmastra derisi (Alm. Dichtungsleder, n; Manschettenleder, n; Fr. cuir pour joints hydrauliques, m; İng. hydraulic

leather) deri. Genellikle yarı mamul sepili durumda sığır derilerinin yağ ve vaks karışımı ile yağlanması ile

üretilen, gerekli olan şekilde kesilerek kalıpların birleştirilmesinde kullanılan deri tipi; eşanlam: conta derisi.

sama (Alm. Beizen, n; Fr. confitage, m; İng. bating) deri. Deri içindeki şekilsiz proteinler ve epidermal kalıntıların

enzimler yardımıyla deriden uzaklaştırılması.

samur (Alm. Zobel, m; Fr. zibeline, f; İng. sable; Lat. Martes zibellina) deri. Sansargiller (Mustelidae)

familyasından kürk ticaretinde postu en değerli sayılan Rusya'nın Sibirya bölgesinde yaşayan memeli türü.

sandalet (Alm. Sandalette, f; Fr. sandalette, f; İng. sandal) deri. Ayağın üst kısmından ve bazen topuğundan

kayışlarla tutturulan sadece tabandan oluşan açık tip dışarı ayakkabısı.

sansar (Alm. Edelmarder, m; Fr. marte, f; İng. marten) deri. Gelincik türünden olan, uzun, ipeksi koruyucu kıllara

ve yoğun, ince alt kürke sahip küçük bir etobur.

saraciye (Alm. Leder Handwerk, n; Fr. artisanat de cuir, m; İng. leathercraft) deri. Deri, muşamba ve benzeri

malzemelerden yapılan bavul, çanta, cüzdan, kemer gibi ürünler.

saraciye ürünler (Alm. Lederwaren, pl; Fr. articles de maroquinerie, pl; İng. leather goods) deri. Deri ve benzeri

malzemelerden yapılmış bavul, çanta, cüzdan, kemer vb. eşyalar için kullanılan ortak terim.

saraç (Alm. Lederwarenhersteller, m; Fr. maroquinier, m; İng. leather goods manufacturer) deri. 1. Koşum ve

eyer takımları yapan veya satan kimse. 2. Deri ve deri benzeri malzemelerden çanta, cüzdan, bavul vb. eşyaları

yapan kişi.

sararma (Alm. Vergilben, n; Fr. jaunissement, m; İng. yellowing) 1. deri. Bir sepileme maddesinin ya da beyaz

derinin renginin istenmeyen bir şekilde sarıya dönmesi. 2. müh. Herhangi bir maddenin yüzeyinin ısınma, eprime,

yaşlanma gibi nedenlerle özgün rengini yitirip sarıya çalması. 3. (Fr. jaunisse, f; İng. yellows) tar. Fungusların

(örneğin Celery yellows), virüslerin (örneğin Sugar beet yellows virus) ya da bakterilerin (örneğin Coconut lethal

yellowing) yol açtığı yaprakların ve/veya diğer bitki parçalarının düzenli veya düzensiz sararması.

Page 52: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

sarmal bıçak (Alm. Spiralmesser, n; Fr. lame hélicoïdale, f; İng. spiral blade) deri. Deriyi inceltmek, açmak, deri

altındaki bağdoku katmanını uzaklaştırmak gibi işlemleri yapan makinelerde işlevsel silindir üzerindeki sarmal

yivlere çakılan paslanmaz bıçak.

saya (Alm. Obermaterial, n; Fr. tige, f; dessus de la chaussure, m; İng. upper) deri. Ayakkabı, bot ya da çizmenin

ayağın üstünü kaplayan kısmı.

sayahane (Alm. Schäftestepperei, f; Fr. atelier de piquage, m; İng. closing room) deri. Sayayı oluşturan

kısımların dikilerek birleştirilmesi, astarlama, kenarların birleştirilmesi, düzeltilmesi gibi çeşitli saya üretim

işlemlerinin gerçekleştirildiği yer.

sayayı kalıba çekmek (Fr. tirer en longueur; İng. draft) deri. Monta işlemi için sayanın kalıp üzerinde uygun bir

şekilde konumlandırıldıktan sonra gerdirilerek çekilmesi.

saydam deri (Alm. Transparentleder, n; Fr. cuir parcheminé, m; İng. transparent leather) deri. Teknik amaçlar ve

bazı deri eşyaların üretiminde kullanılmak üzere özellikle sığır ve manda ham derileri kullanılarak üretilen gliserin

ya da gliserin eşdeğeri ürünler ile işlem görmüş parşömene benzer deri.

Schorlemmer bazlığı (Alm. Schorlemmer Basizität, f; Fr. basicité Schorlemmer, f; İng. schorlemmer

basicity) deri. Sepilemede kullanılan üç değerlikli krom tuzunun bazlığının, krom çekirdeği başına komplekste

bulunan ve kromun bağ kurabileceği hidroksil iyonu sayısının sıfırdan başlayıp krom trihidroksitte %100’e varan

yüzdelerle ifade etmek için kullanılan yöntem.

sefalin (Alm. Kephalin, n; Fr. céphaline, f; İng. cephalin) deri. Derinin bileşenlerinden biri olan ve yapısında

gliserin, fosforik asit, yüksek moleküllü yağ asidi ve etanol amin bulunan bir fosfolipit türü.

sehpa (Alm. Bock, m; Fr. chevalet, m; İng. buck; horse) deri. Derinin işlenmesi sırasında üzerine derilerin

serildiği, derilerin istiflenmesi, taşınması veya derideki işlenti sıvılarının süzülerek uzaklaştırılması gibi amaçlarla

kullanılan genellikle paslanmaz bir malzemeden yapılmış sabit ya da hareketli olabilen dört bacaklı bir ekipman;

eşanlam: sıpa.

sentetik moelon (Alm. synthetischer Moellon, m; Fr. moellon synthétique, m; İng. synthetic moellon) deri. Biraz

yüksek sıcaklıkta ve su eklenerek balık yağının içerisinden hava geçirilmek suretiyle elde edilen ve balık yağı

oksitlenme ürünleri içeren bir yağda su emülsiyonu.

sentetik reçine (Alm. synthetisches Kunstharz, n; Fr. résine synthétique, f; İng. synthetic resin) deri. Deri bitim

işlemlerinde kullanılan, ısı ve/veya basınç etkisiyle kalıcı bir şekil vermek üzere kalıplanabilen ve basit molekül

yapıların polimerizasyonu polimerleşmesi ve/veya yoğuşmalı polimerleşme ile üretilen yüksek molekül ağırlıklı

organik malzeme; eşanlam: yapay reçine.

sentetik tanen (deri. sintan) (Alm. künstlicher Gerbstoff, m; synthetischer Gerbstoff, m; Syntan, n; Fr. agent de

tannage synthétique, m; syntan, m; tanin artificiel, m; İng. artificial tannin; syntan; synthetic tanning

agent) deri. Tolayı deriye dönüştürmek ya da deriye renk ve ışık haslığı gibi diğer sepileme maddelerinin

kazandıramadığı bazı özellikleri kazandırmak, kimi işlem basamaklarının yürütülmesini kolaylaştırmak gibi farklı

kullanım amaçlarına yönelik yapay olarak üretilmiş alifatik ya da aromatik esaslı sepileme maddesi; eşanlam:

sentetik sepileme maddesi.

sentetik yağlama maddesi (Alm. synthetische Fettungsmittel, n; synthetisches Fett, n; Fr. graisse synthétique, f;

İng. synthethic grease; synthetic fatliquor) deri. Derinin gevşek ve boş kısımlarını doldurmak ve yağlama etkisi

sağlamak için kullanılan klorlu hidrokarbon esaslı sentetik yağ; eşanlam: yapay yağlama maddesi.

sepi posası (Alm. Aufbereitungsrückstände, pl; Fr. tannée de refaisage, f; İng. fishings; tailings) deri. Daldırma

havuzları boşaltıldığında havuz dibinde kalan, sepileyici madde içeriği kısmen tüketilmiş, öğütülmüş bitki materyali

kalıntısı.

sepi sökme (Alm. Entgerben, n; Fr. détannage, m; İng. detannage) deri. Yükseltgenme, indirgenme ya da alkali

bir çözelti ile muamele edilen deriden bağlı sepileme maddelerini az ya da çok uzaklaştırma işlemi; eşanlam: geri

sepileme.

sepici (deri. tabak) (Alm. Gerber, m; Fr. tanneur, m; İng. tanner) deri. İşi, büyük ya da küçükbaş ham hayvan

derilerini kolay bozunmaz ve kullanılabilir derilere dönüştürmek olan kişi.

Page 53: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

sepici uşkunu (Alm. Canaigre, m; Fr. canaigre, m; İng. Arizona dock; canaigre; ganagra; tanner's dock; wild

rhubarb) deri. Kökü %8-43 tanen içeren, Meksika ve Kaliforniya’da yetişen ve sepicilikte kullanılan bir

bitki, Rumex hymenosepalus, kanegre.

sepievi (deri. tabakhane) (Alm. Gerberei, f; Fr. tannerie, f; İng. tannery) deri. Büyük ya da küçükbaş ham derilerin

yarı mamul veya mamul derilere dönüştürüldüğü, gerekli altyapı ve ekipmana sahip yer; eşanlam: tabakhane.

sepileme (deri. tabaklama) (Alm. Gerbung, f; Fr. tannage, m; İng. tanning) deri. Deri kolajeninin çeşitli kimyasal

maddeler ile tepkimeye sokularak mikroorganizmal bozunmaya, yaş ya da kuru durumda ısıya dayanıklı

kullanılabilir bir malzemeye dönüştürüldüğü işlem.

sepileme derecesi (Alm. Durchgerbungszahl, f; Fr. indice de tannage, m; İng. degree of tannage) deri. Bitkisel

sepilenmiş derilerde sepilemenin değerlendirilmesinde kullanılan ve deriye bağlanan toplam organik tanen

miktarının deri maddesine oranına hesaplanarak bulunan değer.

sepileme dolabı (Alm. Gerbfaß, n; Fr. foulon de tannage, m; İng. tanning drum) deri. Büyük ve

küçükbaş tolaların sepilenmesi için kullanılan, sulu ortamdaki tepkimelerin gerçekleştiği, yatay ekseninde dönen,

genelde ahşap silindirik ya da kare kesitli dolap.

sepileme kuyusu (Alm. Gerbergrube, f; Fr. cuve à tanning, f; İng. tan-pit; tanning pit) deri. Çoğunlukla ıslatma,

kireçlik ve sepileme için kullanılan, iç çeperi ahşap, beton ve seramik gibi bir malzeme ile kaplanmış, yuvarlak ya

da dikdörtgen yüzey kesitli yere gömülü kuyu.

sepileme likörü (Alm. Gerbbrühe, f; Fr. liqueur tannante, f; İng. tanning liquor) deri. Sepileme maddesi çözeltisi,

sepileme sıvısı; eşanlam: sepileme şerbeti.

sepileme maddesi (Alm. Gerbmittel, n; Fr. matiére tannante, f; produit de tannant, m; İng. tanning

material) deri. Sepileme yapabilen maddelere verilen genel ad; eşanlam: tabaklama maddesi.

sert reçine (Alm. Hartharz, n; Fr. résine dure, f; İng. hard resin) deri. Az ya da çok esnek olmayan film

oluşturabilen sentetik reçine.

sıcak yağ yedirme (Alm. Warmfetten, n; Warmfettung, n; Fr. mise en suif chaude, f; İng. hot

stuffing) deri. Hayvansal katı yağların eritilerek kuru ya da nemli deri içerisine yüzeye sürme, dolaplama ya da

daldırma şeklinde nüfuz ettirilmesi işlemi.

sıcakta terleterek kıl giderme (Alm. warme Schwitze, f; Fr. échauffe à chaud, f; İng. warm sweating) deri. Sıcak

su veya buhar püskürterek ham derinin 20-25 oC arasında ılık bir şekilde tutulması ve derilerde bulunan kıl ve

yünleri mikroorganizmal ve enzimatik etki sonucu gevşetilerek uzaklaştırılması yöntemi.

sığır derisi (Alm. Rinderleder, n; Fr. cuir d’origine bovine, m; İng. bovine leather) deri. Öküz, zebu, dana, inek,

düve ve buzağı gibi hayvanlardan elde edilen deriye verilen genel isim.

sıkı dokulu (Alm. verwoben; Fr. à texture serrée; İng. closely interwoven) deri. İçerisindeki kolajen lif demetleri

aralarında çok küçük boşluklar bulunacak şekilde paketlenmiş özderi yapısını tanımlayan terim; eşanlam: sıkı

yapılı.

sıkı sırça (Alm. fester Narben; Fr. fleur ferme, f; İng. firm grain) deri. Altındaki katmana sağlam bir şekilde

bağlanmış ve derinin bir bütünü görünümü veren sırça yapısı.

sıkı sırçalı deri (Alm. fastnarbige Leder, n; Fr. cuir à fleur solide, m; İng. firm grained leather) deri. Sırçası

altındaki katmana sağlam bir şekilde bağlanmış, böylelikle deriye bütünlük hissi veren cilde sahip deri; eşanlam:

sıkı ciltli deri.

sıkma makinesi (Alm. Abwelkmaschine, f; Fr. essoreuse, f; machine à essorer, f; İng. samming machine;

sammying machine) deri. Islak derilerin keçe kaplı silindir merdaneleri arasından geçerken sıkıştırılarak sularının

uzaklaştırılmasını sağlayan makine.

sınıflandırma (deri. asortlama) 1. (Alm. Sortiment, n; Fr. choix, m; İng. assortment) deri. Ham, yarı mamul ve

mamul derilerin yaklaşık olarak aynı özelliklere sahip olanlarının ayrılması.(Alm. Klassifizierung, f; Fr.

classification, f; İng. classification) 2. ist. İstatistiksel örneklem ya da bir popülasyon ögelerinin nicel ya da nitel

Page 54: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

özelliklerine göre olabildiğince türdeş kümelere dağıtılması. 3. made. Cevher hazırlama amacıyla cevher

parçalarının ya akışkan bir ortamda çökelme hızlarına ya da elekle boylarına göre bölümlere

ayrımlanması. 4. müh. 1. Bilgi işlemede belgelere gizlilik derecesi verme. 2. Karşılaştırmalı irdeleme sonucunda

aynı özellikleri taşıyan canlıların birlikte anılması.

sırça çatlaması (Alm. Sprödung von Narben, f; Fr. gerçure de la fleur, f; İng. grain cracking) deri. Mamul derinin

cildinde çekme ya da eğme ile ortaya çıkan kırılma ya da çatlama; eşanlam: cilt çatlaması.

sırça deseni (Alm. Narbenbild, n; Fr. dessin de la fleur, m; İng. grain pattern) deri. Kıl ya da yünü uzaklaştırılmış

deride görülen kıl, yün folikülleri, ter deliklerinin papiller katmanla oluşturdukları yüzey şekli; eşanlam: cilt deseni.

sırça kırılması (Alm. Narbenbruch, m; Fr. éclatement de la fleur, m; İng. grain break) deri. Bazı deri türlerinin cildi

içe gelecek şekilde katlanması sonucunda oluşan az ya da çok ince kırışıklıklar; eşanlam: cilt kırılması.

sırça sıkılaştırma (Alm. Narbenverfestigung, f; Fr. raffermissement de la fleur, m; İng. grain-

tightening) deri. Sepileyici ve/veya doldurucu moleküller ile sırçanın sıkılığını ve sağlamlığını artırma işlemi;

eşanlam: sırça doldurma.

sırça sıkılığı (Alm. Narbenfestigkeit, f; Fr. adhérence de fleur, f; İng. grain tightness) deri. Sırçanın derialtı

katmanı ile bağlantısının güçlü olması durumu, deri sırçası içe doğru esnetildiğinde kırışıklık olmaması hali.

sırça soyulması (Alm. Abschälen des Narbens, n; Fr. dètachement de la fleur, m; İng. peeling of

grain) deri. Ham deri ya da bitmiş bir derinin koruma ya da üretim işlemlerindeki bir hatadan dolayı sırça

katmanının soyulup dökülmesi kusuru; eşanlam: cilt soyulması.

sırça yağlama (Fr. mise en huile de fleur, f; huilage de fleur, m; İng. oiling off grain) deri. Özellikle bitkisel

tabaklanmış derilerin sırça yüzeyine ince bir yağ filmi uygulanması işlemi.

sırçada tuz lekesi (Alm. Narbensalzfleck, m; Fr. tache de sel sur fleur, f; İng. grain side salt stain) deri. Tola

cildinde kalsiyum ve/veya magnezyum fosfat birikimi ve buna bağlı olarak sepi maddesi, boya, yağ ve benzeri

maddelerin deriye düzgün olmayan bir şekilde etki etmesi sonucu sırça yüzeyinde oluşan düzensiz şekilli alan.

sırçalı yarma deri (Alm. Narbenspaltleder, n; Fr. cuir scié, m; İng. split grain leather) deri. Deriye uygun ve

tekdüze kalınlık kazandırmak, diğer tabakalarını da değerlendirmek için ikiye ya da daha fazla katmana yarılmış

derinin sırçalı katmanı ve bundan üretilen deri tipi.

sırçanın kazınması (Alm. Abstoßen des Narbens, n; Fr. cuir effleuré; İng. friezing; frizing) deri. Kireçlik

aşamasındaki sırçanın toladan sürterek ya da kazıyarak uzaklaştırılması.

sırçaya emdirme (Alm. Narbenimprägnierung, f; Fr. fleur imprégnation, f; İng. grain impregnation) deri. Derinin

kırılma ve sürtme ile aşınma dayanımının artırılması amacıyla düşük moleküllü bazı polimerler gibi malzemelerin

deri sırça katmanına emdirilmesi işlemi; eşanlam: cildin çektirilmesi.

sırt çizgisi (Fr. raie du dos d'une peau, f; İng. backbone) deri. Derinin, omurilik boyunca boyundan kuyruğa

uzanan kısmına verilen ad.

sırt deseni boyama (Alm. Grotzenfärbung, f; Fr. teinture de l’arête, f; İng. striping) deri. Bazı kürklü derilerin orta

kısmına boyarmadde çözeltisi uygulayarak sırt çizgisinde doğal bir koyuluk olan derileri taklit amacıyla yapılan

boyama işlemi.

sıvı asıltı kararlılığı (deri. emülsiyon kararlılığı) (Alm. Emulsionsbeständigkeit, f; Fr. stabilité d’une émulsion, f; İng.

emulsion stability) deri. Bir emülsiyonun kendi haline bırakıldığında değişikliğe uğramadan özelliklerini koruma

yeteneği.

sıvı asıltı kırılması (deri. emülsiyon kırılması) (Alm. brechen einer Emulsion, n; Fr. cassure d’une émulsion, f; İng.

breaking of an emulsion) deri. Bir sıvı asıltının kendini oluşturan iki ya da daha faza ayrılması, örneğin bir deri

kimyasalının uygun olmayan bekleme koşulları ile fazlarına ayrılması.

sıvı yoğunlukölçer derecesi (deri. hidrometre derecesi) (Alm. Hydrometergrad, m; Fr. degré d’hydromètre, m; İng.

hydrometer degree) deri. Üzerindeki derecelendirmenin temel prensibine bağlı olarak yoğunluk değişimini

gösteren sıvı yoğunlukölçerin gösterge çizelgesindeki aralık.

Page 55: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

sıyırma makinesi (Alm. Walzenglättmaschine, f; Fr. décrasseuse à tambour, f; İng. scudding

machine) deri. Tolaların bir çift silindir veya tambur arasından çekildiği ve küt bıçaklı bir silindire karşı bir basınç

silindiri ile kıl köklerinin ve çözünmüş proteinlerin uzaklaştırıldığı sırça temizleme makinesi.

siğilimsi leke (Alm. Wasserwarze, f; warzenartige Fleck, m; Fr. tache verruqueuse, f; İng. warty spot) deri. Deri

yüzeyinin su damlası ile teması sonucunda oluşan siğil benzeri küçük ve sönük yükseltiler.

silika sepileme (Alm. Silikatgerbung, f; Fr. tannage à la silice, m; İng. silica tannage; silicate

tannage) deri. Metasilisik asidin asit çözeltisi ile yapılan sepileme işlemi.

silindir açkı makinesi (Alm. Walzenstollmaschine, f; Fr. machine à palissonner cylindrique, f; İng. cylinder

staking machine) deri. Büyükbaş ya da küçükbaş derilerinin iki silindir arasından geçirilerek içerisine çekildiği ve

içindeki uzun ve bıçaklı bir silindirin bir diğer silindir ya da merdaneye karşı çalıştığı bir tür iskefe makinesi.

silindir kurutma 1. (Alm. Walzentrocknung, f; Fr. séchage au cylindre, m; İng. drum drying) deri. Bir ürünün

ısıtılmış, dönen bir silindir ile temas ettirilmesi yoluyla kurutulması işlemi.(Alm. roller drier; Fr. séchoir à rouleaux,

m; İng. Roller-Drier) 2. müh. Bir tünel içinde dönen silindirlerden oluşan bir palet üzerinde hareket eden ürünün

üflenen sıcak hava etkisiyle kurutulması. 3. tar. Süt veya süt kökenli akışkan konsantratların içerden buharla

ısıtılmış paslanmaz çelik silindir yüzeyinde kurutulduğu kurutma yöntemi.

silindirle perdah (Alm. Walzglanz, m; Fr. apprêt pour le cylindrage, m; İng. rolling glaze) deri. Tabanlık derinin

sırça yüzüne sıvı vaks emülsiyonu uygulandıktan sonra silindirle perdahlama işlemi.

silindirleme (Alm. Walzen, n; Fr. cylindrage, m; İng. rolling) deri. Bir derinin, özellikle kösele derinin yapısını

sıkıştırmak, sağlamlaştırmak amacıyla ağır ya da yüklü bir silindir kullanarak basınca maruz bırakılması işlemi.

silindirli kıl alma makinesi (Alm. Walzenenthaarmachine, f; Fr. machine à ébourrer à cylindres, f; İng. cylinder

dehairing machine; rubber roll dehairing machine) deri. Derilerin çift çekici silindir arasından çekilerek küt bıçaklı

silindirle kıl giderme işleminin yapıldığı makine.

silindirli pres (Alm. Walzenpresse, f; Fr. presse à rouleaux, f; İng. roller press) deri. Köseleyi düzgünleştirerek

bitim işlemlerine hazırlamada ve/veya iki yüzeyi yapıştırmak amacıyla kullanılan makine.

silindirli sıkma presi (Alm. Walzenabwelkmachine, f; Fr. presse rotative à essorer, f; İng. rotary sammying

press) deri. Derinin bir çift keçe kaplı merdaneler veya silindirler arasından geçirerek suyunu uzaklaştıran makine.

silkeleme (Alm. Ausklopen, n; Fr. battage, m; İng. beating) deri. Ham derinin tartım öncesi üzerindeki tuzların ve

diğer yabancı maddelerin uzaklaştırılma işlemi.

silkeleme firesi (Alm. Schütteltara, f; Fr. tare de secouage, f; İng. tare) deri. Belli sayıdaki tuzlu salamura derinin

silkeleme öncesi ve sonrası tartımıyla kesinleştirilen yabancı maddelerin ve aşırı tuzun ağırlığının belirlenmesi

sonucu elde edilen ağırlık.

sintan bkz. deri. sentetik tanen.

sistin köprüsü (Alm. Cystinbrücke, f; Disulphidebindung, f; Fr. chaînon cystine, m; pont cystine, m; pont

disulfure, m; İng. cystine bridge; cystine linkage) 1. deri. Keratinin komşu polipeptit zincirleri arasındaki -S-S-

bağı. 2. teks. Bileşiminde kükürt bulunan, iki amino asit ve iki karboksil grubu içeren çapraz bağ; eşanlam: sistin

bağı.

softi deri (Alm. Softy Leder, n; Fr. cuir souple et doux, m; softy, m; İng. softy leather) deri. Çok yumuşak ve

esnek yüzlük deriler için kullanılan genel bir terim.

soğuk çatlama dayanımı bkz. deri. soğukta çatlama haslığı.

soğuk damgalama (Alm. Frostmarken, m; Kaltbrand, m; Fr. cryomarquage, m; marquage au froid, m; İng. cold

branding; cryobranding; freese branding) deri. Deri üzerine çok soğuk bir demir damga uygulanmasıyla bırakılan,

deriye zarar vermeyip kıllardaki pigmentasyonu değiştiren ve ağdıran işaretleme yöntemi.

Page 56: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

soğuk lak (Alm. Kaltlack, m; Fr. vernis durcissant à froid, m; İng. cold-cut varnish) deri. Esas itibarıyla

nitroselüloz ve/veya sentetik reçine olan, UV ışığına veya yüksek sıcaklığa maruz bırakılmaksızın sert bir film

oluşturabilen, rugan derisi üretiminde kullanılan bir lak.

soğukta çatlama haslığı (deri. soğuk çatlama dayanımı) (Alm. Kältebruchfestigkeit, f; Fr. résistance à la rupture â à

froid, f; İng. cold crack stability) deri. Bükülme sırasında çatlamanın ilk görüldüğü düşük sıcaklık değeri ya da

belirli bir düşük sıcaklık değerinde derinin yinelenen bükülmelere karşı dayanıklılığı.

soğukta terleterek kıl giderme (Alm. kalte Schwitze, f; Fr. échauffe à froid, f; İng. cold sweating) deri. Derileri

12 oC'ye kadar nemli ortamlarda tutarak bakterilerin gelişmesini ve salgıladıkları enzimlerin kıl kökleri ve

epidermal tabakaya etki etmesi sağlanarak kıl ve yünlerin gevşetilerek uzaklaştırılması işlemi.

soğukta yedirerek yağlama (Alm. Kaltfetten, n; Fr. nourriture à froid, f; İng. cold stuffing) deri. Oda sıcaklığında

nemli deriye el ya da dolap yardımıyla genellikle hayvansal ve katı yağın yedirilmesi.

son sepileme (Alm. Nachgerbung, f; Fr. retannage, m; İng. retannage, retanning) deri. Tam ya da yarı

sepilenmiş derinin sepilenmesini tamamlamak ya da özelliklerini geliştirmek amacıyla sepileme özelliği olan

ve/veya olmayan maddelerle işlenmesi; eşanlam: dolgu sepisi, retanaj.

son sepilenmiş deri (Alm. nachgegerbtes Leder; Fr. cuir retanné, m; İng. retanned leather) deri. Ana

sepilemeden sonra, boyama ve yağlama işlemleri sırasında ana sepilemedeki eksikliklerinin tamamlanması

amacıyla yeniden sepilenmiş deri; eşanlam: retanajlı deri.

sperm yağı (Alm. Pottwalkopföl, n; Spermöl, n; Walratöl, n; Fr. huile de blanc de baleine, f; huile de spermacèti, f;

İng. sperm oil; sperm whale oil) deri. Sperm ya da kaşalot (Physeter macrocephalus) türü balinaların kafa

boşluğundan elde edilen yağ.

strobel dikiş deri. Konfeksiyonda özellikle ayakkabı saya parçaları ya da kürk gibi uç uca eklenerek kat yeri

oluşturulmadan birleştirmeler için kullanılan özel strobel makinesi ile gerçekleştirilen dikiş tipi.

su bazlı örtücü bitim katı (Alm. wässrige Deckfarbe, f; Fr. apprêt pigmentaire aqueux, m; İng. aqueous

pigmented finish) deri. Su içerisinde asıltı halinde bir ya da birkaç pigment içeren deri bitim katı.

su esaslı bitim işlemi (Alm. wasserbasierte Zurichtung, f; Fr. finissage d’imperméabilité à l’eau, m; İng. water-

based finish) deri. Su dışında hiçbir çözgenin kullanılmadığı ya da diğer çözgenlerin çok az miktarda kullanıldığı

deri bitim işlemi.

su geçirmez deri (Alm. wasserabweisendes Leder, n; Fr. cuir imperméable à l’eau, m; İng. waterproof

leather) deri. Alt işlentilerde silikon ya da özel yağlama maddeleri ve/veya deri bitim işlemlerinde deri yüzeyinin

suya dayanıklı malzemeler ile kaplanması yoluyla üretilmiş su ile ıslanmayan ve suyun nüfuz edemediği deri türü.

su matlığı kusuru (Alm. Wasserstörung, f; Fr. ternissement dû à l'eau, f; İng. blushing) deri. Çözgenlerin hızlı

buharlaşması sonucu oluşan soğumadan ötürü, havadan yoğunlaşan nemin nitroselüloz cila

katmanında soğurulması ile deri üzerinde gelişen beyazımsı lekeli alanlar.

su sertliği dayanımı (Alm. Härtebeständigkeit, f; Fr. stabilité aux sels durs, f; İng. water hardness

stability) deri. Boyarmaddelerin ya da yağlama maddelerinin su içerisinde çözündürüldüklerinde sularda sertlik

oluşturan tuzların etkisi ile çökelmeye karşı koyabilme yeteneği.

su yıkamalı püskürtme kabini (Alm. Wasser Spritzkabine, f; Wasser Spritzstand, m; Fr. cabine à rideau d'eau, f;

İng. water-wash spray booth) deri. Püskürtülen havadan sprey partiküllerini uzaklaştırmak için bir su yıkama

sistemi bağlanmış püskürtme bölümü.

suda çözünen madde (Alm. wasserlöslicher Stoff, m; Fr. substance soluble dans l'eau, f; İng. water-soluble

matter) deri. Belirli şartlar altında su ile bitkisel sepileme maddelerinden ya da deriden özütlenebilen maddeler.

sulu toz filtresi (Alm. Nebelstaubfilter, n; Fr. dépoussiéreur à brouillard, m; İng. damp dust-filter) deri. İmalat

sürecinde havada uçuşan toz yığınlarını gidermek amacıyla zerrecikler halinde püskürtülen suyun kullanıldığı

sistem.

Page 57: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

sumak 1. (Alm. Gerbersumach, m; Fr. sumac des corroyeurs, m; İng. tanner's sumach) deri. Sicilya, Kıbrıs,

İspanya ve diğer Akdeniz ülkelerinde görülen Rhus coriaria adlı bitkinin yapraklarının öğütülerek ya da

özütlenerek deri sepilemede kullanılan bitkisel bir tanen. 2. (Alm. Sumach, m; Fr. sumac, m; İng. sumac; Lat.

Rhus coriaria) orm. Kışın yapraklarını döken, sürgünleri sık tüylü, tek tüysü bileşik yapraklarında yaprakçıkların

kenarı dişli, kırmızı renkli meyvesi küremsi üzeri tüylü, tadı ekşi olup sumak adıyla baharat olarak kullanılan,

yaprakları odun dışı orman ürünü olarak sepi maddesi olarak kullanılan 3 m’ye kadar boylanabilen çalı; eşanlam:

derici sumağı.

susuz sepileme (Alm. Trockengerbung, f; Fr. tannage à sec, m; İng. dry tannage) deri. Sepileme maddesinin toz

şeklinde ya da derişik sıvı şeklinde çok az su ile ıslak deri üzerine uygulanan bir dolap sepileme tipi.

suya dayanıklı deri (Alm. wasserfestes Leder; Fr. cuir hydrofuge, m; İng. water resistant leather) deri. Alt işlenti

ve veya bitim işlemlerinde derinin kolaylıkla ıslanmasını önleyecek, su emişini azaltacak doğal ya da sentetik

yağlama maddeleri, silikonlar vb. ile işlem görmüş suya ya da ıslanmaya karşı dirençlendirilmiş deri.

süet (Alm. Velourleder, n; Fr. suède, m; velours, m; İng. suede) deri. Genellikle et yüzeyi zımparalanarak nubuğa

göre daha uzun liflendirilmiş, kadifemsi yüzey özelliği kazandırılmış deri.

sülfate yağ (Alm. sulfatiertes Öl, n; Fr. huile sulfatée, f; İng. sulphated oil) deri. Derişik sülfürik asit ile işlem

görerek suda emülsiye olabilir veya çözünebilir hale gelmiş ve kısmen nötralleşmiş, yapısında -C-O-SO3H

gruplarını barındıran ve derinin yağlanması işleminde kullanılan bir tür yağ.

sülfatlama (Alm. Sulfatierung, f; Fr. sulfatation, f; İng. sulphation) deri. Bazı hayvansal ve bitkisel ham yağların

deri yağlama işleminde kullanılmasına olanak sağlamak ve yağlara emülsiye olabilirlik ya da suda çözünebilirlik

gibi özelliklerin kazandırılması amaçlarıyla, derişik sülfürik asitle kimyasal tepkimeye sokulan yağların, gliserit ya

da yağ asidi moleküllerine O.SO3H gruplarının ve az sayıda da olsa -SO3H gruplarının eklenmesi işlemi.

sülfite yağ (Alm. sulfitiertes Öl, n; Fr. huile sulfitée, f; İng. sulphited oil) deri. Atmosferik oksijen ve bisülfit ile bir

doymamış yağın işlem görmesi neticesinde elde edilen suda emülsiye olabilen ve derinin yağlanması işleminde

kullanılan bir tür yağ.

sülfitleme (Alm. Sulfitierung, f; Fr. sulfitation, f; İng. sulphiting) deri. Kebrako ve mimoza gibi yoğun tanenlerin

çözünürlüklerinin artırılması, renk özelliklerinin geliştirilmesi amacıyla sodyum sülfit veya sodyum hidrojensülfit ile

ısıtılması işlemi.

sülfitlenmiş tanen (Alm. sulfitierte Tannin; Fr. tanin sulfité, m; İng. sulphited tannin) deri. Çözünürlüklerinin

artırılması ve renk özelliklerinin geliştirilmesi amacıyla sülfitleme işlemine tabi tutulmuş tanen; eşanlam: sülfite

tanen.

sülfoklorür sepileme (Alm. Sulfochloridgerbung, f; Fr. tannage au sulfochlorure, m; İng. sulphonyl chloride

tannage) deri. Alkil sülfoklorür kullanılarak yapılan özellikle güderi işlentisine uygun bir tür sentetik yağ sepileme

türü.

sülfone yağ (Alm. sulfoniertes Öl, n; Fr. huile sulfonée, f; İng. sulfonated oil) deri. İçerisinde -C-SO3H gruplarını

bulunduran ve derinin yağlanması işleminde kullanılan bir tür yağ.

sülfonlama (Alm. Sulfonierung, f; Fr. sulfonation, f; İng. sulphonation) 1. deri. Hint yağı, balık yağı gibi bazı ham

yağların deri yağlama işleminde kullanılmasına olanak sağlamak ve suda emülsiye olabilirlik özelliğinin

kazandırılması için yağların sülfonik asit tuzları, sülfürtrioksit veya derişik sülfürik asit ile işleme tabi tutularak

yapısına -SO3H gruplarının eklenmesi işlemi. 2. kim. Organik bileşiklerin yapısına -SO3H takılarının eklenmesi ve

yağlara emülsiye olabilirlik ya da suda çözünebilirlik gibi özelliklerin kazandırılması amaçlarıyla derişik sülfürik

asitle kimyasal tepkimeye sokulması işlemi.

sümüksü et tarafı (Alm. schleimige Fleishseite, f; Fr. chair gélatinisée, f; İng. slimy flesh) deri. Çözünmüş protein

bozunma ürünlerinin derinin et tarafında oluşturduğu ince sulu film tabakası.

süngerimsi deri (Alm. schwammiges Leder, n; Fr. cuir spongieux, m; İng. spongy leather) deri. Birim hacim

ağırlığı az, gevşek lif yapılı, kolayca ve yüksek oranda sıkıştırılabilir deri.

Page 58: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

süngerimsi yapı (Alm. lockere Struktur, f; schwammige Struktur, f; Fr. texture lâche, f; texture spongieuse, f; İng.

spongy structure) deri. Lifleri arasında oldukça fazla boşluk olan deri gibi kolayca gerilebilir ya da sıkıştırılabilir

malzeme yapısı.

sürfile yapmak (Alm. auszacken; Fr. denteler; İng. indent) deri. Özellikle saya gibi bir malzeme parçasının

kenarına çentik şeklini ya da tarak şeklini vermek; eşanlam: fistolu kesmek.

sürme makinesi (Alm. Plüschmaschine, f; Fr. machine à pelucher en continu, f; pelucheuse en continu, f; İng.

belt padding machine) deri. Derinin yürüyen bant sisteminde hareketi sağlanırken deriye bitim katı malzemelerini

yaymak veya uygulamak için kullanılan makine; eşanlam: kadife makinesi.

sürtünme hasarlı deri (Alm. zerschundener Narben, m; Fr. fleur rapèe, f; İng. rubbed grain) deri. Karkas ya da

deriyi sert bir yüzeyde sürümekten ya da işlenti basamaklarında tola ya da derinin sert bir yüzeye ya da cisme

sürtünmesi sonucu oluşan deri yüzeyindeki zarar.

sürtünme haslığı (Alm. Reibechtheit, f; Fr. solidité au frottement, f; İng. fastness to rubbing) 1. deri. Boyalı

derilerin dönme veya ileri geri hareketinde yaş ve kuru referans yün keçeye sürtünmesinde, boyanın keçeye

geçme ya da keçenin kirlenme derecesi. 2. teks. Boyalı ya da baskılı tekstil ürünlerindeki renklerin, yaş ve kuru

beyaz referans beze sürtünmesinde, boyanın beze geçme ya da bezin kirlenme derecesi.

süslemeli dikiş (Alm. Ziernaht, f; Fr. piqûre d'ornamentation, f; İng. ornamental stitching) deri. Süsleme amacıyla

yapılan bir dikiş biçimi.

süzme (kim. filtrasyon) (Alm. Filtrierung, f; Fr. filtration, f; İng. filtering; filtration) 1. elk. Bir enformasyon işaretindeki

ya da bir veri kümesindeki istenmeyen ya da gereksiz bileşenleri bastırmak üzere yürütülen işlemler. 2. kim. Bir

akışkan içindeki katıları, içinden ancak akışkanın geçebildiği bir ortamda ya da gereçte ayırma; eşanlam: işlemi.

şap sepileme (Alm. Alaungerbung, f; Fr. tannage à l'alun, m; İng. alum tanning) deri. Genellikle potasyum şapı

bazen de alüminyum sülfat kullanılarak tolayı deriye dönüştürme işlemi.

şartlandırma (deri. teks. kondisyonlama) (Alm. Konditionierung, f; Fr. conditionnement, m; İng.

conditioning) 1. çevr. Atıksu arıtma tesisi çamurlarına, uygulanacak yoğunlaştırma ve susuzlaştırma süreci

öncesinde suyunun salınmasını kolaylaştırmak için genellikle kimyasallar kullanılarak yapılan ön

işlem. 2. deri. Derinin belirlenmiş sıcaklık ve bağıl nem değerlerindeki atmosferik koşullarda dengeye getirilmesi

ya da mekanik işlemler öncesi nem içeriğinin belirli değerlere getirilmesi işlemi. 3. teks. Tekstil maddelerinin

fiziksel ve mekanik özelliklerini belirlemek için deneylere başlamadan önce standart atmosfer

koşullarında değişmez ağırlığa gelinceye kadar bekletilmesi.

şartlandırma makinesi (Alm. Konditionator, m; Fr. machine à conditionner, f; conditionneur, m; İng. conditioning

machine) deri. Derinin nem içeriğinin istenilen değere getirilmesi için kullanılan bir makine; eşanlam: tavlama

makinesi.

şekil tutma yeteneği (Alm. Formhaltevermögen des Leders, n; Fr. aptitude à conserver la forme, f; İng. shape-

retention ability) deri. Derinin kıvırma, kabartma vb. yöntemlerle verilen biçimi koruma yeteneği.

şerit bıçak (Alm. Bandmesser, n; Messerband, n; Fr. lame sans fin, f; İng. bandknife) deri. Yarma makinesinin

uzun, esnek, sürekli bıçağı; eşanlam: bant bıçak.

şeritli kenar dikişi (Alm. Wulstnaht, f; Fr. jointure passepoil, f; bourrelet, m; İng. piped seam) deri. Birleştirilmiş

kısımlar arasında görünür durumda katlanmış bir deri şeridini veya başka bir malzemeden şeridi içeren dikiş.

şevro (Alm. Chevreau, n; Fr. chevreau glacé, m; İng. glace kid) deri. Krom ile tabaklanmış, yüzeyine pürüzsüz ve

parlak bitim işlemi uygulanmış, oğlak veya keçi derisinden üretilmiş yüzlük deri; eşanlam: glase.

şıpıdık (Alm. Pantolette, f; Fr. mule, f; İng. mule) deri. Gambası olmayan, ökçesiz ve arkalıksız hafif bir terlik.

şişme 1. (Alm. Quellung, f; Fr. gonflement, m; İng. swelling) deri. Genellikle su gibi bir çözücünün bünyeye

fiziksel ve/veya kimyasal olarak alınmasıyla hacimdeki artış . 2. (Alm. Magenblähung, f; Aufblähen, n; Fr.

ballonnement, m; İng. bloat) tar. Sığır ve koyunlarda, genellikle fazla miktarda sulu baklagil yemlerin tüketilmesi

veya merada yabani otların çokluğu halinde sindirim sisteminde gaz birikmesi sonucunda hayvanın sol tarafında

Page 59: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

sağrı kemiğinin ön kısmında bariz bir şekilde meydana gelen ve genellikle ölümle sonuçlanan şişkinlik durumu;

eşanlam: karın şişmesi.

şlam lekesi (Alm. Schleimfleck, m; Fr. tache de mucosité, f; İng. slime stain) deri. Bitkisel olarak sepilenmiş deri

yüzeyinde, sepilemenin havuzda hazırlama aşamasında, tabaka oluşturan bazı bakteriler tarafından meydana

getirilen, çamursu, yapışkan madde oluşumu sebebiyle gelişen, beyaz renkli, düzensiz şekilli, belirgin, sepilemeye

dirençli alan.

tabak bkz. deri. sepici.

tabakhane bkz. deri. sepievi.

tabaklama bkz. deri. sepileme.

taban 1. (Alm. Sohle, f; Fr. semelle, f; İng. sole) deri. Ayakkabının alt kısmını oluşturan çeşitli tabakalardan

meydana gelen ve ayağa destek olan bölüme verilen ad. 2. (Alm. Sohle, f; Fr. radier, m; İng. invert) inş. 1. Bir

kanal ya da bir akarsu yatağı enkesitinin alt kısmı. 2. Bir tünel ya da kondüvi gibi yapıların alt kısmı; eşanlam:

invert.

taban astarı (Alm. Brandsohle, f; Fr. semelle premiére, f; İng. insole) deri. Sayanın kalıba çekilmesi sırasında

üzerine tutturulduğu ve ayakkabının taban kısmında ayak ile temas eden en iç tabaka.

taban astarı derisi (Alm. Brandsohlenleder, n; Fr. cuir pour semelle premiére, m; İng. insole leather) deri. Sığır

ham derilerinin etek, boyun ve kelle kısımları veya esnek yarma deriler kullanılarak ayakkabı taban astarı

yapımına uygun bir şekilde genellikle bitkisel olarak bazen de kombine olarak sepilenmiş deri.

taban boyama (Alm. Grundfärbung, f; Fr. teinture de fond, f; İng. bottom dyeing) deri. Son boyama veya

pigmentli bir bitim işlemi öncesi derinin uygun bir renk tonuna boyanması.

taban çivileme makinesi (Alm. Sohlenheftmaschine, f; Fr. machine à afficher, f; İng. sole tacking

machine) deri. Bir taban astarı veya tabanı kalıba çekilmiş ayakkabı sayasına iri başlı küçük çiviler ile geçici

olarak sabitlemede kullanılan makine.

taban derisi (Alm. Unterleder, n; Fr. cuir à semelage, m; İng. bottom leather) deri. Ayakkabıların taban kısmında

kullanılan dış taban, ara taban, taban astarı, vardola gibi tüm deri türleri için kullanılan genel isim.

taban dolgusu (Alm. ausballen; Fr. remplir; İng. bottom-fill) deri. Monta edilmiş taban astarı üzerindeki

boşlukların levha ya da tanecikli, sıcak ya da soğuk dolgu malzemeleri ile doldurulması.

taban kalıplama (Alm. formen, n; Gießen die Sohle, n; Fr. emboutage de la semelle, f; İng. sole

moulding) deri. Kauçuk tabanda olduğu gibi ayakkabı tabanına gerekli şekli vermek üzere sıvı veya plastik

safhadaki bir malzemenin katılaşabileceği metal bir kalıp içerisine farklı yöntemler ile aktarılması.

takito (Alm. Wendestock, m; Fr. baguette pour le retounage des gants, f; İng. glove stick) deri. Dikim sonrası

eldiveni tersine çevirmek için kullanılan orta kısmı şişkin, uzun tahta çubuk.

talaşa yatırmak (Fr. mettre en sciure; İng. lay in sawdust) deri. Derinin nemli talaşta bekletilerek açkı için

koşullandırılması işlemi.

tam boy mostra (Alm. Deckbrandsohle, f; Fr. premiére de propreté, f; premiére intérieure, f; İng. long

sock) deri. Ayakkabının iç görünümünü güzelleştirmek ve konforunu iyileştirmek için taban astarı üzerine

yerleştirilen taban astarı şeklinde deri, kumaş veya farklı malzemeden kesilmiş parça.

tam yüzey boyama (Alm. volle Oberflächenfärbung, f; Fr. teinture corseé de surface, f; İng. full surface

dyeing) deri. Derinin tüm sırça yüzeyine uygulanan tam yüzey boyaması.

tamburlu kıl alma makinesi (Alm. Trommelenthaarmachine, f; Fr. machine à ébourrer à tambour, f; İng. drum

dehairing machine) deri. Tamburlu etleme makinesine benzeyen, kıl giderme işlemi için kullanılan makine.

tanen (Alm. Tannin, n; Fr. tannin, m; İng. tannin) deri. Ham deriyi kolay bozunmaz ve kullanılabilir hale getirme

yeteneğine sahip maddeler.

Page 60: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

tanen lekesi (Alm. Gerbstoffleck, m; Fr. tache de tanin, f; İng. tannin stain) deri. Bitkisel sepilemenin daha

sonraki aşamalarında çözünmeyen ya da zor çözünen bileşenlerin, deri üzerine çökmesi ile ortaya çıkan düzensiz

bozuk şekilli koyu kahverengi bölgeler.

tanen olmayan maddeler (Alm. Nichtgerbstoffe, pl; Fr. non-tanins, pl; İng. non-tannins) deri. Bitkisel sepileme

maddelerinin özütlenmesi sırasında suya geçen anorganik tuzlar, organik asitler, karbonhidratlar vb. sepileyici

özellik taşımayan maddelerin tümü.

tanen-tanen olmayan madde oranı (Alm. Tannin-nicht Tannin - Verhältniszahl, f; Fr. rapport tannin-non tanin, m;

İng. tannin-non-tannin ratio) deri. Bir bitkisel sepileme maddesinin tabaklayıcı özelliğe sahip ve tabaklayıcı özelliği

olmayan madde içerikleri arasındaki oran.

tank ökçe (Alm. Keilabsatz, m; Fr. talon compensé, m; İng. wedge heel) deri. Ayakkabının kamara alt kısmına ve

tabanın esneme bölümüne kadar uzanan bir ökçe türü.

tara taneni (Alm. Tara Tannin, n; Fr. tannin de tara, m; İng. tara tannin) deri. Caesalpinia spinosa ya

da tinctoria ağaç ve çalılarının tohumlarından elde edilen bitkisel sepileme maddesi.

tarak makinesi (Alm. Kardemaschine, f; Fr. machine à carder, f; İng. carding machine) 1. deri. Kürklerin ve yünlü

derilerin kıl ve yünlerini birbirinden ayırmakta ve aralarındaki talaş kalıntılarını uzaklaştırmakta kullanılan makine;

eşanlam: tarak. 2. teks. İplik işletmelerinde, üzeri metal tellerle kaplı silindirlerden oluşan ve bu silindirler arasında

kesikli liflerin taraklama işleminin yapıldığı makine.

taran (Alm. Taran, m; Fr. taran, m; İng. taran) deri. Kafkaslar ve Altay dağlarında yetişen Polygonum

alpinum bitkisinin tanen içeren kökleri.

tatlı kestane özütü (Alm. gesüßter Kastanienholzextrakt, m; Kastanienholzextrakt, m; Fr. extrait de châtaignier

adouci, m; İng. sweetened chestnut extract) deri. Tuz/asit oranını artırmak amacıyla sülfit, borat gibi tuzlar ilave

edilerek asitliği zayıflatılmış, pH değeri 3,5'ten 4,5'e ayarlanmış kestane odunu özütü.

tavlama 1. (Fr. foulage au tonneau à sec, m; passage au tonneau à sec, m; İng. dry milling) deri. Kuru veya

nemli derilere nemi ve sıcaklığı ayarlanabilen bir dolap içinde döndürerek birörnek nem kazandırma ve mekanik

etki ile açma işlemi. 2. (Alm. Glühen, n; Fr. recuit, m; İng. annealing) malz. Bir malzeme içerisindeki gerilmeleri

gidermek, malzemeye esneklik kazandırmak için belli bir sıcaklığın üzerine ısıtma, belirli bir süre bekleme ve

sonrasında da yavaşça soğutma yapılan ısıl işlem.

tek banyo krom sepileme (Alm. Einbadchromgerbung, f; Fr. tannage au chrome à un bain, m; İng. one bath

chrome tanning; single bath chrome tanning) deri. Krom sülfat ve klorür gibi üç değerlikli krom tuzu kullanılarak

tek banyoda sonuçlandırılan sepileme işlemi.

tek falçalı ökçe (Alm. Einfleckabsatz, m; Fr. talon chiquet, m; İng. single lift heel) deri. Bir kat falça ve ökçe

kapağından oluşan bir alçak ökçe türü.

teknede boyama (Alm. Muldenfarbung, f; Trogfärbung, f; Fr. teinture au baquet, f; İng. tray dyeing) deri. Av

hayvanı derilerinin yün/kıllarının boyanması amacıyla et yüzleri birbirine bakacak şekilde çiftleştirilmiş olarak bir

boya teknesine yinelenen daldırmalarla boyanması işlemi.

teknik deri (Alm. technisches Leder, n; Fr. cuir industriel, m; İng. engine leather; mechanical leather) deri. Conta,

körük, kayış gibi makine ile ilgili alanlarda kullanılan deri parçalar.

teknik jelatin (Alm. technische Gelatine, f; Fr. industrielle gélatine, f; İng. industtrial gelatin) deri. Yapıştırıcı

imalinde ve tekstil gibi sanayilerde kullanıma uygun jelatin; eşanlam: sanayi jelatini.

tel dolap (Alm. Gitter-trommel, f; Schütteltonne, f; Fr. foulon grillagé, m; İng. cage) deri. Genellikle kürklük

derilerin işlentisinde kullanılan dış kısmı kafes şeklinde tel örgüden yapılmış dolap; eşanlam: elekli dolap.

tel dolaplama deri. Derilerin üzerindeki talaşları ya da zımpara tozlarını uzaklaştırmak için tel dolap içinde

döndürme.

telli monta (Alm. Klammerzwicken, n; Fr. montage au crampon, m; İng. staple lasting) deri. Ayakkabı sayasının

tel ile taban astarına tutturulması işlemi.

Page 61: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

telopeptit (Alm. Telopeptid, n; Fr. telopeptide, f; İng. telopeptide) deri. Kolajen polipeptit zincirinin sonunda yer

alan helezonik olmayan bölge.

temas lekesi (Alm. Angerbfleck, m; Fr. tache de tannage, f; İng. kiss mark) deri. Bitkisel sepili derilerde askı

sırasında derilerin birbirlerine değmesi nedeniyle oluşan soluk görünümlü lekeler; eşanlam: öpücük lekesi.

temiz et yüzü (Alm. saubere Fleischseite, f; weiße Fleischseite, f; Fr. chair propre, f; İng. clean flesh; white

flesh) deri. Ham derilerin et yüzünün alt deri katmanı ve et kalıntıları içermeyecek şekilde yüzülmüş ya da

uzaklaştırılmış olma hali.

temizliği kolay deri (Alm. reinigungsfähiges Leder, n; Fr. cuir facile à nettoyer, m; İng. easy-clean

leather) deri. Basit bir silme işlemi ile kolayca temizlenebilen deri.

tenekemsi deri (Alm. blechiges Leder, n; Fr. cuir carteux, m; İng. tinny leather) deri. Deri lif paketlerinin yeterli

açılmaması ve yağlanmamasından ötürü sıkı tutumlu ve sallandığında teneke levhasına benzer ses çıkartan deri;

eşanlam: takırtılı deri.

tensometre (Alm. Tensometer, n; Fr. tensométre, m; İng. tensometer) deri. Malzemelerin gerilme altındaki

davranışlarını, örneğin Young modülünü ya da kopma gerilmesini ölçmeye yarayan alet.

tepe boyama (Alm. Spitzenfarbung, f; Fr. teinture des reliefs, f; İng. tip dyeing) deri. Deri yüzeyindeki doğal ya da

yapay olarak oluşturulmuş tepeciklerin özel bir görünüm kazandırmak amacıyla boyanması.

tepe cilası (Alm. Spitzenglanz, m; Fr. apprêt pour l'éclat des protubérances, m; İng. tip gloss) deri. Sahtiyan gibi

derilere özellikle parlak bir görünüm verebilmek için derilerin tümsek kısımlarına uygulanan bir karışım.

tere dayanıklılık (Alm. Scheißbeständigkeit, f; Fr. résistance à la sueur, f; İng. sweat resistance) deri. Gerilme

dayanımında çatlaklar veya ciddi bir değişim göstermeksizin tere karşı direnme yeteneği.

teri taneni (Alm. Taraschote, f; Fr. tannin de tari, m; tannin de teri, m; İng. tari tannin) deri. Hindistan ve

çevresinde yetişen Caesalpinia digyna bitkisinin tohum zarfından elde edilen tanen.

terletme odası (Alm. Schwitzkammer, f; Fr. chambre d'échauffe, f; İng. sweating chamber) deri. Bakterilerin

gelişimi ile kılların veya yünün gevşetilmesi için derilerin asılı tutulduğu, sıcaklık ve nem kontrolü bulunan oda.

ters akışlı özütleme (Alm. Gegenlaufsystem, n; Fr. systéme à contrecourant, m; İng. countercurrent extraction

system) deri. Özütlenecek bitkisel sepileme maddesinin veya sepileme çözeltisi ile muamele edilecek derinin bir

dizi tanktan belli bir yönde ilerlerken sıvının ters yönde ilerlediği sistem; eşanlam: karşı akım sistemi.

ters vardolalama (Alm. zwiegenäht; Fr. cousu norvégien; İng. reverse welted) deri. Ayakkabının tamamen dış

tarafında bulunan L şeklindeki vardolanın dik kolunun saya yüzü ve saya astarının düz yüzeyi üzerine, yatay

kolunun ise kıvrılarak kesilmiş saya yüzü, ara taban ve dış taban üzerine görülebilir zincir dikiş ile dikilmesi

sonucu ortaya çıkan ve spor ve dağcılık botlarında kullanılan, özellikle su geçirmezlik sağlayan bir vardolalama

yöntemi.

tıraş atığı bkz. deri. deri talaşı.

tıraş izleri (Alm. Falztreppe, f; Fr. marques de broutage, f; İng. shaving ripples) deri. Kötü tasarlanmış, kötü

ayarlanmış ya da aşınmış bir tıraş makinesinin kullanımı sebebiyle tıraşlanmış derinin yüzeyinde meydana gelen

kesikli, merdiven benzeri paralel desenli izler.

titreşimli açkı makinesi (Alm. Vibrationsstollmachine, f; Fr. palisson à vibrations, m; İng. vibration staking

machine) deri. Kuru derileri yumuşatmak için kullanılan titreşim yapan plaka ve kör bıçakların bulunduğu açkı

makinesi.

tola (Alm. Blöße, f; Fr. peau en tripe, f; İng. pelt) deri. Ham deriye, işlentiye alınıp doğal yapısı değişmeye

başladığı andan tabaklama işlemine kadarki süreçte verilen isim.

tola ağırlığı (deri. etleme ağırlığı) (Alm. Entfleischgewicht, n; Fr. poids écharné, m; İng. fleshed weight) deri. Yünü

ya da kılı giderilmiş, etleme ve budama işlemi yapılmış kireçli deri ağırlığı.

Page 62: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

tonlama 1. (Alm. Schattierung, f; Fr. ombrage, m; İng. shading) blşm. Bilgisayar grafiğinde ekran alanındaki bir

nesnenin renk tonunu, özellikle üç boyutlu nesnelerin canlandırılması amacıyla dereceli olarak

değiştirmek. 2. (Alm. Nachtönen, n; Fr. retoucher la nuance; İng. toning) deri. Bir boya ilavesi ile bir rengin

tonunun düzeltilmesi, ayarlanması işi; eşanlam: nüanslama.

toplam çözünen maddeler (Alm. Gesamtmenge gelöster Stoffe, f; Fr. matières solubles totales, pl; İng. total

solubles) deri. Bir bitkisel sepileme maddesinde bulunan ve tanen analizi ile belirlenen suda çözünebilen

maddelerin yüzdesel ifadesi.

tran yağı (Alm. Fischtran, m; Fr. huile d'animal marin, f; İng. train oil) deri. Balina ve deniz aslanı gibi deniz

hayvanlarından bazen de tüm deniz hayvanlarından elde edilen yağ.

transfer bitim işlemi (deri. transfer finisaj) (Alm. Transfer-Zurichtung, f; Fr. finissage par transfert, m; İng. transfer

finishing) deri. Sentetik reçine ya da film tabakasının özel bir taşıyıcı tabakadan deriye aktarıldığı bitim işlemi.

transfer finisaj bkz. deri. transfer bitim işlemi.

tropokolajen (Alm. Tropokollagen, m; Fr. tropocollagène, m; İng. tropocollagen) biyom. deri. Bağdokudaki

fibroblastlar tarafından sentezlenip bazal laminaya salgılanan, sarmal yapıda üç polipeptit zincirinden oluşan,

bütün kolajen tiplerinin temel yapıtaşı.

tulum çıkarma (Alm. Ausbalgen; Fr. dépouille au soufflet, f; İng. bellows take-off) deri. Koyun, keçi ve dana gibi

hayvanlarda bacağın alt kısmından yapılan küçük bir yarıktan hava üfleyerek ya da körükle hava doldurarak ham

derinin karkastan gevşetilerek yarılmadan uzaklaştırılma işlemi.

tulum yarma (Alm. Aufschneiden, n; Fr. découpage, m; İng. opening) deri. Tulum halinde yüzülmüş ham derinin

karın çizgisi boyunca kesilmesi; eşanlam: tulum açma.

tuşe (Alm. Griff, m; Fr. toucher, m; İng. feel) deri. Parmakların ya da elin kumaş ya da derinin üzerinde

gezdirildiğinde yumuşaklık, kayganlık ve dolgunluk gibi bazı fiziksel özelliklerin bıraktığı his; eşanlam: tutum.

tuz firesi (Alm. Fagetara, f; Fr. tare de balayage, m; İng. sweep tare) deri. Belli sayıdaki tuzlu ham derinin

süpürme öncesi ve sonrası aşırı tuz gibi yabancı maddeler ağırlığının ham derilerin brüt ağırlığından çıkarılması

ile elde edilen değer; eşanlam: süpürme firesi.

tuz kusması (Alm. Salzausschlag, m; Fr. exsudation de sel, f; İng. salt spew; salt spue) deri. Yıkamalar yoluyla

derilerden yeterince uzaklaştırılamamış olan tuzların, çok küçük beyaz kristaller şeklinde deri yüzeyine göç

etmesi.

tuz lekesi (Alm. Salzfleck, m; Fr. tache de sel, f; İng. salt stain) deri. Tuzlu yaş derilerde bakteriyel faaliyet

sonucu ortaya çıkan, et tarafında kırmızı bölgeler halinde veya mor, koyu mavi, limon sarısından turuncuya kadar

değişen renklerde noktalar şeklinde gözlenen lekelenmeler için kullanılan genel bir terim.

tuz yeniği (Alm. Salzstippe, f; Fr. piqûre de sel sur fleur, f; İng. saltstippe) deri. Tuzlanmış ham derinin

sırçasında, safsızlık içeren tuzun yapısındaki bazı minerallerin kristalizasyonu nedeniyle meydana gelen ve

kılların giderilmesinden sonra fark edilen küçük, düzensiz, yıldıza benzer yükselti.

tuzla çökeltme (Alm. Aussalzen, n; Fr. relargage, m; İng. antisolvent crystallization; drowning out; precipitation

crystallization; salting out) 1. biyom. Proteinlerin yüksek tuz derişiminde daha az çözünmesine dayanan ve

protein saflaştırma sürecinde kullanılan bir yöntem; eşanlam: antisolvent kristallenme. 2. deri. Analizlerde ya da

saflaştırma sürecinde özellikle sodyum klorür gibi bir tuz ilavesi ile tanen veya protein gibi maddelerin çözeltiden

ayrılması.

tuzlama (Alm. Aufsalzung, f; Fr. saumerage, m; İng. salting) 1. deri. Ham derilerin korunma amacıyla tuz

kullanılarak muamelesi. 2. gıda. Gıdaların uzun süreli korunması için kuru sofra tuzu ile işleme.

tuzlu kuru ham deri (Alm. trockengesalzene Haut, f; Fr. peau salée séche, f; İng. dry salted hide) deri. Et yüzüne

katı tuz parçacıkları uygulanmış, suyu süzdürülmüş ve kurutulmuş ham deri.

Page 63: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

tuzlu kuru salamura (Alm. Trockensalzung, f; Trockensalzen, n; Fr. salage à sec, m; İng. dry salting) deri. Ham

derinin et tarafına sodyum sülfat ve sodyum klorür gibi katı tuz serpilmesi veya derinin doygun tuz çözeltisi ile

muamele edilmesi sonrasında derinin kurutulmasıyla yapılan salamura işlemi; eşanlam: tuzlu kuru konserveleme.

tuzlu taze ham deri (Alm. grüngesalzenes Haut; Fr. salé frais; İng. green salted) deri. Karkastan ayrıldıktan

sonra doğal su içeriği ile et yüzünün katı tuz ile işleme tabi tutulduktan sonra kurutulmadan sadece suyunun

süzülmesi yoluyla konserve edilmiş, uzun süre beklememiş ham deri.

tuzlu yaş ham deri (Alm. naßgesalzene Haut, f; Fr. cuir salé en humide; İng. wet-salted hide; wet-salted

skin) deri. Et yüzüne katı tuz parçacıkları uygulanmış, suyu süzdürülmüş ancak kurutulmamış ham deri; eşanlam:

tuzlu salamura ham deri.

tuzlu yaş konserveleme (Alm. naßsalzen; naßsalzung; Fr. salé en humide; İng. wet-salting) deri. Ham derinin et

tarafına sodyum klorür ve sodyum sülfat gibi katı tuz serpilmesi veya derinin doygun tuz çözeltisi ile muamele

edilmesi sonrasında derinin kurutulmadan fazla suyunun süzdürülmesiyle yapılan koruma işlemi.

tüketim 1. (Alm. Konsumption, f; gesamtwirtschaftlicher Verbrauch, m; Fr. consommation, f; İng.

consumption) enj. Üretilen mal ve hizmetlerin tüketici tarafından kullanılıp harcanması. 2. (Alm. Konsum, m;

Verbrauch, m; Fr. consommation, f; İng. consumption) tar. Mal ve hizmetlerin belirli bir bedel karşılığında, insan

gereksinim ya da istekleri doğrultusunda kullanılması. 3. bkz. deri. alım.

Türk kırmızısı yağı (Alm. Türkishrotöl, n; Fr. huile pour rouge Turc, f; İng. Turkey red oil) deri. Hint yağının

sülfatlanmasıyla elde edilen, deri yağlama maddesi olarak kullanılan suda çözünebilir yağ.

uç boyama (Alm. Deckfärbung, f; Streichfärbung, f; Fr. teinture en surface de la toison, f; İng. topping) deri. Yün

renginin düzenlenmesi, uçlarının yeniden boyanması gibi amaçlarla kürklü derilerin yüzeyine boyarmadde

çözeltisi uygulanması.

ultrasonik kurutucu (Alm. Ultraschalltrockner, m; Fr. séchoir à ultrasons, m; İng. ultrasonic dryer) deri. Derinin

yüksek frekanslı ses dalgalarına maruz bırakılarak içinden geçirildiği tünel tipi kurutucu.

uyuz hasarı (Alm. Milbenschaden, m; Fr. lésion de gale, f; İng. mite damage) deri. Deri yüzeyinde

yaşayan Psoroptic Mange, dışderi altında yaşayan Sarcoptic Mange ya da kıl yatağına kadar giren Follicular ya

da Demodectic Mange gibi akarların deride oluşturduğu zarar.

uzama direnci (Alm. Dehnungswiderstand, m; Fr. résistance à l'allongement, f; İng. stretch resistance) deri. Bir

malzemenin boyunda belirli bir artış sağlamak için gerekli kuvvetin miktarı.

uzama yüzdesi (Alm. Dehnung in Prozent, f; Fr. pourcentage d’élongation, m; İng. extension

percentage) 1. deri. Çekme testi sırasında kopmanın gerçekleştiği noktada deri örneğinin boyunda meydana

gelen uzamanın ilk boyuna yüzde oranı. 2. teks. Uzatılmış tekstil materyalinin boyunda meydana gelen uzamanın

ilk boyuna yüzde oranı.

uzun yünlü merinos (Alm. Merinofelle mit überlanger Wolle, f; Fr. super combings, pl; İng. super-

combings) deri. Yün uzunluğu 2,5 inç yani 6,5 cm ya da üzeri olan Güney Afrika Merinos koyun derilerinin bir

sınıfı.

üçlü sarmal (Alm. dreifache Wendel, f; Fr. hélice triple, f; İng. triple helix) deri. Kolejen liflerinde olduğu gibi ortak

merkezi bir eksen etrafında dönen üç burgu.

ürperik cilt (Alm. Gänsehaut, f; Fr. chair de poule, f; İng. goose flesh) deri. Kıl kasının bozundurulamaması ve

ileriki işlem basamaklarında tolanın ya da derinin soğuk banyoda işlem görmesi sonucu kıl kasının kasılması ve

sepileme ile sabitlenmesiyle deri yüzeyinde oluşan kabarık kıl gözeneği görünümlü deri kusuru.

ütü makinesi (Alm. Bügelmaschine, f; Fr. machine à repasser, f; İng. ironing machine) deri. Isıtılmış bir el aleti

veya dönen sıcak parlatılmış bir silindir şeklinde olabilen sürtme şeklinde hafifçe basınç uygulayarak derinin sırça

yüzeyini düzgün ve parlak hale getirmek için kullanılan makine.

ütü pistarizma (Alm. Schaft-Bügein, n; Fr. maillochage, m; İng. upper ironing) deri. Sıcak bir ütü aracılığıyla

bitmiş bir ayakkabı sayasından kırışıklıkları uzaklaştırmak için yapılan işlem.

Page 64: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

ütü plakası (Alm. Bügelplatte, f; Fr. plaque de repassage, f; İng. ironning plate) deri. Ütü veya pres makinesinde

derinin ya da kumaşın üstüne bastırılan parlatılmış ve ısıtılmış plaka.

ütü silindiri (Alm. Bügelwalze, f; Bügelzylinder, m; Fr. cylindre de calandre, m; İng. roller calender) deri. Silindirli

ütüleme makinesinde deri yüzeyini düzelten ve deriye parlaklık veren, ısıtılmış, parlatılmış çelik merdane.

ütüleme haslığı (Alm. Bügellechtheit, f; Fr. solidité au repassage, f; İng. plating fastness) deri. Boyanmış deri

yüzeyinin, ütülemede olduğu gibi ısıtılmış bir metal plaka ile basınca maruz bırakıldığında rengini değiştirmeden

koruyabilme özelliği.

vaketa (Alm. Fahlleder, n; Fr. cuir naturel en huile, m; İng. russet upper leather) deri. Bitkisel sepilenmiş sığır

derilerinin et veya sırça yüzeyine boyarmadde veya pigment içermeyen bitim işleminin uygulanmasıyla elde

edilen, doğal renkli ayakkabı yüzlük derisi.

vaks (Alm. Wachs, n; Fr. cire, f; İng. wax) 1. deri. Balmumunun sanayide mat yüzeyleri parlak ve kaygan duruma

getiren türü. 2. tar. Koyun derisinde yağ bezleri tarafından salgılanarak yapağı yağının bileşimine katılan,

yapısında birçok organik madde bulunan ve yapağı liflerini, üzerlerini kaplayarak çevre şartlarının etkilerine karşı

koruyan organik koruyucu kılıf.

vakum kurutucu (Alm. Vakuumtrockner, m; Fr. séchoir à vide, m; İng. vacuum dryer) deri. Kurutulacak derilerin

ısıtılmış bir levha üzerine yerleştirildiği ve vakum uygulanarak hızlı bir şekilde kurutulduğu kurutucu türü.

valeks (Alm. orientalische Knoppern, f; Valonea, f; Fr. valonée, f; İng. valonia) deri. Quercus aegilops ve Quercus

macrolepis gibi bazı meşe ağacı türlerinin tanence zengin palamut kadehi ve tırnaklarından elde edilen sepileyici

özüt; eşanlam: meşe palamudu taneni.

vardolalık etek (Alm. Rahmenflanke, f; Fr. flanc à trépointe, m; İng. welting belly) deri. Ayakkabı kenar şeridi

olarak kullanılmak üzere sığır derisinin etek bölgesinden sepilenerek elde edilen vardolalık deri.

velvet deri (Alm. feines Narbenvelourleder, n; Velvetleder, n; Fr. velours fin sur fleur, m; İng. velvet

leather) deri. Sırça yüzeyi zımparalanarak kadife benzeri yüzey özelliği kazandırılmış deri.

wet-blue bkz. deri. kromlu yaş deri.

wet-white bkz. deri. beyaz sepilenmiş yaş deri.

yağ alkol sülfat sepisi (Alm. Fettalkoholsulfatgerbung, f; Fr. tannage aux alcools gras sulfatés, m; İng. fatty

alcohol sulphate tannage) deri. Alkil sülfat ya da alkilen sülfat ile asidik ortamda yapılan zayıf bir sepileme türü.

yağ alkol sülfatı (Alm. Fettalkoholsulfat, n; Fr. sulfate d'alcool gras, m; İng. fatty alcohol sulfate) deri. Deri

üretiminde yüzey etken ya da yağlayıcı madde olarak kullanılabilen, R'nin genellikle 12 ya da daha fazla karbon

atomuna sahip bir alkil radikal ve M'nin sodyum olduğu, R.SO4M formülüne sahip, bir yağ alkolü ve sülfürik asidin

asit esteri tuzu.

yağ apresi (Alm. Fettfinish, m; Fr. apprêt gras, m; İng. grease finish) deri. Derilere yağlı tutum özelliği

kazandırmak amacıyla yağ içeren deri bitim işlemi uygulaması.

yağ dağılımı (Alm. Fettverteilung, f; Fr. répartition de la matiére grasse, f; İng. distribution of fatty

matter) deri. Ham derilerin ya da mamul derilerin tüm yüzeyi veya tüm kesiti boyunca yağlı maddelerin dağılıma

özelliği.

yağ giderme (Alm. Entfettung, f; Entfetten, n; Fr. dégraissage, m; İng. degreasing) 1. deri. Ham deride bulunan

doğal yağın yüzey aktif madde, enzim veya çözgen yardımıyla deriden uzaklaştırılma işlemi. 2. malz. Sıcak su,

buhar, bazik temizleyiciler, organik çözgenlerle herhangi bir yüzeyden, yağ, katıyağ ya da gresi uzaklaştırma.

yağ ile sepileme (Alm. Fettgerbung, f; Ölgerbung, f; Fr. tannage à l'huile, m; İng. fat tannage; oil

tannage) deri. Tola ile işleme tabi tutulduğunda çeşitli yağ türevlerinin geri dönüşümsüz olarak kolajene

bağlanmasına olanak sağlayan, oksitlenme ve diğer kimyasal değişimlere uğrayabilen, bazı doymamış balık ve

deniz hayvanlarının yağlarının kullanıldığı sepileme türü.

Page 65: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

yağ iticilik (Alm. Oleophobie, f; Fr. oléofugation, f; İng. oil repellency) deri. teks. Yağın, tekstil ya da deri

materyali tarafından emilmemesi, yüzeyde kalması.

yağ kusması (Alm. Fettausschlag, m; Fr. repousse grasse, f; İng. fatty spew; fatty spue) deri. Deri içerisinde

kalan doğal yağların ya da yağlama işleminde kullanılan yağ içerikli maddelerin, genellikle beyaz bulutumsu

lekeler şeklinde görülen deri yüzeyine göçü.

yağ lekesi 1. (Alm. Abölfleck, m; Fr. tache d'huilage, f; İng. oiling off stain) deri. Yağın düzgün dağılmaması ile

bitkisel sepili derilerin yüzeyinde ya da mamul derilerin sırça tarafında oluşan koyu bölge. 2. (Alm. Ölfleck, m; Fr.

tache due à l’huile, f; İng. lubricant stain; oil stain) teks. Tekstil üretiminde, makinedeki yağ ile atmosferde

bulunan tozların karışarak üretilen materyal yapısına dahil olması sonucunda ürün yüzeyinde meydana gelen

çizgi ya da damla şeklindeki lekeler.

yağ yedirme (Alm. Fettung, f; Schmierfettung, f; Fr. mise en suif, f; nourriture, f; İng. stuffing) deri. Sıvı ve katı

yağlar, mumlar ve benzeri malzemenin az ya da çok kıvamlı karışımlarının elle, dolaplama ile ya da emdirme

şeklinde deri yapısına genellikle fiziksel bir zorlama yoluyla sokulması işlemi; eşanlam: yedirerek yağlama.

yağlı (Alm. fetting; schmalzig; schmierig; Fr. graisseux; İng. greasy) deri. 1. Dokunulduğunda yağ gibi hissedilen.

2. Yağ ile kaplı olan.

yağlı tutum (Alm. fettiger Griff, m; schmierger Griff, m; Fr. toucher gras, m; İng. greasy feel) deri. Deri gibi bazı

malzeme yüzeylerine dokunulduğunda hissedilebilen yağlılık algısı.

yak (Alm. Yak, m; Fr. yack, m; İng. yak) deri. Tibet, Moğolistan ve Kaşmir'de evcil veya yabani olarak bulunan

ipeksi kıl yapısına sahip bir sığır türü.

yapay cilt (Alm. künstlicher Narben; Fr. fleur artificielle, f; İng. artificial grain) deri. Et yarması veya cildi

zımparalanmış derilere pigment içerikli bitim işlemleri ve katları kullanarak baskılı veya baskısız kazandırılmış cilt

görünümü.

yapay deri (Alm. Kunstleder, n; Fr. cuir artificiel, m; faux cuir, m; İng. artificial leather) deri. Kolajen esaslı doğal

derilere alternatif olarak bir taşıyıcı malzeme üzerine sentetik polimer kaplanması ve yüzeyinin deriye benzer

görünüm ve tutum özellikleri kazandırılması sonucu elde edilen malzeme; eşanlam: suni deri.

yapay deri levha (Alm. Lederfaser, f; Lederpappe, f; Fr. synderme, m; İng. leather board) deri. Kauçuk lateks gibi

uygun bir bağlayıcı ile bir araya getirilmiş deri liflerinden oluşmuş çeşitli ayakkabı parçaları yapmak için kullanılan

kalın ve esnek levha şeklindeki malzeme.

yapay yaşlandırma (Alm. künstliche Alterung, f; Fr. vieillissement artificiel, m; İng. artificial aging) deri. Bir

malzemenin, normalde uzun zaman gerektiren yaşlanmayla ilgili değişikliklerini nispeten kısa sürede meydana

getirecek ısı, ışık, nem, mekanik hareket gibi şartlara maruz bırakılması.

yapışkan bant testi (Alm. Klebstreifentest, m; Fr. test au ruban adhésif, m; İng. adhesive strip

test) deri. Yapışkan bir şeridin sıkıca deri yüzeyine bastırılması ve sonra soyulması şeklinde yapılan bitim filminin

deriye tutunma testi.

yapışkan tutum (Alm. klebriger Griff; Fr. toucher collant, m; toucher poisseux, m; İng. tacky feeling) deri. Özel

olarak muamele görmüş yüzeylerin üzerinde parmağın hafif bir basınçla sürüldüğünde verdiği yapışkanlık hissi.

yapışma yatkınlığı (Alm. Klebrigkeit, f; Zügigkeit, f; Fr. tendance au collant, f; İng. tackiness) deri. Derilere

uygulanan bitim işlemlerinde aşırı plastikleştirici kullanımı, astar katların yetersiz kurutulması gibi sebeplerden

ötürü derilerde görülen, hafif ya da kuvvetli biçimde, yüzeylere tutunma özelliği.

yapıştırmalı kurutma plakası (Alm. Glasplatte, f; Fr. plaque de collage, f; İng. pasting plate) deri. Yapıştırarak

kurutma sürecinde derinin üzerine yapıştırıldığı cam plaka.

yapıştırmalı kurutucu (Alm. Klebetrockner, m; Pastingtrockner, m; Fr. sèchior à glaces, m; İng. paste

dryer) deri. Kurutulacak derinin cam ya da emayeli çelik üzerine yapıştırılarak bir kurutucu tünel içerisinden

geçiren bir kurutucu tipi.

Page 66: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

yapıştırmalı monta (Alm. Klebezwicken, n; Fr. montage à la colle, m; İng. cement lasting) deri. Yapıştırıcı

kullanılarak sayanın taban astarına tutturulması şeklinde yapılan monta işlemi.

yardımcı sepileme maddesi (Alm. Hilfsgerbstoff, m; Fr. tanin auxiliaire, m; İng. auxiliary tannin) deri. Tek başına

sepileme maddesi olarak kullanılmaya uygun olmayan, ancak sepilemeye yardımcı olmak üzere bitkisel tanenlerle

birlikte kullanıldığında kesite nüfuzu hızlandırmak, deri özelliklerini iyileştirmek ve derinin renk kalitesini artırmak

için hazırlanmış naftalin sülfon asidi yoğuşma ürünü vb. gibi genellikle zayıf sepileme özellikli madde.

yarı anilin bitim işlemi (Alm. Semi-Anilinzurichtung, f; Fr. finissage semi-aniline, m; İng. semi-aniline

finishing) deri. Derinin anilin boyarmaddelerle boyandığı ve sadece çok az miktarda pigment içeren bir bitim

çözeltisinin uygulandığı bitim işlemi.

yarı krom sepileme (Alm. Semichromgerbung, f; Fr. semi-chrome tannage, m; tannage semi-chrome, m; İng.

semi-chrome tannage) deri. Krom sepilemeye kıyasla daha düşük miktarlarda bazik krom (III) tuzları kullanılarak

yapılan, hafif sepilemeyi takiben tamamlayıcı olarak bitkisel sepileme uygulaması şeklindeki bileşik sepileme türü;

eşanlam: semikrom sepileme.

yarı mamul deri (Alm. unzugerichtetes Leder, n; Fr. cuir simplement tanné, m; İng. undressed

leather) deri. Sepilenmiş, ancak genellikle sepileme sonrası işlem görmemiş yaş ya da kuru durumdaki deri.

yarı mamul kuru deri (Alm. Leder Kruste, f; Borkleder, n; Fr. cuir en croùte, m; İng. crust

leather) deri. Sepilenmiş, kurutma sırasında liflerin yapışmasının engellenmesi amacıyla bir miktar yağlayıcı ile

yağlanmış, boyalı ya da boyasız kurutulmuş yarı mamul deri; eşanlam: kırast deri.

yarı mamul vaketa (Alm. Borkefahlleder, n; Fr. cuir naturel semifini, m; İng. russet leather) deri. Bitkisel sepileme

sonrası tıraşlama, açkı ve kurutma gibi işlemlerden geçmiş, boyama ve yağlama işlemi yapılmamış, doğal renkli

yarı mamul sığır derisi; eşanlam: kırast vaketa.

yarı salamura ham deri (Alm. halbgrün Haut, f; Fr. cuir demi-salé, m; İng. halfgreen hide) deri. Yakın bir

zamanda işlentiye alınacağı için ya da daha sonra yeniden tuzlama işlemi yapılacağı için çok az tuzla korumaya

alınmış ham deri.

yarı sepileyici madde (Alm. Helbgerbstoff, m; Fr. pseudo tannin, m; İng. semi-tannin) deri. Çan filtresi

yöntemiyle yapılan tanen analizinde belirli koşullar altında deri tozu tarafından sepileme maddeleri gibi tutulabilen,

ancak aslında sepileme özelliği göstermeyen, bazıları fenolik yapılı tanenlerin ön derişiği olabilen bitkisel sepileme

maddesi içerisinde bulunan organik maddeler.

yarı sepili deri (Alm. halb-gegerbtes Leder, n; Fr. cuir mi-tanné, m; İng. semi-tanned leather) deri. Son kullanıma

uygun olarak tam sepilenmemiş deri.

yarım kropon (Alm. Croupon, m; Fr. demi-croupon, m; İng. bend) deri. Ham derinin etek ve boyun kısımları

uzaklaştırıldıktan sonra kalan sırt ve sağrı kısmının sırt çizgisi boyunca ikiye ayrılması sonucu elde edilen her bir

yarısı.

yarım mostra (Alm. Fersendeckfleck, m; Fr. talonnette intérieure de propreté, f; İng. heel sock) deri. Ayakkabının

sadece topuk kısmına konulan mostra.

yarım taban (Alm. Halbsohle, f; Fr. patin de semelle, m; İng. half sole) deri. Ayakkabının burnundan bel birleşme

çizgisine kadar olan ön tarafını kaplayan bir taban.

yarma (yerb. trenç) 1. (Alm. Spalten, n; Fr. refendage, m; İng. splitting) deri. Tek bir katman halinde bulunan tola

veya mamul deriyi yatay olarak iki ya da daha fazla katmana ayırma işlemi. 2. (Alm. Einschnitt, m; Fr. tranchée, f;

déblai, m; İng. cut; cutting) inş. Yol tasarım yükseltisinin üstünde bulunması durumunda, doğal arazinin kazılarak

tasarım yükseltisi düzeyine getirilmesi. 3. (Alm. Schurfgraben, m; Suchgraben, m; Fr. tranchée d'exploration, f;

İng. test trench; trial trench) yerb. Herhangi önemli bir jeolojik olguyu veya bir damarı ayrıntılı gözlemlemek

amacıyla gözlemi engelleyen örtü zemini veya kayacı kaldırmak için yapılan küçük boyutlu kazı.

yarma altı (deri. alt yarma) (Alm. Fleischspalt, m; Fr. croùte, f; İng. flesh split) deri. Yarma makinesi ile iki veya

daha fazla katmana ayrılmış derinin, sırçalı yarmasının altındaki deri katman ya da katmanları; eşanlam: et

yarması.

Page 67: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

yarma deri (Alm. Spalt, m; Spaltleder, n; Fr. refente, f; cuir refendu, m; İng. split; split leather) deri. Yatay olarak

iki ya da daha fazla katmana bölünmüş deri; bu terim çoğunluk orta ve alt katmanlar için kullanılır.

yarma deri bitim işlemi (Alm. Spaltzurichtung, f; Fr. finissage de croùtes, m; İng. split finishing) deri. Yarma

deriye istenen mamul deri türüne göre beklenen özellikleri kazandırabilmek amacıyla uygulanan emprenye,

zımpara, cilt basma ve diğer ciltli deri bitim işlemlerini de içerebilen fiziksel ve kimyasal işlemler.

yarma makinesi (Alm. Spaltmaschine, f; Fr. machine à refendre, f; refendeuse, f; İng. splitting

machine) deri. Sonsuz bir şerit bıçak yardımıyla derileri yatay olarak iki veya daha fazla tabakaya bölme işini

gerçekleştiren makine.

yarma süet (Alm. Velourspalt, m; Fr. croûte velours, f; İng. suede split) deri. Alt yarma derilerden kadifemsi

tarzda üretilmiş mamul deri.

yaş açkı (Fr. étirage, m; İng. strike-out) deri. Yağlama ve boyama gibi işlemlerden sonra, makine ya da el ile yaş

derinin cildini düzgünleştirmek, aşırı sıvısını uzaklaştırmak ve iyi bir şekil vermek için yapılan işlem.

yaş açkı makinesi (Alm. Walzenausreckmachine, f; Fr. machine à mettre au vent à cylindre, f; İng. cylinder

setting-out machine) deri. Derilerin bir çift silindir veya merdane arasından çekildiği kauçuk kaplı silindir veya

merdanelere karşı küt bıçaklı silindirlerle derilerin işlendiği açkı makinesi.

yaş işlemler (Alm. Wasserwerkstattarbeiten, n; Fr. travail de rivière, m; İng. wet-work) deri. Deri üretiminde bitim

işlemleri öncesinde yapılan, sulu ortam içinde gerçekleştirilen tipik olarak ıslatmadan başlayıp boyama sonuna

kadar süren hazırlık ve üretim işlemleri.

yaş işlemler bölümü (Alm. Naßabteilung, f; Fr. atelier humide, m; İng. wet-shop) deri. Deri fabrikasında derinin

ıslatma, yumuşatma, kireçlik ve benzeri sulu ortamda işlentilerinin yapıldığı alan.

yaş sürtme haslığı (Alm. Naßreibechtheit, f; Fr. solidité aux frottements en humide, f; İng. wet-rub fastness; wet

rubbing fastness) deri. Yaş keçe ya da bez ile ovuşturulduğunda derinin yüzey rengini koruyabilme özelliği.

yaş taş (deri. yaş zımpara makinesi) (Alm. Naßschleifmaschine, f; Fr. machine à meuler en humide, f; İng. wet-

wheeling machine) deri. Dönüşü sırasındaki aşındırma etkisi ile nemli derinin et yüzünü temizlemek ve özellikle

hav oluşturmak için kullanılan, üstü zımpara kâğıdı kaplı ya da sünger taşından oluşmuş fıçı şekilli merdanesi

olan makine.

yaş taşlama (Alm. Dollieren, n; Fr. meulage en humide, m; İng. wet-wheeling) deri. Deride ince hav oluşturmak

amacıyla nemli halde et yüzünden silindirik zımpara taşına tutma işlemi.

yaş zımpara makinesi bkz. deri. yaş taş.

yaşlanma (Alm. Alterung, f; Fr. vieillissement, m; İng. ageing; aging) 1. deri. UV ışığı, sıcaklık ve nem gibi çevre

şartlarına bağlı olarak deri ve deri ürünlerinin bazı özelliklerini değiştirmesi ya da kaybetmesi. 2. kim. Herhangi bir

malzemenin, yapının ya da sistemin özelliklerinin, zaman içinde yavaş bir süreç olarak kimyasal, fiziksel ya da

biyolojik etkilerin altında değişmesi.

yavaş sepilenmiş kösele (Alm. Sohlleder das altgegerbte, n; Sohlleder dasgruben-gegerbte, n; Fr. cuir à

semelle de tannage lent, m; İng. slow-tanned sole leather) deri. Soğuk sepi şerbetleri ile kuyu ya da havuzda 12

aya varabilen sürelerde sepilenmiş; hafif tipte, genellikle ağartılmamış bitkisel sepilenmiş sığır derisinden üretilmiş

kösele; eşanlam: kuyu sepili kösele, havuz sepili kösele.

yaz kanaması kusuru (Alm. Sommerbluten, n; Fr. saignement d'été, m; İng. summer bleeding) deri. İlkbahar ve

yaz aylarında sığır ya da koyunlarda ipliksi solucanların (nematodların) kaslardan derinin et yüzüne doğru göçü

sırasında deri alt dokusunda meydana gelen kanama ve bunun sonucu hayvanların boyun bölgesinde görülen

kanlı nodüllerden kaynaklanan ham deri kusuru.

yazma efektli süet (Alm. Schreibvelour, m; Fr. velours changeant, m; İng. two-way suede) deri. Üzerine parmak

sürüldüğünde iz bırakan yumuşak ve uzun havlı süet.

yeniden ıslatma (Alm. Aufweichen, n; Fr. remouillage, m; İng. rewetting; wetting-back) deri. Kurumuş derinin

bünyesine tekrar su kazandırma işlemi; eşanlam: geri ıslatma.

Page 68: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

yeniden yapılandırılmış deri (Alm. Lederfaserstoff, m; Faserleder, n; Fr. cuir reconstitué, m; İng. reconstituted

leather) deri. Yapıştırıcı, kauçuk ve reçine emülsiyonlarının yardımıyla deri parçaları ya da liflerinden yapılan

levha malzemeden yapılan ürün.

yersıçanı (Alm. Desman, m; Fr. desman de moscovie, m; İng. desman) deri. Güney ve Doğu Rusya'da

yaşayan Desmana moschata türü suda yaşayan ve böcek yiyen kürkü değerli küçük bir hayvan.

yıkama haslığı (Alm. Waschechtheit, f; Fr. solidité au lavage, f; İng. washing fastness) deri. teks. Boyalı ve

baskılı tekstil ya da deri ürünlerindeki renklerin yıkama işlemine karşı gösterdiği dayanım.

yıkanabilir deri (Alm. Waschleder, n; Fr. cuir lavable, m; İng. wash leather) deri. Yıkamalarda tutum özelliklerini

uzunca süre koruyan; eldiven, hasta postu gibi özel işlenmiş deri ürünleri.

yumuşak reçine (Alm. Weichharz, n; Fr. résine souple, f; İng. soft resin) deri. Yumuşak ve esnek film

oluşturabilme özelliğine sahip sentetik reçine.

yüksek banyo (deri. yüksek flotte) (Alm. lange Flotte, f; Fr. bain long, m; İng. long float) deri. İçerisinde işlem gören

deri ağırlığına göre hacmi fazla olan banyo; eşanlam: uzun banyo.

yüksek flotte bkz. deri. yüksek banyo.

yüksek frekanslı kurutma sistemi (Alm. Hochfrequenzkonditionieranlage, f; Hochfrequenztrockner, m; Fr.

conditionneur à haute fréquence, m; séchoir à haute fréquence, m; İng. high frequency conditioner; high

frequency dryer) deri. Derinin nem içeriğinin azaltılması için yüksek frekanslı akım sağlayan bir kondensatörden

elde edilen elektromanyetik enerji kullanımını içeren sistem.

yün (Alm. Wolle, f; Fr. laine, f; İng. wool) 1. deri. Koyunların bir çoğunun postunda bulunan, incelik, uzunluk,

yumuşaklık ve kıvrım gibi özellikleri yanında özel yüzey desenleri ile karakterize edilen keratinli

lifler. 2. teks. Koyunların üstünü kaplayan yapağı gömleğinin kırkılmış hali.

yün alma (Alm. Entwollung, f; Fr. délainage, m; İng. dewolling) deri. Enzimatik veya kimyasal etki ile köküne olan

bağları gevşetilmiş yünün, koyun ham derilerinden uzaklaştırılması.

yün yağı (Alm. Wollfett, n; Fr. graisse de laine, f; İng. wool fat; wool grease) deri. Koyunların derisindeki kıl

köklerinin yanında bulunan yağ bezleri tarafından çıkarılan yağlı çözelti.

yüzey boyama (Alm. Top-Färbung, f; Überfärbung, f; Fr. remontage, m; İng. top dyeing) deri. Boyanmış bir deri

üzerine boyanın kalitesini artırmak için örneğin katyonik boyalı deriye anyonik boya ile boyanması gibi, uygulanan

ikinci kat boya; eşanlam: üst boyama.

yüzey yağlama (Alm. Oberflächefettung, f; Fr. nourriture en surface, f; İng. surface fatting) deri. Derinin dış

yüzeyine yağ uygulanması.

yüzlük deri (Alm. Oberleder, n; Fr. cuir à dessus, m; İng. upper leather) deri. Ayakkabının saya kısmını oluşturan

mamul deri.

yüzüm (Alm. Enthäuten, n; Fr. dépouillement, m; İng. flaying) deri. Ölü bir hayvandan ham derinin çıkarılması

işlemi.

yüzüm çatlağı (Alm. Narbenriß, m; Fr. éclatement de la fleur dû au dépouilliment, m; İng. grain breaks due to

flaying) deri. Makineli deri yüzümü sırasında aşırı çekme gücünün uygulanması sonucu sırçada oluşan çatlaklar.

zebu (Alm. Buckelrind, n; Zebu, n; Fr. zébu, m; İng. Brahman cattle; humped cattle; zebu; Lat. Bos taurus

indicus) deri. Hindistan, Pakistan, Endonezya, Doğu Afrika, Orta ve Güney Amerika'nın belirli bölgelerinde yetişen

hörgüçlü bir sığır türü.

zemin oluşturma maddesi (Alm. Grundiermittel, n; Fr. fond, m; produit pour couche de fond, m; İng. grounding

agent) deri. Deri işlemede ana bitim katmanlarının uygulanmasından önce bir zemin oluşturmak üzere kullanılan,

bağlayıcı ya da sentetik reçine dağıltısı vb. malzeme.

Page 69: academics.boun.edu.tr · 2020. 9. 16. · açık nokra (Alm. Dasselloch, n; Fr. trou de varron, m; İng. open warble) deri. Nokraya neden olan larvaların deriden uzaklaúmı, ancak

zımpara haslığı (Alm. Schleifechtheit, f; Fr. solidité au ponçage, f; İng. buffing fastness) deri. Zımparalama

esnasında derinin rengini değiştirmeden koruyabilme özelliği.

zımpara makinesi (Alm. Schleifmaschine, f; Fr. machine à rectifier, f; İng. buffing machine) 1. deri. Bitim işlemleri

sırasında derinin et ya da cilt yüzeyini zımpara kâğıdı ile kaplanmış döner bir silindir yardımıyla aşındıran

makine. 2. malz. İş parçalarının yüzeyinden aşındırıcılarla malzeme kaldırma işleminde kullanılan bir makine;

eşanlam: taşlama makinesi.

zımpara tozu (Alm. Schleifstsub, m; Fr. poussiére de ponçage, f; İng. buffing dust) deri. Sepilenmiş derinin

zımparalama işlemi sırasında ortaya çıkan deri tozu.

zımparalama 1. (Alm. abbuffen, n; Fr. ponçage, m; İng. buffing; buffing off) deri. Derinin sırça tabakasının az ya

da çok bir kısmını zımpara ile uzaklaştırma işlemi. 2. (Alm. Schmirgeln, n; Fr. suédage, m; İng.

sueding) teks. Tekstil mamullerinin yüzeyini zımparalayarak tüylendirme, süetimsi bir görünüş kazandırma işlemi;

eşanlam: süetleme.

zikzak kenar (Alm. gazähnt; sägeartig gezähnt; Fr. en dents de scie; İng. saw-toothed) deri. Kenarı testere dişi

gibi bir görünüme sahip olan; eşanlam: sürfile kenar.

zincir dikiş (Alm. Kettenstich, m; Fr. point de chaînette, m; İng. chain stitch) deri. teks. Özellikle esnek yüzeylerin

dikiminde kullanılan, yüksek esneme özelliğine sahip dikiş türü.

zirkonyum sepileme (Alm. Zirkongerbung, f; Fr. tannage au zirconium, m; İng. zirconium

tannage) deri. Zirkonyum klorür ya da zirkonyum sülfat gibi 4 değerlikli zirkonyum bazik tuzları ile yapılan

sepileme.